Beyaz Adamın Maskesi: Kızılderililerden Gazze’ye Uzanan Medeniyetin Yalanı
Kızılderililere “MEDENİYET” götürdüğünü iddia eden Batılı beyaz adam,
Aslında dünyaya sadece kan ve gözyaşı götürdü.
Bugün Gazze’de yaşananlar, bu uzun tarihsel zincirin sadece son halkasıdır.
Zulüm değişmedi, sadece mekân ve kurbanlar değişti.
Aynı zihniyet, aynı maskeyle sahneye çıkıyor.
Batı, kendi uygarlığını masumiyet hikâyeleriyle süsler.
“BARIŞ”, “İNSAN HAKLARI”, “DEMOKRASİ” ve “MEDENİYET” gibi kavramları özenle cilalar.
Oysa bu kavramlar, tarihi boyunca kanla yıkanmış ellerini gizleyen birer MASKE olmuştur.
Dün Amerika kıtasında YERLİLERİN KANIYLA yazılmıştı bu maske; bugün FİLİSTİN’İN ÇOCUKLARININ KANIYLA parlatılıyor.
Kızılderililere karşı işlenen katliam, sadece bir tarihsel suç değil, Batı’nın varoluş biçimidir.
Beyaz adamın TANRISI SÖMÜRÜDÜR, İBADETİ İŞGALDİR, DUASI KAR, SECDESİ SİLAHTIR.
O yüzden İnka’nın, Aztek’in, Maya’nın yerini alan her yeni mazlum halk, bu zihniyetin hedefi olur.
Gazze’nin çocukları da bu zincirin son halkasıdır.
Çünkü beyaz adamın gözünde hâlâ insan ikiye ayrılır: “BATILI” ve “ÖTEKİLER.”
Ötekiler öldürülebilir, yakılabilir, aç bırakılabilir. Onların ölümüne “GÜVENLİK”, “SAVUNMA” ya da “BARIŞ OPERASYONU” denir.
Tarihsel süreklilik açıktır: KIZILDERİLİLERE “BARIŞ GÖRÜŞMESİ” diyerek tuzak kuran Batılı, bugün GAZZE’YE “ATEŞKES” diyerek zaman kazanmaktadır.
Dün yerlilerin bizonlarını yok ederek açlığa mahkûm eden Batı, bugün Gazze’nin gıda, su ve elektriğini keserek aynı barbarlığı sürdürmektedir.
Dün çocukları zorla kiliselere kapatmışlardı, bugün çocukları enkaz altına gömüyorlar. Yöntem değişti, ruh aynı kaldı.
Gazze’de “BARIŞ SAĞLAYICI” rolüyle sahneye çıkan Batılı güçlerin çabasının samimiyetine inanmak, tarih bilmemektir.
Kızılderili soykırımını “MEDENİYETİN İLERLEYİŞİ” diye meşrulaştıran Batı, bugün Gazze’deki katliamı da “İSRAİL’İN KENDİNİ SAVUNMA HAKKI” olarak sunmaktadır.
Aynı ikiyüzlülük, aynı propaganda düzeni. Malcolm X’in uyarısında yankılanıyor: “Medya sizi zalimi mazlum, mazlumu zalim göstermeye zorlar.”
Gerçekte Batı’nın özellikle de Amerika'nın Gazze’de sağladığı barışın çapı, Kızılderililere sağladığı adalet kadardır: yani sıfır.
Çünkü emperyalizmde barış, sadece silahların susması değil; kurbanın boyun eğmesidir. Direniş eden halkların nefesini kesmek, onların ruhunu teslim almak için “BARIŞ” kelimesi bir TUZAK olarak kullanılır.
Batı, vicdanını gömmüştür.
Onun için barış, tankın gölgesinde imzalanan anlaşmadır.
O barışta ADALET yoktur, İNSAF yoktur, MERHAMET yoktur.
Gazze’nin çocukları o “BARIŞ”ın sessizliğinde ölmeye devam ederken, Batı başkentlerinde özgürlük heykelleri ışıklar altında parlamaya devam ediyor.
Batı’nın kalbinde merhamet yoktur; sadece MENFAAT vardır.
Bu menfaatin adı bir zamanlar “YENİ DÜNYA”ydı, bugün “ORTADOĞUNUN İSTİKRARI.” Ama değişmeyen şey, kurbanların hep DOĞULU, hep “ÖTEKİ”, hep SAVUNMASIZ oluşudur.
Sonuçta hakikat basit ama serttir: “Kızılderililere bu zulmü yapan Batı, Gazze’de adalet getiremez.”
Çünkü ZULÜMLE İNŞA EDİLMİŞ BİR MEDENİYET, BARIŞ ÜRETEMEZ.
Ve bir gün, o medeniyetin altında biriken kan, kendi vicdanının mezarını kazacaktır.” (G.Dihkan’dan alıntı)
Yazının tümünün altına imza atarak, şunları da ilave edelim: Trumpyahu’nun, ziyonist canilerin çete meclisinde, kudurmuş kuduzların yoğun alkışları altında, pervasız, insanlık dışı ve tam bir mafya babası ağzıyla yaptığı konuşmada söylediği şu sözleri;
“Bibi (şeytanyahu’yu kastederek) beni defalarca arardı ve ‘bana şu silahları getirebilirmisin, bu silahı, şu silahı’derdi. Bazıları hiç duymadığım silahlardı, Bibi ve ben onları yaptım. Ama onları buraya getirdik değil mi? Ve onlar en iyileriydi, en iyileriydi. Ama onları iyi kullandın. Aslında onları kullanmayı bilen insanlarda gerekiyor. Ve sen onları gayet iyi kullandın. O kadar çok oldu ki İsrail güçlü ve kuvvetli hale geldi ve bu da nihayetinde barışa yol açtı. Barışa yol açan şey buydu.” Dinledikten sonra;
Soykırımın bir numaralı sanığı olarak Trumpyahu’nun yargılanması gerektiği, eşkıya başının elini sıkmanın, küresel caniden medet ummanın soykırımı desteklemek anlamına geldiği, ‘iyi yaptın, iyi ki yaptın’ demek, soykırıma ve mezalime ortak olmak olduğu, ay ve güneş kadar belli bir hakikattir.
EVET. SOYKIRIMIN ESAS SANIĞI, AZMETTİRİCİSİ, TEDARİKÇİSİ, TEŞVİK VE EMİR VERENİ, KIŞKIRTIP DESTEKLEYENİ TRUMPYAHU, TETİKÇİSİ ŞEYTANYAHU, DESTEKLEYEN BATI VE BÖLGE ÜLKELERİNİN YÖNETİCİLERİDE, İŞBİRLİKÇİLERİ, SOYKIRIM VE MEZALİM ORTAKLARIDIR.
Hamas, Gazze mücahitleri, Hizbullah, Ensarullah ve bir bütün olarak DİRENİŞ CEPHESİNDE yer alan bir avuç kuvayı milliye mücahit kurtuluş örgütü ve onlara her türlü destek ve silah tedariki yapan, bilfiil savaşa iştirak edip binlerce can veren İran, elinden geleni kanının son damlasına kadar yapmış, sözde ateşkese imza atmamış,
Baş katil ile işbirlikçi ortakları imzalamış, kendileri çalıp kendileri oynamış,
Hedefleri ateşkes ve barış değil, son rehineleri de alıp, daha önceleri yaptıkları gibi, kalleşliklerine devam etmektir.
Direniş mücahitleri Hamas evliyalarına ise, teslim olmak veya son kalan canları da feda etmek, şehit olmaktan başka bir yol bırakmamışlardır. Bu iki yoldan hangisini tercih ederse etsinler, haklılıklarına zerre halel gelmeyecek, vebalin tamamı küresel eşkiya ve işbirlikçilerinin olacaktır.
Şeytan cephesi savaşı dünyevi cihetiyle, yiğitlik ve hukukla değil, teknolojinin ulaştığı en ölümcül silah üstünlüğü, puştluk ve kalleşlikle kazanmış görünmekle beraber, gerçekte ise, bir avuç direniş mücahidinin dünya imparatorluğuna karşı iki sene mucizevi mücadele vermiş yiğitlerine karşı kaybetmiş, gerçek, uhrevi ve ebediyette kazananı ise Hamas ve Direniş cephesi olmuştur.
Son sahabe nesli de dünyadan çekilmiş olacaktır.
Veyl olsun küresel şeytan çetesi ve işbirlikçilerine!
Belki dünya da iken ama mutlaka ebedi alemde, MUTLAK HESAP GÜNÜNDE hesapları çok ağır olacaktır.
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ