Diyanet, Din kurallarına tam bağlı, olma durumu diye açıklamıştır. İnsanların kurtuluşu, temiz bir halde yaşayışı, saâdete ermesi ancak diyânet sâyesindedir (Ömer N. Bilmen). Çocukluktan beri diyânet yolundan ayrılmamış olan kardeşlerimiz, bizim gibi rücû hislerini îtiraf edenlere henüz inanmıyorlar (Yahyâ Kemal).

ANAYASA DA ŞÖYLE YAZAR.

İ. Diyanet İşleri Başkanlığı

MADDE 136- Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.

Bu madde ve laiklik meselesi uzayan lastik gibi isteyen herkese göre anlam değişikliğine uğramaktadır. İslam laiklik gibi bit kavram ve kanunun gölgesinde yaşayamayacak kadar özelliği olan bir dindir. Söylendiği gibi laiklik dini hürriyet değil dindarlara baskı aracı olarak kullanılmaktadır. AYM’nin çok önemli kararlarında bu laiklik rol oynamıştır. “Laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı” defaatle Müslümanın önüne konmuştur. Dini yaşamak istemeyenler din hürriyetinden bahsederek toplumu çıkmaza sürüklemişlerdir.

Öncelikle şunu söyleyelim Mustafa Kemalin kurduğu Diyanetle bugünkü Diyanetin isim olma dışında benzerliği yoktur. Türkiye’de Atatürk özellikle din ve Diyanet üzerinden tartışılmaktadır. Laiklik davası için Diyanetin kapatılmasını isteyen bir parti Anayasa Mahkemesi tarafından suçlu bulunmuştur. Diğer taraftan laiklik adına Diyanet uygulamaları parti kapatma sebebi olmuştur

Diyanet işlerinin başarı ve başarısızlığı M. Kemal üzerinden ele alınmaktadır. Hutbede, duada ve fotoğrafta adı geçti mi, geçemedi mi diye konu sulandırılmaktadır. Ebedi şef iyi bir Müslümansa toplumun dindarlığından korkmamalıdır, yok değilse iki yüzlü politikalara inanmamalıdır. Toplum Diyaneti ve dini eğitim müesseslerini kanunen laik olsa dahi dini bir kurum olarak görmektedir. Toplumsal siyaset mesafe almadıkça Din ve Atatürk tartışmaları ülkemizde son bulmayacaktır. Mesela CHP Diyanetin 4-6 yaş kreş uygulamasına açıkça karşıdır. Bu partinin Anayasa mahkemesine din karşıtlığı yaptığı başvurular dahi sicil olarak yeterlidir. Bu parti iktidar olmak üzere dini kullanmıştır. Diyanet işlerinin ilk başkanını Anakara ilinin CHP il başkanı yapmıştır. Diğer partiler ise bahsi değer bir konudur. Toplum doğru din ve gerçek Atatürkçülük ile yüzleşmeye hazır değildir. Müzebzep bir tutum ile yolun eğrisine tabi olmuştur.

Kısacası yüz yıllık Cumhuriyet döneminde Din ve toplum ilişkileri sağlıklı olmadığından dolayı Diyanetten kimse memnun olmamaktadır. Unutulmasın ki ahirette Atatürk ve toplumda hesaba çekilecektir. Asıl olan din ve hesaptır. Diyanet ve bazı dindarlar Atatürk’ün sarıklı bir şahsın yanında dua ederken ki resmini asarlar kendilerini gizlemek ve fotoğraftan destek almak için halbuki gerçek Atatürk bu hal ve durumu içtenlikle arzu etmemiş ve ileri ki zamanlarda engellemiştir.

Diyanet dine hizmet etmek isteyebilir lakin din tüm kurumlar tarafından korunmalı ve hizmetine vesile edilmelidir. Ülkemiz dinin hakikatini öğrenmeye ve ödemeye taraf ve hazır değildir. Ülkemizde Kemalizm’e mâni olmayacak bir din yaşamına müsaade edilmektedir. Cumhuriyet bazı kafalar kesilecek denilerek ilan edilir ve İslam hukuku, şeriatı kaldırılarak batı hayatı teşvik edilir. Gerçekleri söylemeye ve duymaya korkaklığı sebebiyle kulak vermeyen basın ve toplum daima hüsranı yaşamaktadır. Heykellere tapılma ve secdenin yaşandığı, üryan gezenlerin atamın kızıyız dediği ve gayri İslami hayatı yaşamayı meşrulaştırdığı halde kendini Müslüman sanan insanlarımız vardır.

Diyanet olmasa da din vardır ve yaşayacaktır, diyanet dine hizmet ettiği müddetçe şeref kazanır değilse siyasetin oyuncağı olmaktadır. Ülkenin önemli ve ana meselelerinde diyanetin söz söyleme hakkı maalesef yoktur. Söyleyecek cesareti de yoktur. Rejimin gölgesi ve korkusu her yeri sarmıştır. Şirkten, tağuttan, endaddan, şufeadan, mutreften ve benzeri kavramlar ele alınmamaktadır. Tevhid içselleştirilmediği müddetçe genel ahlakta güzellik olmayacaktır. Kuranın ifadesiyle cami cemaati Allahtan başka kimseden korkmayan kimseler olması gerekirken maalesef gerçekler bunun zıddıdır.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ