Yıllar birbirini kovaladı, su gibi akıp geçti ve bir yeni seneye daha giriyoruz.

                 Ama yeni  yıla Müslüman Alem olarak nasıl giriyoruz?

                  Çok acıdır ki, geçtiğimiz yıllar gibi, bir fark, bir iyileşme ve  bir umut göremiyoruz.

                  70 Yıldan beri bütün toprakları büyük şeytan ABD desteğinde ziyonist İzral  terör çetesi tarafından işgal edilmiş, 70 yıldır katledilen, açık hava hapishanesi Gazze’ye sıkıştırılan, ölen ve ölmeye devam eden binlerce Müslüman, 5 milyonun üzerinde vatanından kopmuş ve  sürgün yaşamaya mahkum edilmiş insanların olduğu, kan ağlayan FİLİSTİN.

                    Tümü  işgal edilmiş ve  başkent yapılmış, Doğusu da Batısı da,  Müslüman Alemin sözde tepkilerine, gaz almalarına ve “dostlar alışverişte görsün” kabilinden esip gürlemelerine ve tiribünlere oynayan liderlerine rağmen elden tamamen gitmiş bir KUDÜS.

                      Kızıl Çin’in kucağına terk edilmiş, Türkiye’nin iki buçuk katı toprağı işgal edilmiş, milyonlarca  vatandaşı nazi kamplarında esir edilmiş, her türlü dini vecibeleri yasaklanmış, evlerine Çinli erkek yerleştirilmiş, kızları zorla Çinlilerle evlendirilmiş, binlercesi vatanını terk etmek zorunda bırakılmış, başta Türkiye olmak üzere Müslümanlarca sesleri duymamazlıktan  gelinen, Çin’in insafına terk edilmiş, hatta mazlum ve masum Uygur Türkleri, Çin yönetiminin arzuları istikametinde terörist kabul edilmiş, kan ağlayan kadim ata vatan D.Türkistan.

                        1979 Yılından, yaklaşık 40 seneden beri, önce Sovyet canavarının ve yıllardır da büyük şeytan, emperyalist ve ziyonist ABD tarafından işgal edilen, savaşın hiç bitmediği, yakılıp yıkıldığı, iskelete çevrildiği, yanık diyar AFGANİSTAN.

                        Özgürlük, dimoskrates ve kimyasal silah yalanıyla, tarihin en büyük işgal, soykırım, taciz, tecavüz ve katliamına uğramış, lideri katledilmiş, her şeyi imha edilmiş, birbirine düşürülmüş ve kırdırılmış, milyonlarcası muhacir edilmiş, tarihi, tabiatı, medeniyeti, kültürü, tüm kaynakları büyük şeytan ABD ve İngilizler tarafından talan edilmiş bir IRAK.

                          Aynı akıbete uğramış, İzrail vahşi terör çetelerinin önünde biat etmemiş, Hizbullah ve HAMAS’ı desteklediği, ziyonist alçaklar için engel olarak görüldüğü, ABD’nin İran’dan sonra giremediği ve  üs kuramadığı bir coğrafya olduğu için işgal ve paramparça edilmiş, milyonlarca insanı katledilmiş, muhacir edilmiş, denizlerde boğulmuş, göç yollarında  canları alınmış, emperyalist ve ziyonist güçlerce paylaşılmış, İzrail terör şebekesi için tehdit olmaktan çıkarılmış, halkı birbirine düşman edilmiş ve kırdırılmış bir SURİYE.

                         Yine Batılı egemen vahşiler ve ziyonist işgalci katillere teslim olmadığı, boyun eğmediği için lideri katledilmiş, müreffeh bir ülke iken yerle yeksan edilmiş, parçalanmış, birbirine düşürülmüş, iç savaşa kurban edilmiş, petrolüne el konulmuş bir LİBYA.

                          Yıllardır ve halen bombalanmaya devam edilen, yüzbinlerce insanı Suudi Amerika koalisyonu tarafından katledilen, milyonlarca insanı açlık, hastalık ve yaralı halde ölüme terk edilen mazlum, mağdur, sahipsiz YEMEN.

                           Dünyanın gözü önünde tam bir soykırıma maruz bırakılmış, insanlık dışı her türlü mezalime uğratılmış bir ARAKAN, barbar Ermenilerce işgal edilmiş, en  vahşi katliamlara uğramış ve hala işgal altında bulunan kadim Müslüman Türk vatanı KARABAĞ.

                             Müslüman  Tatar Türklerinin  kadim vatanlarından Sovyetlerce 1944 yılında sürgün edilmiş, şimdi de Rusların fiili işgal ve ilhakına uğramış KIRIM, Rusya ve Putin idaresi tarafından bütün özgürlük savaşçıları katledilmiş, İstanbul’a sığınan muhacirleri bile tek tek faili meçhul şekilde katledilmiş ve işbirlikçi Kadirov’a teslim edilmiş, Kafkas kartallarının yurdu ÇEÇENİSTAN ve Rusya’nın birçok yerinde esir, sözde özerk TÜRK TOPLULUKLARI.

                             Avrupa’nın ortasında, sözde medeni, özde “Tek dişi kalmış canavarların” gözleri önünde ve himayesinde, tarihin en vahşi katliamları yapılmış, SIRP vahşetine uğramış, bölünüp karmaşık bir idareye bırakılmış, bıçak sırtında bir BOSNA ve KOSOVA.

                             Yıllardır Batılı barbarlar tarafından sömürülen, birbirine kırdırılan, iliklerine kadar kanı emilen kara AFRİKA Müslümanları, SUDAN, NİJERYA, UGANDA, SOMALİ, MALİ

                             Senelerden beri birçok Batının işgal ve soykırımlarına uğramış, sömürülmüş, işbirlikçi kırallara teslim edilmiş KUZEY AFRİKA ülkeleri, FAS, TUNUS, CEZAYİR.

                             500 Yıl vatanımız olmuş, ecdat yadigarı, binbir tehdit altında, emperyalist ABD ve Rusya’nın kuşatmasında BALKAN ve KAFKAS ÜLKELERİ.

                              Darbe ile seçilmiş iktidarı alaşağı edilmiş, binlerce insanı katledilmiş, binlercesi, liderleri MUHAMMET MURSİ ile beraber hücrelere tıkılmış, ABD ve İzrail’in kucağına oturtulmuş bir büyük Müslüman ülke MISIR.

                              İslam İnkılabının yapıldığı 1979 yılından beri ambargo altında bulunan ve halen de haksız ve hukuksuz bir ambargoya maruz bırakılan, kıstırılmak,  rejimini ve idaresini değiştirerek, ABD ve İzrail güdümlü hale getirilmek, ziyonist terör devleti tarafından ivedilikle imha edilmek istenen İRAN. ABD ve Rusya güdümünde ve kendi içinde kırallık tasallutuyla  ayakta durmaya çalışan ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYEETLERİ. ABD ve Çin tasallutunda ENDONEZYA VE MALEZYE.

                              Bütün Müslüman liderleri işbirlikçi Hasina yönetimi tarafından idam edilmiş, yoksul  BANGLADEŞ. İç karışıklıkların bitmediği, ABD’nin sürekli manipüle ettiği kardeş yoksul ülke  PAKİSTAN. İçinde 300 milyon Müslümanı barındıran ve inekperest baskının hiç bitmediği HİNDİSTAN.

                               Ve birçok cepheden kuşatılmış, “müttefiklik!” ve “Birlik!” adı altında ekonomisi, dili, kültürü, inancı, tarihi ve medeniyeti hırpalanan, emperyalist ve ziyonist işgallere müttefik edilen, Yonan, Rum, Ermeni ve dış destekli terör çeteleri tarafından başı sürekli ağrıtılan, güneyinden büyük bir tehdit altında bulunan, içerde birbiriyle didişen, kamplaştırılan, ötekileştirilen, hala rejim mücadelesi verilen, herkesin mevzi kapma ve nemalanma peşinde olduğu, İran’dan sonra hedefteki son kale TÜRKİYE.

                              Böyle bir durum da,yeni  bir yıla, 2019 yılına girdik. Neyini kutlayalım, ne için ve nasıl eğlenelim? Bunca ölüm, gözyaşı, acı ve  feryadın  arasında, çığlıklar altında nasıl eğlenelim. Komşum ateş altında yanarken, ben evde eğlenebilir, oyunda oynaşta olabilir miyim!? Üstelik, inancımızda, kültür ve geleneğimizde olmadığı halde! Batıdan ithal bir gelenek, kültür olduğu halde!!

                  Yeni yıl da eğlenmek mi, yoksa ağlamak mı bizim hakkımız?

                  Ya da, yeni yılda safları sıklaştırıp, ahmak ve kör particiliği bir tarafa bırakıp, 81 milyon kardeş olmanın yollarını arayıp, bu büyük tehdit ve savaşa hazırlanmak değil mi bizim vazifemiz?

                  Her şeye  rağmen ümitsizliğe kapılmadan. Üzerimize düşeni yaparak.

                  İVEDİLİKLE BİR BÜYÜK, 81 MİLYONLUK “KUVAYI MİLLİYE” OLUŞTURARAK!