Çevremizi neden kirletiriz, değerli okurlarım? Kendimizi neden kirli bir dünyaya, kirli bir çevreye layık görürüz?
Bu soruları yanıtlamak üzere 2023 yılında Ankara merkezli olarak kurulan, kısa adı ÇEVSADER olan Çevre Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Çevre Sağlığı Teknisyeni Sn. İbrahim Görünme, Yeni Sakarya Gazetesi’nin konuğu oldu.

Rukiye Türeyen: İbrahim Bey, öncelikle hoş geldiniz. Kısaca kendinizi ve mesleğinizi okurlarımıza anlatır mısınız? Çevre sağlığı teknisyeni neler yapar?

İbrahim Görünme: Merhaba, 1972 Kayseri İncesu doğumluyum. Dört senelik yatılı sağlık eğitimime 1987’de Diyarbakır Çevre Sağlık Meslek Lisesi’nde başladım, 1991’de Ankara Keçiören Çevre Sağlığı Meslek Lisesi’nden mezun oldum. Aralık 1991 tarihinde Ankara’nın Akyurt ilçesinde göreve başladım.
Meslek tanımımızın başlıkları; su ve sanitasyon, hava kalitesi, gıda ve hijyen, atık yönetimi, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, gürültü ve fiziksel etkenler, konut ve yerleşim sağlığı, çalışma ortamı ve iş sağlığı ile ilişkiler, çevresel denetim ve ruhsatlandırma, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik, çevre eğitimi ve farkındalık gibi konular olarak sayılabilir.
Derneğimiz Ankara merkezli olarak 3 Mayıs 2023’te, yani “ikiz depremler” dediğimiz yıkıcı Kahramanmaraş depreminden üç gün önce kuruldu. Şu anda 31 ilde teşkilatlanma çalışmamızı yaptık, geri kalan 50 ilde ise belirleme çalışmalarımız devam ediyor. Sakarya ilinde ise İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Hamza Kızılorman Bey’i görevlendirdik.

Rukiye Türeyen: Çevre sağlığını kendi cümlelerinizle nasıl tanımlarsınız?

İbrahim Görünme: Çevre sağlığı mesleği, koruyucu sağlık hizmetlerinin bel kemiğidir. Sağlıksız bir çevrede kimse yaşamak istemez. Çevre sağlığı hizmetleri magazinsel olarak görünmeyen ama toplumda yaşamsal sonuçları olan çalışmalardır.
İçtiğimiz suyu güvenle tüketebiliyorsak, yazın sinek ve haşere sorunlarıyla boğuşmuyorsak, çöplerimiz düzenli toplanıyorsa, bütün bunların arkasında çevre sağlığı mensuplarının alın teri vardır. Çevre sağlığı teknisyenleri, teknikerleri ve daha nice meslek grubu toplumun sessiz kahramanlarıdır.


Rukiye Türeyen: Emine Erdoğan Hanım’ın “Sıfır Atık” adıyla başlattığı bir projesi var. Bu proje hakkında neler söylemek istersiniz? Sıfır atık konusunda bireylerin rolü sizce nedir?

İbrahim Görünme: Sıfır Atık Projesi dünyaca kabul edilmiş bir projedir. Atıkların kaynakta ayrıştırılması, toplanması, mümkünse geri dönüştürülmesi; eğer mümkün değilse uygun zararsızlaştırma yöntemlerinden oluşur.
Bu proje için az sayıda çevre sağlığı teknisyeni ve teknikerinin çalıştığını biliyoruz ancak bu konuda daha fazla istihdam edilmek istiyoruz.

Rukiye Türeyen: Çevre sağlığı konusunda halkın bilinç düzeyini değerlendirmenizi istesem, neler söylersiniz?

İbrahim Görünme: Halkın gündemine ancak kötü durumlarda — salgın, iklim değişikliği, çöp sorunu, su kesilmesi gibi acil konularda — geliriz. Sorunu tespit eder, raporlar ve etkin iyileştirme için hem mevzuat yönünden hem de olayın oluş yerlerinde yakından takip ederiz.

Rukiye Türeyen: Toplumsal dayanışmanın çevre sağlığına nasıl bir katkısı olur?

İbrahim Görünme: Toplumsal dayanışma, çevre sağlığının korunması ve geliştirilmesinde hayati bir rol oynar. Çünkü çevre sağlığı sadece teknik önlemlerle değil, toplumun bilinçli, katılımcı ve dayanışmacı tutumuyla sürdürülebilir hale gelir.
Toplumsal dayanışma, ortak sorumluluk bilincini güçlendirir, katılım ve gönüllülüğü artırır, bilgi ve farkındalık paylaşımını yaygınlaştırır, halk sağlığına dolaylı katkı sunar, kriz zamanlarında dayanıklılığı artırır.
Sonuç olarak devletin, yerel yönetimlerin ve bireylerin çabaları ancak toplumun dayanışma temelli katılımıyla kalıcı sonuçlar verir.

Rukiye Türeyen: Çevre sağlığı konularında çocuklar daha hassas. Sizce okullarda bu hassasiyeti artırmak için neler yapılmalı?

İbrahim Görünme: Önerilerimiz; çevre sağlığı eğitiminin müfredata entegre edilmesi, uygulamalı ve deneyim odaklı eğitimler verilmesi, sanat, oyun ve yaratıcılık yoluyla farkındalık oluşturulması, okul politikalarında çevre sağlığı duyarlılığı, öğretmen ve aile katılımı ile yerel yönetim ve kurum iş birliklerinin artırılması olabilir.

Rukiye Türeyen: Sağlıksız bir çevre toplumu nasıl etkiler? İnsanlara sağlıklı bir çevrede yaşamayı nasıl aşılamalıyız? Çünkü gördüğümüz kadarıyla anlatımlar pek fayda vermiyor. Sizce topluma anlatım konusunda nasıl bir yöntem uygulanmalı?

İbrahim Görünme: Sağlıksız çevre toplumu her yönden zayıflatır. Ancak toplumsal bilinç, bilgiyle değil; deneyim ve duygu yoluyla kalıcı hale gelir.
Bunu formül haline getirirsek, en etkilisi sanırım şu olur: Bilgi + Duygu + Katılım = Kalıcı Çevre Bilinci.

Rukiye Türeyen: Çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki en ciddi etkileri nelerdir?

İbrahim Görünme: Harika bir soru Rukiye Hanım. Çünkü çevre sağlığının neden bu kadar önemli olduğunu anlamanın yolu, çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini doğrudan görmekten geçer.
En ciddi ve bilimsel olarak kanıtlanmış etkiler; solunum sistemi hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları, bulaşıcı ve su kaynaklı hastalıklar, kanser, sinir sistemi üzerindeki uzun dönemli etkiler, anne ve çocuk sağlığı üzerindeki olumsuzluklar, ruh sağlığına zararlar ve toplum–ekonomi üzerinde dolaylı etkiler olarak sayılabilir.
Sonuç olarak çevre kirliliği sadece doğayı değil, insanın bedenini, ruhunu ve geleceğini hasta eder.

Rukiye Türeyen: Peki, İbrahim Bey, sizin çalışanlarınız arasında veya genel olarak çevre sağlığı çalışanları arasında engelli bireyler var mı?

İbrahim Görünme: Elbette, az sayıda da olsa mezuniyetinden sonra bedensel olarak engelli olmasına rağmen çalışmaya devam eden, çevre bilinci ve meslek kaygısıyla hareket eden meslektaşlarımız var.
Örnek olarak hâlen Ankara Harp Malulleri Şehit Yakınları Dul ve Yetimleri Derneği Ankara Şube Başkanlığı görevini de yürüten, sağlık meslek lisesi mezuniyetinden sonra askere gidip Kuzey Irak’ta operasyonda yaralanarak gazi olan ve çevre sağlığı teknisyenliği yapan Abdullah Gazioğlu Bey var. Ayrıca kendisi derneğimizin yönetim kurulu üyesidir.

Rukiye Türeyen: Son bir soru ile röportajımızı noktalamak istiyorum. Biz insanlar, dünyamızı ve çevremizi kirletmekteyiz. İçtiğimiz sudan tutun da yiyeceklerimize kadar kirletiyoruz; çevremizi adeta bir pislik yuvasına çeviriyoruz. Neden kendimizi kirliliğe layık görüyoruz? Bizlere tavsiyeleriniz nelerdir?

İbrahim Görünme: Rukiye Hanım, tüketim kültürüne esir olduk. Sonuçlarını görmediğimiz için sorumluluk hissetmiyoruz. Doğadan uzaklaştık ve kısa vadeli düşünme alışkanlığı nedeniyle çevre sağlığını önemsemiyoruz.
Önerilerimiz ise küçük adımların büyük etkisini fark etmek, tüketimi azaltmak, mümkünse yeniden kullanmak, geri dönüştürmek, bilgilenmek, örnek olmak, doğayla yeniden bağ kurmak ve çevreyle vicdani farkındalık geliştirmektir.
Sonuç olarak insanoğlu dünyayı kirleterek aslında kendini kirletiyor. Çünkü doğa bizden intikam almaz, sadece dengeyi geri ister.
Temiz çevre, sadece sağlıklı bir yaşam değil; ahlaki bir sorumluluktur. Yani mesele “çevreyi korumak” değil, kendimizi koruyacak bir vicdanı yeniden inşa etmektir.

Röportaj: Rukiye Türeyen

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ