“Gençlik Nereye Gidiyor? Değilde..

Yetişkinler Nerede Duruyor?”

Bu sefer, çuvaldızı kendimize, iğneyi gençlere…!

Yıllardır aynı cümleyi duyarız;

“Gençlik nereye gidiyor?”

Sanki gençler bavulunu toplayıp gizlice başka bir gezegene taşınmış gibi.

Oysa gençlik hiçbir yere gitmedi; hâlâ burada.

Sadece yetişkinlerin bir zamanlar kaybettiği yolda, kendi yönünü bulmaya çalışıyor.

Ama asıl soru şu:

Yetişkinler nerede duruyor?

Bir zamanlar “bizim zamanımızda…”

diye başlayan cümlelerle öğüt dağıtan o kuşak, şimdi sabah kahvesini sosyal medya anketleriyle içiyor.

“Bugün neye kızsak?” diye timeline’a bakıyor, sonra vicdanını “beğeni” ile ölçüyor.

Gençlerin “telefon bağımlılığına” kızarken, kendi ekran süresini kimseye göstermiyor.

Evlatlarının müzik zevkine tahammül edemiyor ama 90’lardan kalma bir şarkıyı 47 kere dinleyip “işte gerçek müzik bu” diyor.

Kendini “tecrübeli” sayıyor ama hâlâ kendi hatalarını “zamanın ruhuna” suç atarak açıklıyor.

Kısacası, gençliğin gittiği yerle değil, yetişkinliğin kaybolduğu yerle ilgilenmemiz gerekiyor.

Bugün bir genç, soru sorduğunda “sen anlamazsın” cevabını alıyor.

Bir fikir söylediğinde “sen daha çok küçüksün” deniyor.

Ama aynı genç susunca da “bugünün gençliği apolitik” deniyor.

E yani, konuşsa suç, sussa kabahat.

Yetişkinlerse ortada; ne öncüler, ne yol göstericiler.

Sadece “yorumlardayız.”

Gençler gidişatın içinde,

yetişkinlerse bekleyişin dibinde.

Bir kuşak “gelecek” diye çabalarken, diğeri “bizim zamanımız daha güzeldi” diyerek geçmişe park etmiş.

Sonuç mu?

Biri ileriye bakıyor, diğeri dikiz aynasından geçmişi izliyor.

Arabayı kim sürüyor belli değil.

İronik mi? Evet.

Ama belki de artık şu soruyu sormanın zamanı geldi;

Gençlik nereye gidiyor? değil,

Yetişkinler nereye kayboldu?

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

“Kendi Başarısızlıklarımızın Faturasını Gençlere Kesmediğimizde”

KAYNAK: YENİ SAKARYA GAZETESİ