“İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (el-Kıyâme, 36)

Farsça bir kelime olan serseri, belli bir işi olmayan, yersiz yurtsuz, başıboş, âvâre (kimse): Edep ve terbiyesi noksan, davranışları uygun olmayan, külhanbeyi tipli (kimse), hayta kimseye denir. Belli bir hedefe yöneltilmemiş olan şeydir.

Bu tariflere bakarak kendimizi ve çevremizi incelemek gerekir. Şöyle soruyorum kendime “Serseri bir ailede mi, muhitte mi, yoksa ülkede mi doğdum ve büyüdüm.” Herkes farklı bir cevap verir fakat ben serseri bir ülkede büyüdüğümü görüyorum. Ülkenin ideolojisi maalesef ahiretimizi hiç düşünmemiş ve hesaba katmamıştır. Bu sistem insanı sersemleştirmiştir.

İnsanın gerçek işi kulluk idrakine kavuşmak ve dönüş yurdu olan cenneti özlemle beklemektir. Evet, başıboş çok önemli bir sözcüktür. Gerçekten başı ve ihtiva ettiklerini neyle dolduruyoruz. Evet boş laftan daha tehlikelisi başıboş yaşamaktır. Serseri olan bedenler midir yoksa kafamız ve kalbimiz midir?

Resulullah (sav) "Allah`tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah`ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah`tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah`tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, karnını ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terk etmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah`tan hakkıyla haya etmiş olur."

Her toplumun bir serserisi vardır, mesela Hz Musa peygamberin kavminde Samiri diye biri vardır. Hz. Mûsâ Tûr’a çıktığında İsrâiloğulları’nı altından yaptığı buzağıya tapmaya sevkeden kişi. Sâmirî’nin, İsrâiloğulları’nı Mısırlılar’dan almış oldukları ziynet eşyalarından buzağı şeklinde bir put yapmaya ve buna tapınmaya ikna ettiği belirtilmektedir. Hz. Mûsâ’nın Sâmirî’ye amacının ne olduğunu sorduğu (Tâhâ 20/95), Sâmirî’nin de şu cevabı verdiği bildirilmektedir: “Ben onların görmediklerini gördüm, bu yüzden elçinin (Mûsâ) öğretilerinden bir tutam alıp fırlattım. Nefsim beni böyle yapmaya sevketti” (Tâhâ 20/96). Bunun üzerine Hz. Mûsâ Sâmirî’ye, “Defol git! artık hayatın boyunca ‘Bana dokunmayın!’ diyeceksin; ayrıca seni kaçıp kurtulamayacağın bir ceza günü beklemektedir” diyerek bedduada bulunmuştur (Tâhâ 20/97).

Mûsâ’nın, “(Allah’ım!) İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin?” şeklindeki yakarışından, İsrâiloğulları arasında, kendisiyle birlikte, buzağıya tapmayan daha başka kimselerin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak Hz Mûsâ, bunların söz konusu kötülüğü önlemek hususunda yeterince çaba harcamadıklarını düşündüğü için Cenâbı Hakk’a böyle bir yakarışta bulunmuş olmalıdır.

“Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (El-Mü’minûn, 115)

Cihan alt üst olurken seyre baktın sen

Bugün bir serserîsin, derbedersin kendi yurdunda (Mehmet Âkif).


SERSERİ

Yeryüzünde yalnız benim serseri,

Yeryüzünde yalnız ben derbederim.

Herkesin dünyada varsa bir yeri,

Ben de bütün dünya benimdir derim. Necip Fazıl Kısakürek

PAYDOS

Meyhaneler, sabahçı kahveleri,

Cümle eş dost, şair, ressam, serseri,

Artık cümbüşte yoksam geceleri,

Sanmayın tarafımdan ihanet var. (Câhit S. Tarancı,1942 ).

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ