Değerli okurlarım,
Bu yazıyı size sadece bir avukat olarak değil, Sakarya’da yaşayan bir hemşehriniz olarak da
kaleme alıyorum. Son aylarda yaşadığımız iki büyük tehlikeye dikkat çekmek istiyorum bu hafta:
Azalan su kaynaklarımız ve artan orman yangınları.
"Akan bir ırmaktan abdest aldığında bile suyu israf etme" diyor peygamberimiz, "kıyamet kopuyor
olsa dahi elindeki fidanı dik" diyor. Anlayana bu iki söz yeter aslında.
Su Hayattır, İhmal Edilemez
Yağışsız geçen mevsimler nedeniyle sapanca gölümüzün su seviyesi gözle görülür şekilde düştü.
Bu göl sadece doğanın bir parçası değil; Sakarya’nın içme suyu ihtiyacının ana kaynağı.
Anayasa’nın 56. maddesi bize der ki: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir.” Devlet ve vatandaş, çevreyi korumakla yükümlüdür. Su kaynaklarımızın azalması sadece
bugünün değil, yarının da meselesidir. Bu konuda yerel yönetimlerin aldığı önlemleri desteklemek,
kaçak su kullanımıyla mücadele etmek ve israfı önlemek hepimizin sorumluluğudur.
Orman Yangınları: Bir Kıvılcımın Bedeli
Son haftalarda bölgemizde ve ülke genelinde çok sayıda orman yangını yaşandı. Ormanlar, tıpkı su
gibi, gelecek nesillere kalacak olan mirasımızdır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 110. Maddesinin
3. Fıkrası taksirle orman yakma fiili için 3 yıldan 10 yıla kadar, 4. Fıkrası ise kasten orman yakma
fiili için 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezası öngörmektedir. Ancak unutmayalım ki, ceza
yasaları ancak suç işlendiğinde devreye girer. Daha önemli olan ise önleyici tedbirlerdir:
Ormanlık alanlarda ateş yakmamak,
Piknik sonrası ateşi tamamen söndürmek,
Sigara izmaritini doğaya atmamak,
Şüpheli durumları 112’ye bildirmek.
Hukuki ve Vicdani Sorumluluk
Hem su hem orman, kamu malı niteliğindedir. Kamu mallarına zarar vermek sadece ahlaki bir
sorun değil, aynı zamanda bir suçtur. Orman yangınına sebep olanlar veya su kaynaklarını
kirletenler, Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezası ile karşı karşıya kalır. Ayrıca uğranılan zararın
tazmini için aleyhlerine tazminat davaları da açılabilir.
Su ve orman, Sakarya’nın nefesi ve can damarıdır. Bugün atacağımız küçük bir adım, yarın
çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olacaktır.
Doğaya verilen zarar, hukukun en zor onardığı zarardır. Çünkü artık giden geri gelmeyecektir.