Demokrasi, tüm iyi taraflarına rağmen insanlığın geleceğini tehdit ediyor. İnsanlık, demokrasi ve özgürlük adı altında içinden çıkılamayacak “gayyâ çukuruna” doğru hızla itilmeye devam ediyor.
İslam’ın kalpleri aydınlatan iman nurunu inkâr edip “demokrasiye iman” eden modern insanın iki putu, iki ilâhı olur. Hevâ (nefs) ve sınırsız özgürlük düşüncesi. Batının modern putu demokrasidir. İlkesiz ve ahlaksız “”modern batı” dünyayı saran tüm kötülüklerin kaynağı olmaya devam ediyor.
Demokraside gizlenen “ahlaksız özgür düşünce” ve yüksek yaşam standartları cazip görünmesine rağmen gerçekte “şeytânî” aklın merkezi ve ortaçağ zihin yapısına sahiptir. Ahlaksız demokrasi, bir yandan piyonlar aracılığıyla kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’i aşağılarken diğer yandan da LGBT sapkınlığını meşru kılmak için çalışıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: “Kur’ân’a yapılan saygısızlıklar gittikçe arttı. En kısa zamanda İslam Birliği’ni toplayıp somut adım atma kararı aldıracağım. Kutsal kitabımıza hakaret etmenin bir bedeli olduğunu göstermek için gerekirse tüm İslam âlemini ayağa kaldırırız. İslam dünyası bu konuya organize bir tepki koymadığı sürece Batılı ülkelerde bir farkındalık oluşmayacağını düşünüyoruz.” Açıklamasını yaptı.
Kur’ân’ı Kerîm’e yapılan saygısızlık, Allah’a, Peygamber’e (sav) ve tüm inananlara yapılmıştır. İsveç, Danimarka ve Hollanda’nın başını çektiği şeytanî yapılanmaya “engel olmak” tüm Müslümanların boynunun borcudur.
İsveç’in NATO üyeliği meselesi TBMM’ye geldiğinde başta Sakarya Milletvekilleri olmak üzere, tüm milletvekillerinin ret oyu vermesi gerekir. O da yetmez. Türkiye’nin cevabı çok daha sert olmalıdır.
Petrolü elinde tutan, trilyonlarca dolarlık serveti ABD ve Avrupa bankalarında saklayan Arap kralları ve sultanların üzerindeki ölü toprağı şimdi kalmayacaksa ne zaman kalkacak?
Ya Rabbi!
Sıradan bir ferdi olduğum milyar kalabalıklar içinden ümit ve korkuyla halimi sana arz ediyorum. Bîzârım…
Kâfirler, ağızlarıyla üfleyerek nur-u İslam’ı söndürmek istiyorlar. Senin va’dindir: “Onlar istese de istemese nurunu tamamlarsın.” İşlediğimiz günahlar sebebiyle kendi nefsimize zulmettik. Birbirimize düştük. Senin dosdoğru hidayet yolundan (sırât-ı mustakîm) saptık. 1445 yıl oldu. Sayıca fazlalaştık lakin yeryüzünde otoritemiz yok. Kâfirlerin kurduğu düzenin çarkları arasında ezildik. Kuralları onlar koydu, bizler hep yenildik ve güçsüz kaldık.
Güç, izzet ve şerefi yanlış yerlerde aradık. Çağdaş batının –yere batasıca- muasır medeniyet seviyesine ulaşalım derken, izzet ve şerefimiz beş paralık oldu.
Eskiden Türk deyince, Müslüman deyince kâfirlerin kalbi titrerdi. Bir binanın tuğlaları gibi cem olmak, saf tutmak yerine kendi menfaatimize düştük. Nefsimize esir olduk ve paramparça olduk. Şimdi, kâfirler bizden korkmuyorlar.
Ümmet-i Muhammed (sav) darmadağın oldu. Başımızda İslam halifesi yok artık. İmâme kopunca nizamsız, intizamsız dağılan tesbih taneleri gibi etrafa dağıldık. Kâfirlerin gözünde İslam Ümmeti fertlerinin “vakâr ve izzeti” kalmadı.
ABD-NATO’nun silahlı gücüne karşı mazlumları, mustazafları koruyacak İslam Ordusunu tesis edemedik. Kâfirlerin yönettiği, veto hakkını elinde tuttukları BM’ye karşı İslam Birleşmiş Milletler Cemiyeti’ni kuramadık.
Muasır ve çağdaş batı mütemadiyen İslam’ın kutsal değerlerine saldırmaya devam ediyor. Fransız Charlie Hebdo dergisi Peygamberimize (sav) karikatürler üzerinden defalarca hakaret etti. Kınamakla yetindik. Engel olmaya gücümüz yetmedi.
İsveç ve Danimarka’da “zâhiren insan, bâtınen hayvan” olan aşağılık mahlûklar kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’i yaktı. Kınamakla yetindik. Gücümüz yetmedi, engel olamadık.
Oysaki İslam Ülkeleri -politik sebeplerle- sadece kınadıkları eylemler başladığı anda Kur’ân-ı Kerîm’i korumak için gemileri yakmalıydılar. Bu zillet bize yeter de artar bile.
“Biz emaneti (Kur’ân) göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir. Böyle yaptı ki Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları cezalandırsın, mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul buyursun. Allah çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.” (Ahzâb Sûresi. 33/72-73)
Ya Rabbi! Sen şahitsin. Kâfirlere karşı bizlere yardım eyle. Yüklenen emanete sahip çıkmayanları sana havale ediyoruz.
Senin kudretin her şeye yeter. Görünür ve görünmez ordularınla; kâfirleri, müşrikleri, münafıkları zelîl eyle. Kitabına el uzatan “habis ruhlu aşağılık” mahlûkları kahr-u perişân eyle.