Geçtiğimiz günlerde yaptığım Avrupa seyahati sırasında sokaklarda dolaşırken şehirlerin neden bu kadar düzenli ve estetik göründüğünü düşünmeden edemedim. İlk bakışta mimari eserler ya da temiz sokaklar etkileyici geliyordu ama asıl detayı sonradan fark ettim. Binaların üzerinde neredeyse hiç tabela yoktu. Ne kuaför, ne muhasebeci, ne bir kurs… Hatta bir binanın önünden geçerken zilde “doktor” yazdığını gördüm ve şaşırdım. Bir doktor muayenehanesi bile sadece zilde yer alacak kadar mütevazıydı.
Bu durum bana şunu fark ettirdi:
Zaten apartman dairesinde veya binanın üst katında hizmet veren işletmeler tabelalarını gören insanlar sayesinde değil, bilinirlik ve tavsiye üzerine müşteri edinir. Yoldan geçerken bir apartmanın tepesinde gördüğü tabelayla kuaför hatta doktor seçen kaç kişi vardır ki?
Oysa Adapazarı’nda bu iş tamamen kontrolden çıkmış durumda. Doğup büyüdüğüm Çark Caddesi’nde artık hiçbir binayı “bina” olarak göremiyorum. Pencereden kapıya, çatıdan sütunlara kadar her yer tabelalarla kaplanmış durumda. Zaten mimari açıdan pek de iç açıcı olmayan kentimiz, bu kontrolsüz tabela kullanımının da etkisiyle iyice çirkinleşiyor, Kent estetiği açısından kontrol edilebilir en büyük sorunun bu “tabela iştahı” olduğu ortada.
Avrupa şehirlerinin sade, temiz ve göz yormayan görünümünün en önemli nedenlerinden biri tam olarak bu: Tabelalar sınırlı, ölçülü ve belirli kurallara bağlı.
Adapazarı için yapılması gerekenler de aslında çok açık; Apartman ve konut tipi binalarda tabela kullanımı ciddi ölçüde kısıtlanmalı, boyut, renk ve aydınlatma gibi unsurlara standartgetirilmeli ve tabela asmak isteyen işletmelerin tasarımları bir estetik heyeti tarafından onaylanmalı.
Bir kentin güzelleşmesi bazen büyük projelerle değil, küçük ama etkili düzenlemelerle mümkün olur. Adapazarı’nın sokaklarının dingin bir düzene, nefes alan mimariye ve estetik görünüme kavuşabilmesi için tabela kirliliğine karşı adım atmak şart.
Tabelaların değil, binaların gözüktüğü, gözün yorulmadığı, estetiğin ön planda olduğu bir Adapazarı umuduyla…
Atalay Pekçetin
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ