Bazı insanlar vardır; yaşadıkları çağın içine sığmazlar.

Zaman onlara dar gelir, kalıplar omuzlarını sıkar.

Onlar yürüdükçe yol oluşur, konuştukça dil genişler, direndikçe korkular geri çekilir. İşte biz onlara “öncü” deriz.

Öncü olmak, önden gitmekten ibaret değildir.

Her önden giden öncü değildir.!

Öncülük; bedel ödemeyi, yalnız kalmayı, yanlış anlaşılmayı ve çoğu zaman alkıştan çok taşlanmayı göze almaktır.

Çünkü öncü, konforlu alanları değil, karanlık bölgeleri aydınlatır. Haritası yoktur ama istikameti vardır.

Siyasette öncüler, günü kurtaran değil, yarını kuranlardır.

Anketlere göre değil, ilkelere göre konuşurlar.

Güç merkezlerine yaslanmak yerine, halkın vicdanına yaslanırlar.

Bu yüzden çoğu zaman “fazla sert”, “fazla hayalci” ya da “zamansız” bulunurlar.

Oysa tarih, zamansız denenlerin defterini tutar; konjonktüre göre konuşanları ise dipnot bile yapmaz.

Kültürde öncüler, ezberi bozanlardır. Herkesin sustuğu yerde soru soran, herkesin tekrar ettiği yerde itiraz edenlerdir.

Onlar geleneği inkâr etmez ama geleneği putlaştıranlarla da hesaplaşır.

Kültürü bir müze vitrini değil, yaşayan bir organizma olarak görürler.

Bu yüzden bazen “tehlikeli”, bazen “aykırı” ilan edilirler.

Oysa toplumlar, tam da bu aykırılar sayesinde nefes alır.

Sanatta öncüler, beğenilmek için değil, hakikati söylemek için üretir.

Piyasanın değil, vicdanın sesini dinlerler. Bir resimde, bir mısrada, bir notada çağın çelişkilerini ifşa ederler.

İlk anda anlaşılmazlar; hatta alaya alınırlar. Ama zaman geçer, kalabalık onların peşinden yürür.

Sanat tarihinde öncülerin kaderi hep aynıdır; Önce yalnızlık, sonra ölümsüzlük.!

Bugün en büyük yanılgımız şudur; Öncüleri yaşarken yorar, öldükten sonra yüceltiriz.

Hayattayken görmezden geldiğimiz, hatta dışladığımız isimleri; yıllar sonra afişlere, meydanlara, cümlelerin başına koyarız.

Bu, bir vefa değil; geç kalmış bir itiraftır.!

Bir toplumun gerçek seviyesi, öncülerine nasıl davrandığıyla ölçülür.

Onları susturuyorsa çürüyordur; dinliyorsa diriliyordur.

Çünkü öncüler, sadece yol açmaz; aynayı da tutar. Ve çoğu toplum, aynaya bakmaktan korkar.

Bugün bize düşen, yeni öncüler yetiştirmekten önce mevcut olanları fark etmektir.

Cesur sözü “fitne”, derin fikri “tehdit”, ahlaklı itirazı “radikalizm” sanan bir iklimde öncü çıkmaz. Çıksa da tutunamaz.

Unutmayalım;

Kalabalıklar yürür, öncüler yön tayin eder.

Kalabalıklar alkışlar, öncüler bedel öder.!

Ama yarınlar, her zaman öncülerin omzunda yükselir.

Öncü olarak anılabilmek ümidiyle.!

Selam ve Dua İle…

Ne Zaman İnsan Oluruz

"Önkuzuları, öncüleri unutmadığımızda"

KAYNAK: YENİ SAKARYA GAZETESİ