Çok acıdır ki; tüm yerli, milli ve İslami değerlerimizde olduğu gibi,

           Hem ekser millet olarak ve hususen esas sorumlu kurumlar olarak Türkçemizin korunması konusunda hassasiyet göstermiyor,

           Dertlerimiz arasında böyle bir derde yer vermiyoruz.

           Böyle oluncada, bırakınız asırlar öncesini, yüz yıl öncesini bile anlamaz, anlayamaz hale geldik, getirildik.

           Sadece mükafat kelimesi bile, son yüz yılda armağan ve ödül olarak değişim gösterdi.

           Dahası, Batılılaşma sevdası ile birçok yabancı kelime dilimize yerleşti, yerleştirildi.

           En yaygın, son yıllarda ve son yüzyılda dilimize girmiş yabancı kelimelerden birkaç örnek vermek istersek, lansman, reel, destinasyon, adisyon, bye bye, cv, departman, dizayn, e-mail, exit, jenerasyon, kompleks, laptop, mantalite, link, online, relaks gibi çok sayıda Batı malı kelimeyi sıralayabiliriz.

           Başlığa bakarak dilimize yapılan bu suikastleri, kurumların yaptığı anlaşılmasın.

           Hiç şüphesiz bu yanlışı kurumları elinde bulunduranlar, kurum idarecileri ve yetkilileri yapmaktadır. Yani devlet eliyle değil, devleti elinde bulunduranlar eliyle bu vahim hata yapılmaktadır.

           Bu konuya bu makalemizde güncel olan üç örnek verelim.

           1-‘THY’ YERİNE ‘TURKISH AIRLINES’

         C.Başkanımızın; “"Artık Turkey yok Türkiye var. Bundan sonra uçaklarımızın gövdesine de Türkiye Hava Yolları yazacağız" sözünü söylemesi üzerinden iki yıla yakın bir zaman geçti ama,

             Ne yazık ve ne acıdır ki, devletin tepesi bunu demesine rağmen, hala değişen bir şey yok ve tüm uçaklarımızda hala Turkısh Aırlınes yazısı durmakta, bilet bürolarında bile bu İngiliz diline ait ifade yer almaktadır.

             Benim ülkemde, benim şehirlerimde uçan uçaklarda neden İngiliz dili kullanılır?

             Benim ülkemde İngilizler ya da Batı milletleri çoğunluğu mu teşkil ediyor da, onların dili kullanılıyor?

             Acaba İngiltere de, bırakınız Türkçeyi, asla mümkün değil ama Fransızca veya Almanca dilinden bile  “İngiliz Havayolları” yazısı var mıdır ve bu mümkün müdür?

             Bırakınız yurt içini, yurt dışına uçan uçaklarımızda bile ana yazı “TÜRK HAVAYOLLARI” olmalı değil mi?

             Yurt dışına uçan uçaklara ille de İngilizce yazılmak isteniyorsa ve böyle bir ihtiyaç varsa, ana ve başta büyük harflerle “TÜRK HAVAYOLLARI” yazısının altına küçük harflerle “Turkısh Aırlınes” yazılmalı değil mi?

             Güney komşu  coğrafyamızda ve Afrika’da bile kendi dillerinde yazan ülkeler olduğu halde, bize ne oluyor ve c.başkanının sözü nerede kalıyor?

            2- ‘ANADOLU’ YERİNE ‘ANATOLİA’

             Bir belediyemiz bir etkinlik düzenliyor ve adında “ANADOLU” yerine, yabancı fosil bir kelime olan “Anatolia” ismini kullanıyor!

             Bu vatanın kadim ismini değiştirmek kimin haddine?

             Bu yetki var mı ve nereden alındı?

     Kurumlarımızın tabelalarına “Türkiye Cumhuriyeti” yerine, “Republic of Türkey” yazabilir miyiz?
             Asla ve kata yazılamayacağı, Türkiye isminin değiştirilmesi yasal olmadığı, suç olduğu gibi, Anadolu ismini değiştirmek gayriyasal ve suç değil midir?
              Dahası Anatolia yazmakla, ne yapmak istiyor, kime hizmet ediyoruz?!

            3-TANITIM YERİNE LANSMAN

            Son yıllarda Batı hayranlığı ve aydın görünmenin bir örneği, bir kompleksimizde “tanıtım” yerine “lansman” yabancı kelimesinin kullanılmasıdır.

            Komplekse bakınız ki, lansman demekle kendilerini çok bilge, aydın, ileri, çağdaş ve modern kabul edenler ya da öyle zannedenler var!

            Kamu kurumlarının başında bulunanlar, en tepeden en alta kadar dilimiz Türkçeyi kullanmak, korumak ve yaşatmak zorundadırlar.

             Bu konuda örnek ve öncü olmak gibi bir vazgeçilmez sorumluluk ve vazifeleri vardır.

             Aklımızı başımıza toplayalım, kendimize gelelim, kendimiz olalım.

             Birtakım fosil kelimeleri kullanarak, egemenlik ve tapu devrine fırsat araladığımızı da unutmayalım.

                         Düşman kapıya dayandı, ateş bacayı sardı, uyanalım artık!