Birey olarak ta, toplum ve devlet olarak ta öncelikli mücadelemiz; kişi, cemaat, parti ya da terör örgütlerinin şahısları ve kurumsal yapıları  ile değil, öncelikle bunların ortaya koyduğu yanlış inanç, itikat, fikir, zihniyet, metot ve fiil ile  olmalıdır. 

                       Mücadele edilen yapılarda, bu ister yasal bir parti ve cemaat olsun, isterse gayri yasal bir yapı olsun, şahıslara bir düşmanlığımız asla yoktur, olamaz, olmamalıdır. 

                       Yani mücadelemiz HASTA ile değil, HASTALIK iledir, öyle olmalıdır. 

                       Hiç şüphesiz bu durum, hususen Feto yapılanması  için de geçerlidir. 

                       Elbette silaha sarılan, teröre karışanlarla silahlı ve hukuki mücadele yapılacaktır. Bu kaçınılmazdır, rutin ve mecburiyete binaen yapılacaktır, tarih boyu yapılmaktadır. 

                       Ancak bu asla ve kata yeterli olmadığı gibi, sorunun çözümüne ve kökünün kazınması, kökten çözüm için yeterli olmayacaktır ve olmamıştır. 

                       Yanlış yolda olanlar ile mücadelede mühim ve öncelikli olan; bu yanlış inanç, itikat, düşünce, fikir, fiil, metot ve hususen ZİHNİYET ile yapılacak olan mücadeledir. 

                      Yani, SİNEKLERLE değil, BATAKLILKLA mücadele edilmelidir. 

                      Bataklığı kurutmadan, sinek üremesine ve insana zarar vermesine engel olunamayacaktır, olunamamıştır. 

                       Bu durumu, hususen ve güncel olan  Feto ile mücadele üzerinden ele alırsak, Feto ile mücadelede de, bu zihniyet ve onu doğuran düşünce, fikir, inanç  ve metot ele alınmalı, öncelikle bu zihniyetin düzeltilmesi ve ortadan kaldırılması üzerinde durulmalıdır. 

                       Maalesef bu yapı ile hak ve hukuku da aşan bir mücadele ortaya konulmakta, birçok mağdur da ortaya çıkmaktadır. 

                       Ancak, başka şekil ve alanlarda mevcut ve yaygın olan bu zihniyet ile en ufak bir mücadele yapılmamaktadır. 

                        Ne yazık ve ne acıdır ki, günümüzde birçok tarikat, cemaat ve parti yapılanması, aynı inanç, itikat, düşünce, fikir ve metot üzeredir. Dini ve milli eğitim bunu üretmektedir. 

                        Partiler bile kahir ekseriyetle aynı düşünce ve inanç üzere yapılanmış, aynı metot üzerinde yürümektedir. Yani PARTİ TARİKAT VE CEMAATLERİ vardır. 

                        Yani partilerde tarikat ve cemaat inanç ve metodu ile yapılanmayı sürdürmekte, tabanlarını tutmakta, bıloke etmede aynı yolu izlemektedir. 

                        Neredeyse her parti bir tarikat, bir cemaat ve önderi/lideri de de şeyh konumunda, zihniyet ve  fiiliyatındadır.  

                        Şeyhini masum gören, her yaptığını doğru bulan, hatadan münezzeh gören, kayıtsız şartsız ona biat eden, aklını ona kiraya veren bir tasavvuf yapılanması, maalesef partilerde de neredeyse aynıyla mevcuttur. 

                        Zira, parti liderinin hatalarını görmeyen, her yaptığını masum gören, “bir hikmeti vardır” diyen, bütün hataları karşı şeyhe, parti liderine ihale eden bir parti yapılanması egemen hale gelmiştir. 

                        Hatta kendi partisinde, parti tarikat ve cemaatında  iken “MELEK” görülenler, karşı partiye, parti tarikatına  geçince veya ayrılıp parti, parti tarikatı ve cemaati kurunca “ŞEYTAN” oluvermektedirler!!! 

                        Dahası, benim partimde iken “EVLİYA”, karşı partiye geçince “DİNDEN ÇIKARILAN ve KÖKÜ, KÖKENİ BİLE DIŞ MİHRAKLARA BAĞLANAN, BİR ANDA “KIRİPTO OLUVEREN” anlayış, zihniyet, cehalet ve sapkınlık  ortada durmaktadır! 

                        Dolayısıyla, şeyhi gibi, parti liderini de masum gören, hatalarını görmeyen, tüm hataları karşı partide gören bir zihniyet devam ettiği sürece, Feto ile mücadele nihayetlenmeyecek, bir Feto gidecek, diğerleri gelecek ya da bu zihniyet diğer cemaat veya partilerle yürüyecek, yürümeye, var olmaya devam edecektir. 

                        TARİKAT ve ŞEYH; İnsanları doğru yola, Hak yoluna, ahlaka, adalete, haksızlık karşısında susmamaya, insan hakkı yememeye, çalmamaya, çalışmaya, alın terine, okumaya, ilme, bölüşmeye, ibadete, yalnız Allah’a kul olmaya, Allah’tan başka hiç kimsenin önünde eğilmemeye ve bu yolda eğitmeye, kemale erdirmeye çalışan GÖNÜLLÜ MUALLİMLERDİR. 

                        PARTİ ve LİDERİ de; Halkının hizmetlerini gören, doğruluk ve dürüstlükten, adaletten ayrılmayan, çalmayan ve çaldırmayan, insan hakkı yemeyen yedirmeyen, ehliyet ve liyakati esas alan, istişareyi ve ortak idareyi temel alan, yerli, milli ve İslami esasları idarede gözeten, aldatmayan, yalan konuşmayan, algı yönetimi yapmayan, tüm milleti kucaklayan, emperyalistlere hizmet etmeyen, uşak ve maşa olmayan, maaşını bunları yapmak için milletten alan İDARECİ HİZMETKARLARDIR.  

                        Şeyh ve parti liderine bundan başka vasıflar yüklemek, Feto yapılanmasının versiyonudur ve ondan farkı yoktur. 

                        ÇÖZÜM; BAŞTA YÜCE DİNİMİZİN DOĞRU ANLATILMASI ve öğretilmesi, DOĞRU EĞİTİM, doğru tarikat, doğru cemaat, doğru parti ve doğru parti lideri eğitimi, algısı ve inancıdır. 

                        Feto ve benzeri zihniyetlerin ne olduğuna ve bu yöntemle bitmeyeceğine dair, Mustafa Güldağı’nın, şeyh veya parti liderine yönelik yanlış hususiyetleri sıralayan, sosyal basın yoluyla bize ulaşan tespitleri ile yazımıza devam edelim. 

                       “ FETÖ BİTER FETÖ ZİHNİYETİ BİTMEZ! FETÖ zihniyeti nedir?  

                        1)Körü körüne bağlanmak, sorgulamamak. 

                        2)Aklını kullanmayıp, bir insana kiraya vermek. 

                        3)Tabanın sorgulamasını eleştirmesini yasaklamak, eleştireni kovmak.  

                        4)Din ile aldatmak.  5)Atatürk'ü kullanarak kandırmak.  

                        6) Kendi grubunun, partisinin, cemaatinin çıkarı için her şeyi mübah görmek.  7) Liderinin, hocasının, önderinin her dediğini koşulsuz doğru kabul etmek.  

                        8-Liderini kutsayıp rüyalar ve uydurmalarla aldatmak.  

                        9) Sadece kendini en doğru kabul edip, diğerlerini karalamak.  

                        10) Dine uymayanı kötülerken, en adi İslam düşmanlarını desteklemek.  

                        11) CIA, AB, ABD lobilerinin gönüllü hizmetkârı olmak.  

                        12) Bir yere kendi adamını yerleştirmek için birçok masum insana kumpas kurmak. 13) Liyakat sahibi olana değil, kendi adamına öncelik tanımak. 

                         14) Allah diyerek aldatıp, Türk diyerek kandırıp, Atatürk diyerek soyup, demokrasi diyerek ABD, AB ajanlığı yapmak. 

                         15) Müslümanların, milletin, insanlığın çıkarı için değil, kendi kurum ve kuruluşunun çıkarını düşünmek.  

                          16) Kendi çıkarı için vatanı, milleti hiçe saymak 17) Liderine mehdiyet kutsiyet atfetmek. 18) Partisinin müsaade ettiği kadar hakkı savunmak.  

                          19) Müslümanların değil cemaatinin( ve partisinin) çıkarını önde tutmak.  20) Körü körüne partiye bağlanmak.  

                          Bunların olduğu bir toplumda bir 15 Temmuz biter, diğeri yaşanır. Bir FETÖ biter "bin" FETÖ başlar. “  

                          Başka tarikat ve şeyhleri Feto olmaz ama, zihniyet aynı olur. Partiler tarikat, liderler Feto olur! Feto zihniyeti başka isim ve oluşumlarla devam eder ve biz de çekmeye devam ederiz. Zaten mevcut fiili durum da budur!