American Tobacco şirketi 1920’lerde tütün şirketlerinin lideri konumundadır. Satış rakamlarını daha da arttırmanın bir yolunu ararken akıllarına müthiş bir fikir gelir: Kadınların da sigara içmesini sağlamak. Çünkü o dönemde kadınların sigara içmesi hoş karşılanmamakta, ayıp sayılmaktadır. Hatta bir çok şehirde kamusal alanda içmelerine kesinlikle izin verilmemekte, yasaklanmaktadır. New York şehri de bunlardan biridir. American Tobacco bu fikri uygulamaya koymak için o dönemin en iyi propagandacısı olarak ün yapmış olan Edward Bernays ile anlaşma yapar. Edward Bernays bu anlaşma sonucunda elde ettiği başarı ile tarihe geçer çünkü 20.yüzyılın en ilginç kitlesel manipülasyonlarından birine imza atar. Kendisi zaten ünlü Yahudi psikanalist Sigmund Freud’un yeğenidir. Propaganda çalışmalarında dayısının öğretilerini uygulamaktadır. Propaganda kelimesini çalışmalarını daha kabul edilebilir hale getirmek için Halkla İlişkiler olarak değiştirir. Böylece bu kavram da literatüre ilk kez onun sayesinde dahil olur.

Edward Bernays yaptığı araştırmalar ve görüşmelerden sonra kadınların sigara içmesini sağlamanın ve sigara satışlarını ikiye katlamanın çözümünü bulur: “Özgürlük Kavramı” Bu çözüm belki de şeytanın, “bu kadarını ben bile düşünemezdim” diyeceği türdendir. Çünkü kadınlar sigara içememektedirler, dolayısı ile özgür sayılamazlar. Erkek egemen toplumun tutucu gelenekleri altında ezilmektedirler. Dolayısı ile sigara kadınların Özgürlük Meşalesi olacaktır. Bu sayede ataerkil tabuların hepsini birer birer yıkmak da mümkün olacaktır.

Bernays operasyonu başlatmak için 1929 yılı Paskalya törenlerini seçer. Bir grup kadını ve fotoğrafçıyı gösteri için kiralar. Kadınlar geçit esnasında sigaralarını çıkarıp yakacaklar, fotoğrafçılar da onları fotoğraflayacaktır. Sigara erkek egemen toplumun baskılarına karşı bir özgürlük meşalesi olarak sunulacaktır.

Ertesi gün şu manşetler atılmıştır:

“Kadınlar tabulara karşı özgürlük meşalelerini yaktı!

Bu çok başarılı kampanya sonuçlarını kısa sürede gösterir ve sigara içen kadınların oranı %100 artar. Buna itirazı olanlar kolayca susturulur çünkü artık kadınların sigara içmesine karşı olmakla kadın haklarına karşı olmak aynı şey demektir. Sigara=Özgürlük denklemi artık tartışılmayacak bir kabul görmüştür.

Bu başarıda gazetelerin payı elbette çok büyüktür. Özgürlük Meşaleleri başlıklı manşetlerin ve reklamların ardı arkası kesilmez. Bütün sigara şirketleri gazeteleri ihya edecek reklamlar verirler.. Bir reklamda kadınlara Kendine Güven başlıkları ile seslenirler, diğer bazı reklamlarda tanınmış bilim adamları sigara markalarından birini tavsiye eder.. Bunlar arasında diş hekimleri de vardır. Yok artık dedirten reklam ise Marlboro’ya aittir: “Hamile kadınlara da özgürlük. Anne de bebek de memnun.”

Edward Bernays bu kampanyadaki başarısı ile tam bir Yahudi zekasına sahip olduğunu kanıtlar ve artık CIA için çalışmaya başlar.

Kendisi de bir Yahudi olan Amerikalı Diplomat Henry Kissenger Sigara = Özgürlük kampanyasındaki bu başarıyı şu cümleler ile taçlandırır:

"Bir şeyin gerçek olması pek o kadar da önemli değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir."

Bu olayda dikkat çeken bir husus da Kadınlara ÖZGÜRLÜK adı altında oynanan bu sigara satışlarını arttırma oyununu Erkek egemen bir zihniyetin oynamasıdır. Ve daha vahimi de bu oyuna o dönemin ünlü feminist kadınlarının da bile isteye dahil olmasıdır.

Bu arada satış rakamlarına bakılırsa ülkemizde uygulanmaya başlanan kapalı alanlarda sigara içme yasağı ve sigara paketlerinin üzerine konan korkunç fotoğraflar sanıldığı gibi sigara satışlarını azaltmamış. Bilakis kadınlar arasında sigara içenlerin sayısı erkeklerden daha fazla artarak ikiye katlanmış. Sahiden de sokaklarda ve açık alanda ve hatta yürürken sigara içen kadınların sayısında gözle görülür bir artış var. Erkeklere de yakışmıyor elbette fakat kadınları bu halde görmek insanı daha çok üzüyor. Çünkü onlar merhametin, güzelliğin, sevginin, şefkatin ve zarafetin sembolü…Eskiden ağzı “sigaralı ve küfürlü” bir kadın kötü ahlakın sembolüydü. Bu gün biz de de sigara içmek ve küfürlü konuşmak kadının özgürlük meşaleleri olarak algılanıyor.

Edward Bernays’ın 1929 da New York’ da elde ettiği başarısını torunları hem Türkiye de hem bütün dünyada aynı şekilde devam ettiriyor anlaşılan. SİGARA İÇMEK KADININ ÖZGÜRLÜK MEŞALESİDİR kampanyası çok başarılı olunca devamında kadını da erkeği de “özgürleştirme” adı altında “köleleştiren” bir çok kampanya da da çok başarılı oldukları pekala söylenebilir.

HÜSEYİN BURAK UÇAR

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ