Değerli okurlar, dünkü yazımda Tayyip Bey’in AK Parti milletvekillerini eleştiren sözlerini paylaşmıştım. “…Genel kurulda yoklamalarda benim milletvekili arkadaşlarım bulunmazsa bu millet hakkını size helal etmez. Ben de onlara hakkımı helal etmiyorum. Aldığınız maaşlar haramdır bunu da böyle bilin" dedi. 

Halkın nabzını tutan Cumhurbaşkanımızın durduk yerde bunları söylemesinin sebepleri olmalı. Bu önemli sözlerin, sadece genel kurul toplantısına katılım eksikliğinden kaynaklandığını düşünmüyorum. Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimlerde milletvekili aday listelerinde radikal değişikliklere gidebilir. İstisnalar hariç, üç dönem kotasını tamamlayan birçok AK Parti milletvekilinde rehavet görmüş olabilir.  

Şüphesiz ki tüm Ak Parti milletvekilleri için söylenen bu sözlerin şehrimizde de bir karşılığı olacaktır.  

Konuya girmeden önce başta AK Parti Sakarya İl Başkanı Yunus Tever olmak üzere yetkililere şunu hatırlatmak isterim.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde kesinlikle Tayyip Erdoğan’a oy veririm diyen seçmenler, sıra Ak Parti milletvekillerine geldiğinde neden hayal kırıklıklarını ifade ediyorlar? 

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Bey’e karşı Sakarya’da ilk siyasi sorumlu olan İl Başkanı Yunus Tever, yukarıdaki sorunun cevabı üzerine çalışmalıdır. Sakarya yerel kamuoyunda, çarşı-pazarda dillendirilen halkın siyasi tepkisini dikkate almak gerekir. Tayyip Bey’in ihtarı önemli. 

Tayyip Bey’in ızdırap duyduğu konunun kaynağı bendenize göre AK Parti İl teşkilatlarıdır. Ak Parti iktidarının en büyük sorunu il yönetim kurullarında vazife yapanların Türkiye sosyolojisini orantısal olarak yansıtmamasıdır. 

Tayyip Erdoğan, tek vatan, tek bayrak, tek millet diyerek ülkenin tüm bölgelerinden oy alan güçlü bir felsefe ortaya koydu. Dindar olsun olmasın, neredeyse Türkiye’nin % 50’si Tayyip Erdoğan’a inandı. 

Tayyip Erdoğan, kendisinden sonraki Türkiye’yi daha ileri taşıyabilecek sorumlu kadrolara ülkeyi teslim etmek istiyor ama yeterince anlaşıldığı kanaatinde değilim. “AK Parti içindeki AKP’lilerin” böyle bir derdi olduğunu düşünmüyorum. Belki de Tayyip Bey’in sitemi onlaradır. 

Trakya’dan, Güneydoğu’ya kadar ülkemizin her bölgesinden oy alan “Erdoğan sevgisi” bu seçimlerde son kez oylanacak.  Ülkenin geleceğine dair milletin umudu olan Recep Tayyip Erdoğan; itiraf edelim ki enerjisiyle halen birçok milletvekilini sırtında taşıyor. Bu durum konsolide olan muhalefete rağmen daha fazla taşınamaz. 

Tayyip Bey; halkın gönlüne hitap eden, daha dinamik listeler oluştursa iyi olur. Kendisi gibi milletin derdini dert edinen, mütevazı ve dava şuuru olan aday listelerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.  Aday listelerinde “Milletin Vicdanı”na yer verilmeli. 
.    

Siyasete başladığı günden bu yana halkın içinden ayrılmayan, halkıyla gönül köprüsü kuran Tayyip Bey tek başına yükü omuzlamaya devam ediyor. Tayyip Bey’in dile getirdiği Türkiye sevdası ve İslam davasının altını doldurabilecek kadrolar ne yazık ki yetersiz. Ahlak ve maneviyat öncelikli siyasî şuur sahibi gençlik kadrolarını yetiştirme konusunda AGD’nin yaptığını TÜGVA yapamadı. 

MTTB ve Refah ruhunu hiç tanımayan gençler, Starbucks gibi kafelerde sanal dünya üzerinden tweet atmayı, instagram da fotoğraf paylaşmayı siyaset yapmak zannediyorlar.

Tayyip Erdoğan’ın partisinde her hangi bir makamda vazifeli olmak Müslüman genç veya dindar sıfatını vermez insana. Sanırım AK Parti iktidar döneminin ülkemize sağladığı dinî rahatlık, siyaset yapan gençlerin ve dindarların en büyük aldanışı oldu. Bu aldanışın karşılığı da “kulluk bilincimizdeki rehavet” oldu.

Şimdi ve geçmişteki Ak Parti milletvekillerinin karnesi şüphesiz ki milletin elindedir. Vekillerin, milletin gönlünde yeri olup olmadığına şüphesiz ki seçmenler karar verecektir.

Seçim zamanı çarşıda pazarda fotoğraf çektirmek, düğün derneklerde boy göstermek, cami avlusunda, çay ocaklarında seçmenden destek istemek adetten olmuş. Maharet, milletvekili seçildikten sonra da seçmeni unutmamaktır. 

Milletin vekili olmak demek, çakarlı Mercedesle protokole giriş yapmak değildir. 
Milletin vekili olmak demek; ateşten gömlek giymek demektir.

Ah Tayyip Bey; hangi bir tarafa yetişeceksiniz…