“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır” 2/208
1982 Anayasasın da I. Devletin şekli Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir, yazılmaktadır. Bu maddeyi tekrar olarak darbeyi yapan askerler yazdırmıştır. Anlaşılan o ki darbeci cumhuriyetçilerde vardır. 1921, 1924, 1961, 1982, anayasalarının hepsinde devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu yazılmaktadır. Mesele cumhuriyet yazmakla bitmiyor ihtilafa sebep olan cumhuriyetin nitelikleri konusudur. Halk ilk kelimeyle yetinirken, yönetim ise nitelikleriyle yol almaktadır.
1921 anayasasında: Madde 2.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) - 364 S. Kanun) Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır. Resmi lisanı Türkçedir.
MADDE 7 - Ahkâmı şer'iyenin tenfizi, umum kavaninin vaz'ı, tadili, feshi ve muahede ve sulh akti ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisine aittir. kavanin ve nizamat tanziminde muamelatı nasa erfak ve ihtiyacatı zamanaevfak ahkamı fıkhiye ve hukukiye ile adap ve muamelât esas ittihaz kılınır. Heyeti Vekilenin vazife ve mesuliyeti kanunu mahsus ile tayin edilir.
1924 de ise: Madde 2.- (Özgün hali) Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır; resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.
Türkiye Devleti, Cümhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir. CHP’nin altı oku yazılmıştır.
1961 de: II. Cumhuriyetin Nitelikleri
MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
1982 de: II. Cumhuriyetin nitelikleri Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Bu niteliklere baktığımızda temelde düşünce bir gözükse de yazımda farklı kavramlar vardır. Cumhuriyet kavramı kalmakla birlikte devletin dini varken silinmiş, Atatürk ilkleri yokken eklenmiş, ahkamı şeriyyenin uygulanması varken kaldırılmıştır.
Her dönemin ve partinin bir cumhuriyet anlayışı ve uygulayışı vardır. Cumhuriyet yeri gelir halife seçer, devletin görevini şeriatı uygulama olarak dini İslam’la beraber kabul eder, yeri gelir din, hilafet ve şeriat adına ne varsa kaldırıp atar, yerine kemalizmi ikame eder.
Demokrasi uygulaması ise: 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimler sonucunda demokratik yöntemlerle Türkiye'de iktidar değişimi gerçekleşmiştir. Yani, 27 yıl cumhuriyet rejiminin demokrasisi yoktur.
Yine 1928’de “Devletin Dininin İslâm Dini” olduğuna ilişkin hüküm Anayasa’dan çıkartılmıştır. Cumhurbaşkanı ve Milletvekili andındaki “Vallahi” sözcüğünün yerine “Namusum Üzerine Söz Veririm” ibaresi eklenmiştir. TBMM’nin görevleri arasında sayılan “Şeri Hükümlerin Yerine Getirilmesi” ibaresi kaldırılmıştır.
1937 yılında CHP’nin Altı Umdesi anayasaya konularak devletin nitelikleri haline getirilmiştir.
Parti devletine geçiş: Tüzüğe göre parti örgütü ile yönetim arasındaki ilişkiyi merkezde parti genel sekreteri ile bakanlar ya da bunların adına yetkili olanlar, İllerde ise partinin İl Başkanları ile valiler kuracaklardır. Bir yıl sonra 18 Haziran 1936 tarihli genelge ile parti genel sekreterliği ile İçişleri Bakanlığı, İl Başkanlığı ile de valilik birleştirilmiştir.
26 Aralık’ta Parti Genel Başkanını seçmek için toplanan Olağanüstü Kurultay da Genel Başkan seçilmesinin yanı sıra İnönü’ye Millî Şef unvanı verilmiştir. Buna göre parti tüzüğünün 3.maddesinde yapılan değişiklikle Atatürk Ebedi Şef, İnönü ise Millî Şef ve Değişmez Genel Başkan olarak ilân edilmiştir.
Gizli oy, açık tasnif, yargı denetimi gibi ilkeleri içeren Yeni Seçim Yasası’nın kabulünden sonra 14 Mayıs 1950’de çok partili sisteme geçişin en önemli dönemeci olan milletvekili genel seçimleri yapılmıştır. Türk ulusu verdiği oylar ile iktidarı değiştirmiştir.
Cumhuriyet tarihimiz törenlerde anıldığı gibi temiz değildir. Kuruluşundan günümüze kadar adı aynı kalsa da nitelikleri ve hedefleri devamlı değişikliğe uğramış arada bir askeri darbelerle sözüm ona raya konulmuş yaralı bereli bir cumhuriyet tarihimiz vardır. Bu tarihi üç safhada incelemek mümkündür. 1923 -1938 arası, 1938- 1950 arası ve sonrası olarak okumak gerekir. Bunların içinde de 2002 sonrası ise nevi şahsına münhasır bir durumdur.
Evet hangi cumhuriyet ve iktidarların hangi uygulaması olarak bakmalıyız. Acaba en demokrat olan dönem hangi dönemdir. Cumhuriyet ve din konusunun ise sağlıklı olarak yorumlanması için bazı kanunların değişmesi veya uygulamadan kaldırılması gerekir. Günümüzde cumhuriyet ve demokrasi var desek de özgür ve hür olarak araştırma ve yorum yapma imkanı henüz yoktur. Daima kaybeden chp, birileri kazansa da topluma da daima kaybettirmektedir.