Vahyin Rehberliğinden Kopuşun Bedeli: Modern İdeolojiler
Modern çağın en temel yanılgılarından biri, İNSAN AKLINI YEGANE KURTARICI ve mutlak yol gösterici olarak kutsaması olmuştur.
Aydınlanma ile başlayan ve insanı evrenin merkezine yerleştiren bu KİBİRLİ yaklaşım, ilahi vahiyden boşalan yeri doldurmak üzere "İDEOLOJİ" adını verdiğimiz bir dizi SEKÜLER DİN icat etmiştir.
Bu ideolojiler, insanlığa kusursuz bir gelecek inşa etme vaadiyle ortaya çıkmış, ancak 20. yüzyılın kanlı tarihi, bu vaadin büyük bir yıkımdan ibaret olduğunu acı bir şekilde kanıtlamıştır.
Aklın Kibri ve Kısmi Gerçeklikler
Modern ideolojilerin temel problemi, insanı ve evreni bütüncül bir şekilde kavrama yeteneğinden yoksun olmalarıdır.
Her bir ideoloji, insan hayatının veya toplumsal gerçekliğin sadece bir boyutunu (sınıf, ırk, birey, pazar, ulus vb.) mutlaklaştırarak, o kısmi gerçekten evrensel bir sistem kurmaya çalışır.
KOMÜNİZM, insanı sadece ekonomik bir varlığa, "HOMO ECONOMİCUS"a indirgemiş ve tarihi sınıf çatışmasından ibaret görmüştür.
Bu dar bakış açısı uğruna milyonlarca insanın canına kıymaktan, manevi ve kültürel her değeri yok etmekten çekinmemiştir.
FAŞİZM ve NAZİZM, ırkı ve devleti kutsallaştırarak insanı bu putların kurbanı haline getirmiş, insanlık onurunu ayaklar altına almıştır.
LİBERALİZM ve KAPİTALİZM, görünürde bireysel özgürlüğü yüceltirken, insanı acımasız bir pazarın ve tüketim çılgınlığının kölesi yapmıştır.
Her şeyi metalaştıran bu sistem, manevi bir boşluk, ahlaki bir çöküntü ve insanı iliklerine kadar sömüren bir düzen yaratmıştır.
Oysa insan, sadece ekonomik, biyolojik veya bireysel bir varlık değildir.
İnsan, ruhu ve bedeniyle, manevi ve maddi ihtiyaçlarıyla bir bütündür.
Bu bütünlüğü ancak ve ancak insanı yaratan Yüce Allah'ın rehberliği olan vahiy kuşatabilir.
İnsan aklının ürünü olan ideolojiler, bu bütünlüğü parçalayarak, insanı eksik ve yanlış tanımlamış, bu yanlış tanı üzerinden inşa ettikleri sistemlerle de onu felakete sürüklemişlerdir.
Özgürlük Yanılsaması ve Yeni Esaret Biçimleri
İdeolojiler, insanları geleneksel ve dini bağlardan "ÖZGÜRLEŞTİRME" sloganıyla yola çıktılar.
Ancak Cemil Meriç'in o muhteşem ifadesiyle hepsi birer "idraklere giydirilmiş deli gömleği" oldular.
Dini dogmalardan kurtulduğunu zanneden modern insan, bu kez PARTİ LİDERLERİNİN, İDEOLOGLARIN ve SİSTEMİN DEMİR YUMRUĞUNUN ESİRİ oldu.
Düşünce özgürlüğü vaat eden her ideoloji, kendi sınırları dışındaki her fikri "SAPIKLIK" veya "DÜŞMANLIK" olarak yaftaladı.
Kendi CENNET vaatleri uğruna dünyayı CEHENNEME çevirdiler.
Vahyin rehberliği ise; insana sahte bir özgürlük değil, hakiki bir özgürlük sunar.
Bu, insanı kendi nefsine, başka insanların keyfi arzularına ve insan yapımı sistemlerin zulmüne kul olmaktan kurtarıp, yalnızca âlemlerin Rabbi olan ALLAH'a KUL olmanın getirdiği onurlu bir özgürlüktür.
Sonuç: Çıkmazdan Çıkış Yolu
Modern insanın trajedisi tam da bu noktada yatmaktadır.
İnsan, kendi aklını ilahlaştırarak ve Allah'ın ipine (vahye) tutunmayı reddederek kendine yol haritaları çizmeye çalıştı.
Ancak bu haritaların hepsi ya uçuruma ya da bataklığa çıktı.
FAŞİZMİN kanlı nehirleri, KOMÜNİZMİN Gulag takmadaları ve KAPİTALİZMİN maneviyatı çürüten acımasız çarkları, bu yanlış yolun kaçınılmaz sonuçlarıdır.
YÜZYIL, insan aklının vahyin rehberliği olmadan ne kadar yıkıcı olabileceğinin en somut delilidir.
ÇÖZÜM, aklı inkâr etmek değil, aklın sınırlarını bilmek ve onu asıl sahibinin, yani Allah'ın gösterdiği yolda kullanmaktır.
İDEOLOJİLERİN enkazı altında can çekişen insanlığın kurtuluşu, bu seküler, insan yapımı ve başarısızlığı kanıtlanmış "İZMLERDEN" yüz çevirerek, ebedi ve evrensel olan ilahi mesaja yeniden kulak vermesindedir.
İnsanın geleceğini kuracak olan, AKLIN KİBRİ değil, VAHYİN HİKMETİDİR.(G.Dihkan’dan alıntı)
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ