Top sesleri, sirenler, patlayan mühimmat… Gökyüzü, savaşın kara bulutlarıyla kaplı.
Ama bu ülkenin en sert gerçeği, cephedeki kurşunlardan daha yakıcı;
Türkiye, hâlâ bir demir leblebi…
Hem de bu kez içi cıva dolu.
Bu benzetme eskiden sadece sertliğimizi anlatırdı.
Şimdi ise hem sertiz, hem de içimizde yayılan bir zehir var.
Ve bu zehir, mermiden sessiz ama etkisi daha kalıcı.
Cephedeki Sertlik, İçimizdeki Zehir
Savaşta düşman dışarıdan gelir. Tüfeğin namlusu, tankın paleti, bombanın şarapneli bellidir.
Ama civayı dolduran eller çoğu zaman içeriden…
Savaş meydanında kurşuna göğüs geren asker, barış günlerinde içerideki entrikaların kurbanı oluyor.
Bugün cephede Mehmetçik toprağını savunurken, şehirde bambaşka bir savaş var;
Ekonomik sabotajlar
Toplumu bölen propaganda
Siyasi hesaplarla zehirlenen karar mekanizmaları
Demir leblebiyi yutmaya çalışan düşman, artık dışarıdan diş atmıyor; içindeki civayı patlatmak istiyor.
Hergün yeni bir skandal, hergün bambaşka bir polemik.
Bir gün sahte diploma polemiği, yarın ki gün danışmanlarla iş tutan avukat.
Ekonomi Cephesinde Mermi Yerine Civa
Savaş ekonomisi, kaynakların tek hedefe kilitlendiği bir düzendir.
Ama bizde kaynak, cepheye mi gidiyor, yoksa “buharlaşan” faiz, enflasyon kasalarına mı?
Civa misali; gümüş gibi parlak görünüyor, ama tutulamıyor, yakalanamıyor.
Enflasyon, cephaneden hızlı; maaşlar, mermi çekirdeğinden çabuk eriyor.
Psikolojik Harp; Zehirin En Sinsi Hali
Savaşta en tehlikeli şey bazen tank değil, dedikodudur.
Bir damla civa gibi yayılan yalan, cephede moral bozar, şehirde kardeşi kardeşe düşürür.
Sosyal medya, buharı tüm ülkeye yayan görünmez bir laboratuvar gibi çalışıyor.
Demir Leblebinin Vazifesi
Türkiye, tarih boyunca Mohaç’ta, Sakarya’da, Çanakkale’de diş kırdı.
Ama bugünkü sınav, toprağımızda değil, ruhumuzun içinde.
Sert kalmak yetmez; içteki civayı temizlemek şart.
Civayı temizlemezsek, düşman namluya mermi sürmeden bizi içeriden çökertir.
Bilinmelidirki;
Bu millet, savaşın top sesine de, düşmanın tankına da dayanır.
Ama içerideki civaya dayanamaz.
O yüzden, savaş meydanında kurşunla, şehirde ise zehirle mücadele etmeliyiz.
Çünkü Türkiye, ancak içindeki civayı temizlerse, yine dünyanın yutamadığı demir leblebi olarak kalır.
Gün birlik, gün dirlik günüdür..!
Her zamankinden, daha çok iç huzura muhtaç olduğumuz günlerden geçiyoruz.
Siyasetin dili gönül hizasına inmeli..!
Geçim sıkıntısını iliklerine kadar yaşamak zorunda bırakılan halk, Devletimizin baba şefkatiyle buluşturulmalıdır.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
"Fakir, fukarayla empati yaptığımızda"
Kaynak: Yeni Sakarya Gazetesi