* HİLFÜ'L-FUDÜL DERNEĞİ ya da ERDEMLİLER HAREKETİ: 

           HZ. Peygamberimizin, peygamber olmadan önce dahil olduğu, peygamberlikten sonra da " BUGÜN OLSA YİNE DAHİL OLURUM" dediği SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ olan Hilfü’l Fudül derneği/STÖ mensuplarının, yemin ettikleri ilkeler şunlardır( DİKKAT! Biz bugün bunun neresindeyiz?!). 

          1- Mekke’de, ister oranın halkından olsun isterse dışarıdan gelen(yabancı) insanlardan olsun, bir kişinin zulme uğradığını gördükleri zaman onunla birlikte olacaklar. 

          2- Mazlumun hakkı zalimden alınıncaya kadar, zalimin karşısında olacaklardır. Başka bir ifadeyle, mazluma hakkı iade edilinceye kadar mazlumla bir tek el gibi “tek vücut” olacaklardır. 

          3- Deniz, bir tek tüyü ıslatıncaya kadar, Sebir ve Hira dağları yerlerinde kaldığı müddetçe ve maişette (mali durumda) tam bir eşitlik sağlanana dek bu maddeler geçerli olacaktır. 

            * Basiret, GÖRME, GÖREBİLME NEDİR?  Yaptıklarını da, yıktıklarını da görme, görebilmektir. İkisinin özgül ağırlıklarına bakılarak değerlendirilir, ölçülür! 

              *Evliliğin mektebi olmalı. Oradan diploma/sertifika/ belge almadan nikah kıyılmamalı. 

                 * Bütün dünyanın ve Müslüman alemin yalnız bırakmasına (İran hariç) ve bölge Müslüman ülke yöneticilerinin hepsinin ziyonist İzrael’in yanına ve safına geçmesine rağmen, Bir avuç HAMAS MÜCAHİDİ, emperyalizme ve ziyonizme karşı tek başlarına canlarını feda ederek direniyor,  ÜMMETİN ONURUNU KURTARIYOR.  

              * "Dava, dilde kalan dua ile değil, eyleme ve davranışlara dönüşen çabalarla kazanılır." Pırof. Dr. Bünyamin Erul 

              * Önce HASTALIK üretiliyor, sonra bu hastalıklar PAZARLANIYOR, en sonunda ise bizi bu hastalıklardan kurtarıp iyileştirecek İLAÇLAR üretilip pazarlanıyor. ( M. Gültekin, Algı Yön. ve Manipülasyon kitabından alıntı) 

              * İnsanlar bugün, kendisine hiç dokunamadıkları pop yıdızlarının hayat hikayelerini detaylarıyla öğrenirken, komşularının adını bilmiyor.  

              * Biz bu cennet vatanın kıymetini bilemedik. Toprağını, suyunu, havasını, denizini, derelerini, göllerini, dağını, yaylasını, ovasını, ormanını, hoyratça, insafsızca, müsrifçe, haince kullandık! Bize bir emanet idi, sahip çıkamadık! 

              *Törenle, şovla, reklamla yardım yapılmaz! 

                 * YEMEN'DE ÖLENLER İNSAN VE ÇOCUK DEĞİL Mİ? 

              Yemen'de binlerce insan, binlerce çocuk öldü, ölmeye devam ediyor. 

              Ne bizim basında ne de dünya basınında tek kelime edilmiyor! 

             Ne biz, ne de dünyadan herhangi bir devlet, ne de BM tek laf etmiyor! 

             Orada savaşın sona erdirilmesi için en küçük bir çaba yok. Oradaki çocuklardan bahsedilmiyor. Oradan çocuklar ülkemize veya başka ülkelere getirilmiyor. Bizim basında hiç yer almıyor. NEDEN DERSİNİZ?! 

               * "Tarihi FİLİSTİN topraklarının büyük bir kısmı üzerinde kurulan ziyonist  İZRAİL'in kurucu örgütleri olan IRGUN ve LEHİ'nin, 9 NİSAN 1948'de KUDÜS'ün batısındaki DEYR YASİN köyünde gerçekleştirdikleri katliamda, 250 ile 350 arasında sivil Filistinli şehit olmuştur. Deyr Yasin katliamının üzerinden tam 72 yıl geçti. "KANSER URU ZİYONİST CANİLERİN VAHŞETİNİ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ! 

               * Önünde ve arkasında YABANCI DİL YAZILARI olan hiçbir giysiyi sırtınıza giymeyin, giydirmeyin! 

                * Kadıköy’de içkili mekanlarda TEBLİĞ YAPAN cemaat mensubu kardeşlerimize ! 

                Adaletsizliğe karşı tebliğ yaptınız mı? Haksızlığa karşı durdunuz mu? 

                Kim olursa olsun, sizden bile olsa, yanlışa karşı en sert tepkiyi verdiniz mi? 

                Nerede bir zulüm varsa en önde yürüdünüz, koştunuz mu? 

                Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlara karşı gür sesinizi çıkardınız mı? 

                Haksız ve hukuksuz zamlara karşı tepki koydunuz mu? 

                    İnsan/kul haklarını en önde yürüyerek pırotesto ettiniz mi? 

                 Ülkenin yakıcı sorunlarına karşı mücadele ettiniz mi? 

                 Emperyalizme, ziyonizme ve kapitalizme karşı mücadele de en önde yer aldınız mı? 

                     İnsan/kul hakkı yenen her yerde en şiddetli tepkiyi verdiniz mi? 

                 Bunları yapmayıp, sadece içkili mekanlara tebliğ yapmaya gittiniz ise,  

Size kimse inanmaz, itibar etmez, güvenmez. Sizin yaptığınız tebliğ değil, taciz yerine geçer! Bu durumda tepkiyi hak edersiniz!  

                 Bunları yapın, ondan sonra içkili mekanlara da girmeyi ve tebliğ yapmayı hak edin! O zaman inandırıcılığınız olur. Hüsn-ü kabul görürsünüz.