Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Adapazarı’nın meşhur tostçusu, kahvecisi, börekçisi hatta menemencisi gibi gönderiler gördüm. Hepsinin başında da bir tarihi ibaresi vardı. Ailemin Uzunçarşı’da 1922’den beri esnaf olması hasebiyle orada geçen çocukluğuma rağmen hiç görmediğim bu işletmelerin nasıl tarihi olduğunu düşünürken bir şey fark ettim: virgülün önemi.

Birkaç aylık bir işletme olmalarına rağmen isimlerindeki “tarihi” kelimesine çok güzel bir muhafaza bulmuşlardı. Aslında tarihi olan işletmemiz değil, Uzunçarşı; yani biz tarihi olan Uzunçarşı’nın .......cısıyız demeye getiriyorlardı. Bir virgül, bir nokta veya bir boşluk, algıyı tamamen değiştirebiliyor. Küçük bir işaretle bir işletme, sanki yıllardır oradaymış gibi gösteriliyor.

Bir diğer taktik ise “Since 1887” yazıp işletmenin gerçekte 6 aylık olması. Durumun savunması belli; “İşletmemiz 1887’de kuruldu ama altı ay önce sektör değiştirdik.” Yani 137 sene, 6 ay önce .......cıydık; 6 aydır .......cıyız. Matematiksel olarak doğru ama okuyan kişi bunu büyük bir geçmiş olarak algılıyor. Örneğin 136 yıllık nalbur 6 aylık turşucuyu 137 yıllık turşucu sanıyoruz. Bu işletmeler ‘’Tarihi’’algısıyla kısa süreli varlıklarını uzun ve köklü göstermeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de şehrimizin değerleri gerçek tarihi işletmelerin hakkına giriyorlar.

Sonuç olarak, bir virgülün, bir doğru yazımın önemi sadece dilbilgisinde değil, günlük hayatımızda, doğruyu idrakımızda ve ticarette de karşımıza çıkıyor. Küçük işaretler, büyük hikâyeler anlatabiliyor.

Atalay Pekçetin

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ