Sevgili okur, bildiğin üzere ülkemizde 2022’den bu yana yürürlükte olan yüzde 25’lik kira artış sınırı, 1 Temmuz 2024 itibarıyla sona erdi. Bu durum, ev sahipleri ile kiracılar arasında yeni bir dönemin de kapısını araladı. Kira bedellerinin artık Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesinde öngörülen TÜFE oranı ve emsal kira bedelleri dikkate alınarak belirleniyor olması, davaların hızla artacağını da gösteriyor.
Kiracı – Ev Sahibi Çatışmasının Yeni Boyutu
Sakarya gibi öğrenci ve memur yoğunluğu yüksek şehirlerde kiralar, zaten vatandaşın en büyük derdi. Şimdi ise ev sahipleri, “geçmiş yılların telafisi” gerekçesiyle yüksek artışlar talep ediyor. Kiracılar ise bu talepleri karşılamakta zorlanıyor. Sonuç: tahliye davalarında patlama.
En sık görülen tahliye gerekçeleri şunlar olacak:
İhtiyaç nedeniyle tahliye (ev sahibinin kendisi veya yakını için kullanma talebi)
10 yıllık uzama süresi sonrası tahliye
Ödenmeyen kira bedeli nedeniyle tahliye
Rayiç bedel uyarlama davaları
Hukuki Boyutu
Kanun koyucu, tarafları korumaya çalışsa da denge her zaman hassas. Kiracıların “konut dokunulmazlığı” hakkı Anayasa ile güvence altındayken, ev sahiplerinin de mülkiyet hakkı var. Burada yargının görevi, hakkaniyetli bir denge kurmak.
Nitekim Yargıtay kararlarında da görüyoruz ki, mahkemeler kira bedelini belirlerken yalnızca TÜFE oranını değil, taşınmazın bulunduğu bölgedeki emsal kira bedellerini de dikkate alıyor. Bu da özellikle Sakarya gibi gelişen şehirlerde kiracı aleyhine sonuçlar doğurabiliyor.
Çözüm Nerede?
Sorun, yalnızca mahkeme salonlarında çözülecek bir mesele değil. Barınma hakkı, sosyal devletin en temel yükümlülüklerinden biridir. Bu nedenle yalnızca tarafların değil, devletin de önleyici ve düzenleyici adımlar atması gerekiyor. Sosyal konut projeleri, kiralık konut arzının artırılması ve kira destek mekanizmaları devreye girmedikçe, ne kiracının ne de ev sahibinin yüzü gülecek.
Nihayet
2025’in en sıcak hukuki tartışması yine “kira ve tahliye” ilişkileri olacak gibi görünüyor. Ev sahipleri mülkiyet ve değer hakkını, kiracılar ise barınma hak ve güvencesini savunacak. Ancak unutmamalıyız ki hukukun amacı, taraflardan birine kaybettirmek değil; adil bir dengeyi kurmaktır.
Belki de asıl soru şu: Yüksek enflasyon ortamında kira sorunu, hukuk ile mi çözülecek yoksa sosyal politikalar ile mi? Varın işin bu kısmına da siz kafa yorun diyeyim.
İyi bir kiracınız veya iyi bir ev sahibiniz varsa kıymetini bilin diyerek hepinizi selamlıyorum.
Konuyla ilgisi olan bir hadisi şerifle sözlerime son vermek istiyorum: “Satışta, alışta ve alacağını istemekte kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet etsin.”
Haftaya görüşmek üzere..
Kaynak: Yeni Sakarya Gazetesi