Son yıllarda bu milletin gönlünde “Reis” olarak yer etmiş bir lider var;
Recep Tayyip Erdoğan.
Bu isim sadece bir siyasi olgu değil; bir dava, bir yürüyüş ve bir umut olarak görüldü.
Onun liderliğinde Türkiye birçok eşiği aştı, birçok prangadan kurtuldu.
Fakat bugün geldiğimiz noktada, meydanlarda, sokaklarda, çay ocaklarında, hatta kendi seçmeninin dilinde dahi yankılanan şu cümleyi duyar olduk;
“Reis iyi ama etrafındakiler…”
Bu söylem, öylesine söylenmiş bir serzeniş değil.
Tam aksine, altı dolu bir uyarı. Çünkü geçmişte de benzer tabloları gördük. Hatırlayalım;
“Ne istediler de vermedik?”
“Kandırıldık.”
“Rabbim ve milletim affetsin.”
Bu ifadeler, yalnızca pişmanlık değil; aynı zamanda bir sistem sorununun dışa vurumuydu.
Bugünse aynı soru yeniden gündemde; Reis siyaseten aldatılıyor mu?
Gerçekten Kim Yönetiyor?
Siyasetin merkezinde olmak, her bilginin en sağlıklı şekilde size ulaştığı anlamına gelmez.
Hele ki çevreniz, sadece sizi alkışlayanlardan oluşuyorsa…
Bürokrasiye yerleşmiş çıkar grupları, halktan kopuk danışmanlar, teşkilatlara küsmüş teşkilat mensupları…
Hepsi bir araya geldiğinde, lider ile millet arasında bir sis perdesi oluşuyor.
Bu sisin ardında, Erdoğan’ın halkın nabzından habersiz kaldığına dair kanaat gün geçtikçe artıyor.
Sadakat mi? Liyakat mi?
Elbette sadakat önemlidir. Ama sadakat, kör bir bağlılık değil; doğruyu zamanında söyleyebilmektir.
Bugün Erdoğan’ın çevresinde, ona dosdoğru konuşacak kaç kişi kaldı? Yoksa hakikati dile getirenler bir bir sistem dışına mı itildi?
Unutulmamalıdır ki; en güçlü lider, çevresine itiraz edebilen güçlü sesler bırakabilen liderdir.
Aksi halde, sessizlik içinde büyüyen hatalar, en sonunda en sağlam kaleyi bile içten çürütür.
Milletin Mesajı Net
Sahadan gelen mesaj çok açık;
“Biz seninleyiz ama etrafındakilere güvenmiyoruz.”
“Reis, yol arkadaşlarını gözden geçir.”
Bu mesaj, kulak verilmesi gereken bir çağrıdır.
Çünkü tarih defalarca göstermiştir ki; milletin sesini duymayan liderler, eninde sonunda yalnızlaşır.
Netice;
Belki de bugün sorulması gereken en doğru soru şudur;
Reis hâlâ aynı kararlılıkla yürüyor ama yanındakiler hangi yöne gidiyor?
Eğer bu yürüyüş, bir dava ise; bu davanın yükünü ehil omuzlar taşımalı.
Aksi takdirde, yanlış kadrolar yalnızca bir lideri değil; bir milleti de hayal kırıklığına uğratabilir.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
"Doğrunun ve yanlışın kimden geldiğini analiz edebildiğimiz de"
Not: Bu yazı, ne bir suçlama ne de bir övgü yazısıdır. Bu, sadece samimi bir uyarıdır. Çünkü hakikat, bazen en yakınlardan saklanır.
Biz ise gerçeği söylemenin vaktidir diyoruz.