Sabah Gazetesi’nden Salih Tuna Ağabey’i severim. Delikanlı adamdır. Can dostu, dava arkadaşı Ahmet Kekeç Hakk’a yürüdükten yalnız kaldı, kolu kanadı kırıldı sanki… 

Yazımın başlığı “AK PARTİ içindeki AKP’liler,” Salih Tuna’nın kendine münhasır çarpıcı başlıklarından biridir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında Meclis’teki son yoklamaya katılmayan AK Partili vekilleri eleştirerek: “Bu millet kendi kesesinden maaşı veriyor. Milletvekili arkadaşlarımız bu maaşla görevi yapıyor. Genel kurulda yoklamalarda benim milletvekili arkadaşlarım bulunmazsa bu millet hakkını size helal etmez. Ben de onlara hakkımı helal etmiyorum. Aldığınız maaşlar haramdır bunu da böyle bilin" dedi.

Bu konuşma üzerinde Ahmet Davutoğlu, AK Parti Milletvekillerine çağrı yapıp; biz buradayız mesajı verdi. Şu ana kadar partisinin milletvekillerine karşı böyle konuşmasına şahit olmadığımız Recep Tayyip Erdoğan acaba ne demek istemiş olabilir? Geçtiğimiz yıl Ak Parti’nin 103 milletvekili, TBMM’de bir kere bile söz hakkı alıp konuşma yapmamış, fikir beyan etmemiş.

Bir sonraki yazıda yerel üzerinden bu konuya temas edeceğim. Bugün Ankara üzerinden konuya devam edeyim. 

Girdiği tüm seçimleri kazanan Tayyip Bey; siyasette dünya markası oldu. Ak Parti’yi birlikte kurdukları yaklaşık yüz kişi, Tayyip Erdoğan markası altında milletvekili oldular, bakan oldular… 
Sonrasında ne oldu da üç beş kişi hariç hepsi çeşitli dönemlerde Tayyip Bey’i terk ettiler… Tek adam olmakla itham ettikleri Tayyip Bey’i kurtlar sofrasında yalnız bırakıp arkadan vuranlar timsah gözyaşları döktüler. 

Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yapan Erdoğan’dı. Saf değiştirip CHP’nin teklifiyle Erdoğan’ın karşısına çıkmak istedi. Beceremedi.

Ali Babacan’ı Ekonomi Bakanı yapan Erdoğan’dı. Kumpasın tam göbeğinde ama görünmez olarak arkasından işler çevirdi.

Abdüllatif Şener kurucu kadrodaydı. Gitti CHP’de sosyal demokrasi nutukları atmaya başladı. 

TBMM Başkanlığı yapan Bülent Arınç, belli belirsiz en kritik zamanlarda muhalefetin sesi oldu. 

Ahmet Davutoğlu’nu Dış İşleri Bakanlığı sonrasında AK Parti Genel Başkanı yapan Erdoğan’dı. Genel başkanlık vazifesi geri alınınca ayrıldı. Parti kurup CHP ile koalisyon arayışına girdi. 

Saymakla bitmez…

Bugünlerde 6’lı masadaki %0,5 oyuyla “esip gürleyen” Ahmet Davutoğlu, bakın Tayyip Bey’in şahsında millete ne sözler vermişti..

"Kim ne derse desin ben sözüme sadığım, Cumhurbaşkanımızla kurduğum vefa ilişkisini son nefesime kadar sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı. Duymayacak (...) Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam, dünya mazlumlarının tek umudu olan bu ak hareketin zarar görmesine, bu ak yürekli kadroların üzülmesine, ye'se düşmesine asla izin vermem (...) Dünyadaki mazlumların umudu olmuş AK Parti'ye asla zarar vermeyi düşünmem. AK Parti dışında hiçbir siyasi harekette bulunmam. Hiç kimse benim dilimden Cumhurbaşkanımın aleyhinde tek bir kelime duymayacak. Bu davaya gönül verenleri üzmektense bütün makamları ayağımın altına alırım... AK Parti büyük bir davanın adıdır. Bu davaya ihanet ettiğimi görürseniz yüzüme tükürün..."

Yalan söylemek, ahde vefasızlık etmek ve sözünde durmamak münafıklık alametidir.

Allah’ın sıfatlarının tecelligâhı olan insan yüzü kutsaldır. Biz kimsenin yüzüne tükürmeyiz. Sadece dua eder ve hatırlatırız.

Allah hiç kimseyi bu hale düşürmesin. Dağdan düşenin parçası bulunur da gönülden düşenin parçası bulunmaz. 

Ahlaksız siyaset olmaz olsun.