Din görevlisi; pek tabiidir ki ve herkesin malumu olduğu üzere Dinin/İslam’ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, bir bütün olarak KUR’AN ve SÜNNET’i,

Daha sarih bir ifade ile “İslâm’a ait dinî, ahlâkî ve hukukî hükümler bütünü olan ŞERİAT’ı “anlatacaktır. Din görevlilerinin en temel, birincil vazifesi budur.

Adı üzerinde DİN/İSLAM GÖREVLİSİ.

Görevi bu ve bunun için vazifelendirilmiş, yetkilendirilmiş ve bunun için istihdam edilmiş. İstihdam edilmese bile, eğer eğitim ve ihtisası, uzmanlık alanı Din ise, yani İmam Hatip, Kur’an kursu ve ya İslami ilimler/ İlahiyat tahsili görmüş ise, anlatacağı, anlatmaya yetkili olduğu alan DİN/İSLAM’dır.

Yeri ve zamanı geldiğinde, her Müslümanın da ayrıca vazifesidir.

Evet. Din görevlisi; Dine/İslam’a, KUR’AN’ a ve bu Dinin tebliğcisi Peygamberimize, O’nun sünnetine ait ne varsa, günümüze ışık tutacak, günümüze çözüm olacak şekilde, yanı güncelleyerek anlatmalıdır, onun vazifesi budur.

Herkesçe bilinen ve hiç kimsenin itiraz etmeyeceği, işin tabiatının gereği bu hususu belirttikten sonra, gelelim bir diğer hususa.

Din görevlisi Dini/İslam’ı anlatırken, mevcut düzeni, sistemi, cari beşeri yasaları dikkate almalı mıdır?

Buna verilecek cevap ta, yine hiç tereddütsüz ve kesinlikle dikkate almamasıdır.

Çünkü, Din başka, mevcut beşeri sistem ve yasalar başkadır.

Dinin hükümleri; Kur’an’ın, yani YARADAN’ın hükümleri, kanunları/yasaları, emirleri ve insanlara yüklediği yükümlülükler/sorumluluklardır.

Cari rejim, sistem ve yasalar ise, insan eseridir, beşeridir, Kur’an/İslam kaynaklı değildir. Dahası milli ve yerli bile değil, neredeyse kahir ekseriyeti, belki de tamamı Batı kaynaklı, Batı’dan ithal ve AB uyum yasaları, sistemidir.

Kur’an kaynaklı tek bir yasa mevcut olmayıp, İslam’da haram olan birçok şey, cari yasalarda helal durumundadır.

Dolayısıyla iki farklı yasa ile karşı karşıya bulunmakta, cari beşeri hukuku yargı görevlileri yani hukukçular, İlahi hukuku da Din görevlileri anlatacaktır.

Hiçbir güç, Din görevlisine: “Senin anlattıkların yasalara aykırı” demez, dememeli diyemez. Anlattıkları beşeri cari hukuka göre değil, İslam hukukuna göre değerlendirilmeli, ölçülmelidir. Filhakika, Din görevlisinin anlattıkları İslam’a, Kur’an’a aykırı ise, o zaman: “Senin anlattıkların Dine aykırı” denebilir, denmelidir.

Kur’an’i hakikatler, cari beşeri hukuka uydurmaya ve onunla yargılamaya kalkışılırsa, daha doğrusu, Kur’an hükümleri cari sisteme ve yasalarına uygun hale getirilirse ya da uyduğu kadar anlatılırsa, Kur’an’ı, beşeri cari sisteme uydurmuş oluruz ki, bu küfürdür ve insanı din dışı kılar! Din olmaktan çıkar. Beşeri bir din ya da sistemin dini olur ki, zaman zaman da olan maalesef budur!

Cari beşeri sistemde insanlar hür bir şekilde, cari hukuka göre sormak istiyorsa, beşeri hukuk görevlilerine, Kur’an’a göre sormak istiyorsa Din görevlilerine müracaat edecektir. Tercih insanların kendilerine aittir. İster uyar, ister uymaz. İster beşeri hukuka uyar, isterse, sistem içinde mümkün ise Kur’an’a göre hareket eder.

Yine hiç kimse, Din görevlisinin anlattıklarına uymuyor ya da uyamıyor diye, hoca efendiye kızamaz, “Nasıl böyle konuşursun” diyemez ve mevcut cari beşeri yasalarla onu sorumlu tutamaz, yargılayamaz.

Hepimizin İslami vecibeler konusunda eksikleri fazlasıyla vardır. Hoca bu eksikleri bize hatırlatıyor diye kızamayız, kızma hakkımız yoktur.

Biz yerine getiremesek bile, namazın, orucun, zekatın, Haccın, tesettürün, adaletin, ehliyet ve liyakatin farziyetini söyleyecek, faiz haramdır, hırsızlık, yalan, algı, manipülasyon, adaletsizlik, insan hakkı yeme, çalma, haksız kazanç, can alma, vurgun, soygun, fahiş fiyat, ölçü ve tartıda hile, israf, kamu malını yeme, kamu malı ile kendini reklam etme, kamu malını kendine, partisine, cemaatine harcama, çıplaklık v.b haramları din görevlisi söyleyecek, söylemek zorundadır. Uymayanın “Büyük mahkemede” hesabını vereceği muhakkaktır.

Dinin kader olmadığı, insanların akıl, vicdan ve hür iradeleri ile kabul ettiği bir tercihten ibaret olduğu da unutulmamalıdır.

Din görevlilerinin neyi anlatmasını ortaya koyduktan sonra gelelim “Nasıl anlatacak” sorusuna?

Din nasıl anlatılmalı konusunda dikkat edilecek hususlar:

1-Herhangi bir kişiyi ya da kişileri hedef almayacak, umuma sesleneceklerdir.. 2- Uymayanlara hakaret, tehdit, aşağılama, yargılama yapmayacak, Dinin emri ve yargısı budur diyeceklerdir.3- Tatlı dil ile anlatacak, kolaylaştıracak zorlaştırmayacak, sevdirecek nefret ettirmeyeceklerdir. 4- Baskı ve zorlama yapmayacaklardır. “Yaradan’ın emri budur, ister uyarsınız, ister uymazsınız. Uyarsanız Allah’tan mükafatı şudur, uymazsanız cezası budur”, “Müslümanların Allah katında uymak zorunda oldukları hususlar bunlardır” diyeceklerdir. 5-Birilerinin keyfine göre ya da yarar ve zararına konuşmayacaklardır. 6-Hurafe ve hikayelerden uzak duracak, sahih olan Dini, Kur'an ve sahih sünneti anlatacaklardır.. 7-Partilerden, cemaatlerden, tüm beşeri ve cari kıliklerden bağımsız konuşacaklar, “Din gökkubbe kadar geniş bir şemsiyedir, tüm insanlığı bu şemsiye altına alır, küçücük parti, cemiyet, cemaat ve bilumum kılik şemsiyeleri altına sığmaz, sığdırılamaz, Sığdırmaya çalışanlar Dine en büyük ihaneti yapar” gerçeğini bilerek hareket edeceklerdir. 8-Cezalandırıcı bir üslup değil, merhametli ve ıslah edici bir dil kullanacaklardır.9- Yargılayıcı olmayacaklar, yargı yetkisinde Yaradan’dan yetki ve rol çalmayacaklardır.. Yargılama beşeri cari sistemde mahkemelerin, uhrevi hayatta ise Yüce Yaradan’a aittir. 10- Hitap, üslup, mimik ve pedagoji çok mühim olup, bu yeterliliklere sahip olmaları gerekecek, hitap ettikleri kitlenin, İslam’a en uzağının bile “Kültürel Müslüman” olduğunu unutmayacaklardır.11- İnsanları itmek, yargılamak, kaybetmek üzere değil, kazanmak, kucaklamak, ısındırmak üzere konuşacaklardır.

12- Dinin hiç kimseye ait olmadığı, hiç kimsenin tekelinde bulunmadığı, yalnız Allah’a ait olduğu bilinciyle rol alacak, Allah’tan rol çalmayacak, Allah’ın Dininin sadece tebliğcisi olduklarını bilecek, öyle hareket edeceklerdir.13- Çamur atmayacak, karalama yapmayacak, merhametle, iyilikle tekrar tekrar anlatacak, usanmayacak, Hz. Peygamberin Ebucehil’in kapısına kaç defa gittiğini unutmayacaklardır.14- HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ, ANLATTIKLARINI YAŞAYACAK, ÖRNEK/ROL MODEL OLACAK, Hz. PEYGAMBERİMİZ GİBİ, “EMİN insan olmaları gerekmektedir.

Hiç şüphesiz bunlar benim okumalarım, dinlediklerim ve gözlemlerimin sonucu olup, şahsi kanaat ve görüşümdür. Tenkite açık olup, farklı öneriler mutlaka vardır, olmalıdır.

En doğrusunu Allah bilir.