Kaybettiğimiz, aradığımız, bulmakta zorlandığımız, özlem duyduğumuz, nesli tükenmiş,

             Sözde değil özde sağlam, sahici, tabii, fıtri olan,  şifahen değil fiilen yaşayan, konuşan değil yapan, dosdoğru, dürüst, adaletli, ahlaklı, tek yüzlü, mert, açık sözlü, kim olursa olsun zalimin karşısında, mazlumun yanında, babası da olsa haksıza haksız diyen, merhametli, savaşçı, cihat ehli, inkılapçı, nerede haksızlık ve zulüm görürse hemen koşan, en önde yürüyen,

              Peygamberin izini süren, makama ve paraya davasını satmayan, KASA-MASA ve NİSAya ahiretini değişmeyewn, lükse, israfa, gösterişe değer vermeyen, mütevazi yaşayan, partiler, cemaatler, tarikatlar, mezhep ve meşrepler, bölge, kavim, kabile ve sülaleler üstü insan, kemale ermiş insan, insanlığın  üstü Müslüman, örnek, numune, rol model Müslüman arayışına dair, yüreğimizin yarası bir yazı, bir iktibas:


            “Bugün 106 İLAHİYAT Fakültemiz, 10 bin İlahiyat AKADEMİSYENİMİZ, 314 bin İlahiyat TALEBEMİZ var. 1607 İmam Hatip LİSEMİZ, bu liselerde görev yapan 44 bin ÖĞRETMENİMİZ, 504 bin İmam Hatip ÖĞRENCİMİZ, 100 binin üzerinde DİN GÖREVLİMİZ var.

             Binlerce DERNEĞİMİZ, STK’mız, VAKFIMIZ, TARİKATIMIZ, CEMAATİMİZ, yardım kuruluşlarımız, medrese ve İslami ilimler merkezlerimiz var. Buralarda görev alan hocalarımız, başkanlarımız, üyelerimiz, yönetim kurullarımız, şeyhlerimiz, müritlerimiz, gönüllülerimiz ve tüm bunların aileleri, eşleri ve çocukları var.

            Peki, neden hâlâ SABAH namazlarında camilerimiz BOŞ, neden gençler arasında DEİZM artıyor, neden yapılan röportajlarda gençlerimiz büyük oranda GUSÜL abdestini bile bilmiyor, neden yapılan anketlerde gençler kendisini farklı kimliklerle tanımlıyor, neden hâlâ gençlerimizi terör örgütlerinin pençesinden kurtaramıyoruz, neden boşanma oranlarımız evlilik oranlarımızı geçiyor, neden hala kadına ve çocuğa ŞİDDETİkonuşuyoruz, neden FAİZ bu kadar yayılıyor, neden 35 milyon MİLLİ PİYANGO bileti satılıyor, neden İÇKİ tüketiminin önüne geçemiyoruz, neden hâlâ RÜŞVETTEN, iltimastan, torpilden, ihaleye fesat karıştırmaktan yakınıyoruz, neden KUL HAKKINDAN, haksızlıktan ve ADALETSİZLİKTEN dert yanıyoruz. Neden? Neden? Neden?

             Çünkü ÖRNEKLİĞİMİZİ ve etkileyiciliğimizi KAYBETTİK. Çünkü niteliğimizi ve EMİNLİĞİMİZİ kaybettik. Çünkü savunduğumuz değerleri önce kendimiz yaşamayı ihmal ettik. Çünkü temsilden ziyade tebliğe önem verdik, bilinçten ve şuurdan ziyade bilgiyi önceledik. Yaşanılabilir bir Müslümanlıktan ziyade savunulabilir bir ideolojiye dönüştürdüğümüz İslamcılığı tercih ettik. Dışarıda güç, sayı ve kalabalık peşinde koşarken içeriden çürüdüğümüzü fark edemedik. Tartışılmaması gereken ne varsa tartıştık. Önceliklerimizi kaybettik. Hem toplumu hem de kendimizi din yorgunu yaptık…

             Bugün şehrin sokaklarında, üniversitelerimizin kampüslerinde, fabrikalarımızın koridorlarında, devlet dairelerimizde, okullarımızda, adalet saraylarımızda ve hatta bakanlıklarımızda ve meclisimizde yürüdüğü zaman her kesimden insanın parmakla gösterip, hayranlıkla bakabileceği, örnek alacağı, etkileneceği, MÜSLÜMAN ŞAHSİYETLERE ihtiyacımız var…

            Bir vakfa, bir büroya, bir dergâha, bir üniversite odasına, bir konferans salonuna, bir gazete köşesine hapsolmayan,  şişirilmiş değil, hormonlu değil, Çin malı da değil, sosyal medya kahramanı da değil, doğal ve sahici, ÖRNEK MÜSLÜMAN şahsiyetlere ihtiyacımız var…

             Gizemli değil tesirli, olağanüstü değil sıradan, hayatımızın içinde dolaşan, dokunabileceğimiz, konuşabileceğimiz, dertleşebileceğimiz, beraber gülüp, beraber ağlayabileceğimiz, örnek Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var…

              Bakınca Allah’ı ve ahireti hatırlayabileceğimiz, konuşunca ilmimizi arttırabileceğimiz, ibadet bilinciyle, ahlakıyla, sabrı ve samimiyetiyle, eminliğiyle örnek alabileceğimiz Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var…

            Aynı pazardan ve marketten alışveriş yapabileceğimiz, aynı düğüne ve cenazeye katılabileceğimiz, aynı parkta çocuklarımızı gezdirebileceğimiz, aynı mitingde slogan atabileceğimiz, aynı sohbette diz kırabileceğimiz, halkın içinde, sıradan fakat belirgin, farkında olmadan hürmet edebileceğimiz Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var…

             Yanında gıybet ettiğimiz zaman bizi uyaracak, yamulduğumuz zaman bizi düzeltecek, gevşediğimiz zaman tutup kaldıracak, eksenimiz kaydığında geri döndürecek, içi dışı bir, özü sözü bir, kızınca da, sevinince de değişmeyen GERÇEK  MÜSLÜMAN şahsiyetlere ihtiyacımız var…

               Camide de aynı, evde de aynı, sohbette de aynı sokakta da aynı, değişmeyen, değiştirilemeyen, kılıktan kılığa, renkten renge girmeyen, gizli ajandası olmayan, kamusal alanda da, özel hayatında da aynı ilke ve prensiplere göre hareket eden, emrolunduğu gibi DOSDOĞRU olan Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var…

               Allah böyle Müslümanlardan olabilmeyi nasip eylesin…” Abdülaziz Kıranşal