Cumhurbaşkanı seçeceğimiz ikinci tura beş gün kaldı. 14 Mayıs’taki ilk turda ortaya çıkan TBMM tablosuna göre meclisin yarısından fazlasını Tayyip Erdoğan’ın lideri olduğu Cumhur İttifakı kazandı. İlkesel olarak uyumlu 323 Milletvekili istikrarlı bir meclisin habercisi.

28 Mayıs’ta, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilme ihtimali çok zayıf. Daha şimdiden, ABD ve Avrupa basını Kemal Kılıçdaroğlu’na “düşük profil” demeye başladı. Seçimin favorisi olarak Tayyip Erdoğan’ı ilan ettiler.

Dış güçlerin desteğine bel bağlayan CHP, şimdiden kına yakabilir. Kendi helvasını pişirebilir. Duamız ve gayretimiz odur ki; Tayyip Erdoğan, milletin sevgi ve desteğiyle açık farkla Cumhurbaşkanı seçilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Şimdi önümüzde tek bir şey kaldı. Rehavete ve gurura kapılmadan mütevazı bir şekilde sandığa gidip “Türkiye Yüzyılı” mimarı Erdoğan’a yetki vermek. 29 Mayıs İstanbul’un Fethi sabahında huzurlu bir Türkiye’ye uyandıktan sonra hepimiz şükredeceğiz ve işimize, gücümüze geri döneceğiz.

Vatan, emin ellerde oldukça bu milletin korkacak hiçbir şeyi yoktur.

Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan, -ezici bir üstünlükle- 2,5 milyon oy farkıyla seçimi önde tamamlamasına rağmen, seçimlerin son turuna tüm gücüyle asılıyor. Diğer yandan da milletin deprem yaralarını sarmaya uğraşıyor. Milletin duasını alıyor.  

Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde “çok bileşenli” ve birbiriyle uyumsuz olarak meclise giren ittifakın hâl-i pür melâline bakalım.

Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nın yaklaşık 14 puan gerisinde kalarak TBMM’de azınlıkta kaldı. İki ittifak arasında 109 milletvekili fark oluştu. Aziz Türk Milleti, CHP’ye iktidar izni vermedi.

 
Tayyip Erdoğan’ı devirmek için uğraşan CHP, HDP, FETÖ, PKK yine hüsrana uğradı. CHP, 169 milletvekiliyle meclise “yamalı bohça” olarak girdi. Hem de milletin gözünde %1 oyu olmayan küçük ortaklarına 39 Milletvekili hediye etti. Meclis açıldığında CHP’nin sandalye sayısı 130’a inecek. Basına servis edilen Millet İttifakı güç gösterisi fotoğrafları artık hayal oldu… 7'li koalisyon masa ortakları savruluyor. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Birbirlerine düşmüş durumdalar. Çünkü kalpleri paramparça. Kalpleri ayrı telden çalıyor.

Tayyip Erdoğan'dan 5 puan fark yiyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, magazin siyasetçisi Babala TV’den medet umacak kadar şaşkına döndü. Ajansın önüne koyduğu kâğıtları okurken bir bakıyorsunuz; milliyetçi, ulusalcı olmuş. Diğer bir gün; Selo’dan, demokratik özerklikten, Amerikan sözcüsü gibi Rusya’ya kafa tutmaktan bahsediyor… Kemal Kılıçdaroğlu tüm sinir uçlarına, tüm tuşlara aynı anda basmakla oy kazanacağını zannediyor. Oysaki “ilkesiz, omurgasız lider” örneği sergiliyor. Farkında mıdır? Zannetmiyorum.

Yamalı bohçanın diğer ortaklarına bakalım…

Ahmet Davutoğlu 16 Mayıs'ta CHP’ye nispet yaparcasına vekilleriyle grup toplantısı yaptı. Fotoğraf paylaşınca CHP seçmenlerinden zılgıtı yemiş… Gelen tepkiler üzerine fotoğrafı sildi. Tükürdüğünü yalamak, bu olsa gerek. Stratejik Yüzeysellik örneği Ahmet Davutoğlu geçmişte “Tayyip Erdoğan aleyhine bir tek kelime söylersem yüzüm tükürün” demişti. Sonrasında çok şeyler söyledi ama bizler kimsenin yüzüne tükürmeyiz…

Meral Akşener, küstü mü ne oldu? 6 gün boyunca sessizlik orucuna girdi. Ortadan kayboldu. Hatırlayın… Meral Hanım, 15 Temmuz darbesinden kısa bir süre önce: “Yurtta sulh, cihanda sulh” deyip duruyordu… O günlerde anlam verememiştik. Meğer darbe gecesi TV’den okunacak olan Darbe Bildirisinin başlığını söyleyip duruyormuş… İlle de “Ben Başbakan olacağım.” Diyordu. Kaçtığı altılı masaya zorla oturttular. Gıkı çıkmıyor artık.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, seçim kampanyası boyunca ortalıkta görünmedi. Demek ki kulağının üstüne yatmış. Nasılsa Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde Meclis'te 3 koltuk kaptıktan sonra kutlama yapmak üzere şırdancıya gidip fotoğraf paylaşmış. Oh olsun, şifa olsun…

Abdullah Gül’ün prensi Ali Babacan önceki gün: "Cumhur İttifakı herhangi bir noktada anayasa değişikliğiyle alakalı gelin beraber çalışalım derse, çalışmaya hazırız" dedi. Daha şimdiden kendi ittifakına ve Kemal Kılıçdaroğlu’na çalım attı.

Belki dikkatinizi çekmiştir. Temel Karamollaoğlu hakkında yazmadım. O gönlümüzden düşeli çok oldu. Ona her şey serbest…

Hatırlayın… Bir zamanlar Tayyip Erdoğan’ın “Kardeşim Abdullah” diyerek Cumhurbaşkanı yaptığı Abdullah Gül vardı. Sahi o ne oldu? Doğrusu insan hayret ediyor. Allah kimseyi gönülden düşürmesin. Ne oldum değil, ne olacağım demek lazım.

Şimdi var mı? Bilmiyorum. Bizim zamanımızda kibrit çöpü gibi çizilen Cinali karakteri vardı. İlkokul birinci sınıftaki okuma fişlerimizde Cinali’ye hitaben fişlerde kısa cümleler yazardı.

Ali topu tut. Yat Ali yat.

O zamanlar Cinali masumdu, Cinali sevimliydi. Çocukluğumuzun masum Cinali’si bile şimdi karakter değiştirdi.

Cinali artık, Cin Ali oldu.

Yemezler beyim yemezler…