Yaz tatilinin ardından yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Çocukların heyecanı, ailelerin telaşı, öğretmenlerin hazırlıkları derken okul kapıları yeniden açılıyor. Ancak bu dönemde, çoğu zaman gözden kaçan çok önemli bir husus var: çocukların eğitim hakkı ve bu hakkın korunması noktasında biz yetişkinlerin sorumlulukları.

Anayasamızın 42. maddesi, “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” diyerek eğitimin temel bir hak olduğunu açıkça ortaya koyar. Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi de çocuğun üstün yararı ilkesini merkeze alarak, her çocuğun nitelikli ve güvenli bir eğitim alma hakkını güvence altına alır.

Bu çerçevede:

Devletin Sorumluluğu: Devlet, herkese fırsat eşitliği sağlayacak şekilde ücretsiz ve erişilebilir bir ilköğretim hizmeti sunmakla yükümlüdür. Okulda güvenli ortam sağlama, şiddet ve istismardan korunma da bu yükümlülüğün bir parçasıdır.

Velilerin Sorumluluğu: Veliler yalnızca çocuklarını okula kaydetmekle değil, aynı zamanda onların eğitim süreçlerine aktif katılım göstermekle de yükümlüdür. Çocuğun devamsızlığını önlemek, eğitim hayatını desteklemek ve en önemlisi çocuğun üstün yararını gözetmek, anne-baba olmanın hukuki ve ahlaki sorumlulukları arasındadır.

Çocuğun Hakları: Çocuk, yalnızca “derslere giren” değil, aynı zamanda okul hayatında söz sahibi olan bir bireydir. Katılım hakkı gereği görüşlerini ifade etme, düşüncelerini açıklama ve kendisine ilişkin karar süreçlerine katılma hakkına sahiptir.

Tabii ki bütün eğitim sürecinin esas kahramanları olan öğretmenlerimizi anmadan olmaz. Hem öğrenciler hem de veliler olarak öğretmenlerimize karşı tavrımızı "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" şiarıyla oluşturmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.

Geçmişi zaferlerle dolu olan milletimizin geleceğinde de nice zaferlere ulaşmasını temenni ederek 30 ağustos Zafer Bayramınızı tebrik ediyorum.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ