"İnsanlık bir kanserdir. Gezegenin üzerinde, hiç durmadan çoğalan, her yere yayılan, tüm kaynakları tüketen ve sonunda yuvası olan bu gezegeni öldürecek olan bir kanser.”
Bu sözler 2016 yılında gösterime giren 'Inferno' (Cehennem) isimli filmdeki Bertrand Zobristisimli karakter tarafından sarf edilmektedir. Ron Howard'ın yönettiği ve Tom Hanks'inbaşrolde olduğu bu gerilim filmi, ülkemizde daha çok “Da Vinci’nin Şifresi” ile tanınan Amerikalı yazar Dan Brown'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Dante Alighieri'nin 'İlahi Komedya'sının 'Cehennem' bölümünü modern bir gerilim hikâyesine taşıyan bu yapımda ana tema, aşırı nüfus artışı ve insanlığın geleceğine dair varoluşsal bir korkuya dayanır.
Zengin bir biyoteknoloji uzmanı olan Bertrand Zobrist (Ben Foster), insanlığın kendini yok edeceğine inanır ve dünya nüfusunu kitlesel olarak azaltacak bir virüs üreterek "insanlığı kurtarmayı" hedefler. Simge bilimci Langdon, filmin başında hafıza kaybına uğramış bir halde bir hastanede uyanır. Bu sefer hafızası ile de mücadele edecektir. Bu durum, izleyiciyle aynı belirsizlik düzeyinde olmasını sağlayarak kimin dost, kimin düşman olduğu gerilimini artırır.
Film, Floransa, Venedik ve İstanbul'u muhteşem bir şekilde sunar; özellikle Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı'ndaki sahneler görülmeye değerdir.
Romanın ve filmin özellikle üzerinde durduğu konu, Zobrist’in, insan nüfusunun son yüzyılda korkunç bir hızla artmakta olduğuna dair söylemleri ve bunu radikal bir biçimde önlemeye dair ürettiği virüstür. Bu virüs romanda insanların üçte birini kısırlaştıran bir virüs olmakla birlikte, filmde bir değişiklik yapılarak bu virüs yaklaşık 4 milyar insanı öldürmek için üretilen bir veba virüsü olarak senaryolaştırılmıştır. Bu bilim insanı, ürettiği bu virüs için Dünya Sağlık Örgütüne gönderdiği bir video ile iş birliği teklifinde bile bulunur. Uygulamayı teklif ettiği yöntem ise virüsü gıdalara ve içme sularına karıştırmaktır.
Bertrand Zobrist’in tüm insanlığı yok olmaktan kurtarmak için üçte birini kısırlaştıracak olan virüsünü üretme sebeplerini (filmin içerisinde serpiştirilen ifadelerini bir araya getirirsek) şu şekilde anlatıyor:
“Bakın etrafınıza. Sayılarımız her saniye artıyor. Yedi milyar... sekiz milyar... hiç durmadan. Özellikle yüz binlerce yıldır, yüz yıl önce ilk kez ulaştığı 2 milyar seviyesinden sadece yüzyıl sonra 8 milyara ulaştı. Korkunç bir hızla artmaya devam ediyor.
Her birimiz nefes alıyor, yiyor, tüketiyor, atık bırakıyoruz. Doğa, dengeyi sağlamak için bize bir çözüm gönderiyor: salgınlar, savaşlar, kıtlıklar. Ama biz, bencil türümüz olarak, o çözümleri de yeniyoruz. Tıpla ölümü geciktiriyor, teknolojiyle doğayı alt ediyoruz. Zafer mi sanıyorsunuz? Bu bir intihar.
Dante bunu yüzyıllar önce gördü. 'Cehennem'deki en korkunç daire, ihanet dairesidir. Ve biz, kendi gezegenimize, kendi geleceğimize ihanet ediyoruz. Yavaş yavaş, farkında bile olmadan onu boğuyoruz.
Ben bir katil değilim. Bir kurtarıcıyım. Amacım yok etmek değil, düzeltmek. Yok oluşumuzu önlemek. İnsan soyunun devamı için bir şans yaratmak. Bugünün acımasızlığı, yarının soyunun devamını sağlayacak. Doğanın yapamadığını yapacağım: kontrol edilmiş, insancıl bir düzeltme.
Sorunun kaynağı biziz. Çözüm de biz olmalıyız. Ya bilinçli bir fedakarlıkla kendimizi düzelteceğiz... ya da doğa, bizim için çok daha acımasız ve kaotik bir şekilde bunu yapacak.”
Nüfus artış hızı hakkında ki söylemleri maalesef doğru ve bilimsel verilere dayanıyor. BM verilerine göre dünya nüfusundaki gelişmeler yaklaşık rakamlarla şöyle:
1900 yılında 1.5 milyar / 1950 yılında 3 milyar / 2000 yılında 6 milyar / 2020 yılında 8 milyar
Bana nedense geçmişte uzun yıllar üst üste dünyanın en zengin insanı unvanına sahip olmuş birisini hatırlatan filmdeki bu Zengin Bilim Adamının söylediklerine ve son yüzyılda hızlanan nüfus artışlarına ayrıntılarıyla yer vermemin sebebi, 2020 yılında başlayan COVİT 19 pandemisi. Roman 2013 yılında yayınlanıyor, film 2016 da, Pandemi 2020 de. Roman 8 milyar insanın üçte birinden fazla, diğer bir ifade ile yaklaşık 3 milyar insanın kısırlaştırılmasını anlatıyor ve bu virüsün yayılması engellenemediği için kısırlaştırma işlemi başarı ile sonuçlanıyor.
Bu film ve uyarlandığı roman ve nüfusun gerçekten korkutucu bu artış hızı akla ister istemez şu soruları getiriyor:
2020 yılında başlayan pandemi bir kısırlaştırma çalışması mıydı?
Sona erdi ve amacına ulaştı mı, yoksa başka uygulamalarla devam mı ediyor?
Gezegenimiz için en ölümcül virüsün insan olduğuna ve nüfusun salgın hastalıklarla ve veya toplu katliamlarla azaltılması gerektiğine inananlardan insanlığı kim kurtaracak?
HÜSEYİN BURAK UÇAR
FOTOĞRAF: SOSYAL MEDYA