* Son iki ülke, İran ve Türkiye, 1.CİHAN Harbinden sonra ilk defa çok büyük ve en büyük tehdit altında. Biz hala fakında değiliz. Tehdidin ilk işareti Afganistan işgali idi. Irak, Suriye, Libya, Mısır, Yemen, D. Türkistan ile davul çalarak "Geliyorum" dedi. Yeni Zelanda katliamı ile son mesaj verildi. Çok ivedi içerde birlik, 82 milyon kenetlenme, kuvay-ı milliye, hazırlık, tedbir, tedbir, tedbir….

Dış tehdit makası giderek daralıyor, ama biz içerde boğuşmaya devam ediyoruz! Yıkılmak üzere olan geçmiş uygarlıkların, yıkılmak üzere iken neyle uğraştıkları, nasıl gaflet içinde oldukları aklıma geliyor ve çok çok endişe ediyorum.

               * Müslümanlar; nerede bir adaletsizlik, hukuksuzluk, zulüm ve yanlışlık varsa, kimden geldiğine bakmadan(babası bile olsa) karşı gelmedikçe, bunlara karşı mücadelede en ön safta yer almadıkça, Din adına ehliyet sahibi olanlar, alim ve ulemalar, hocalar, şeyhler, ilahiyat ve Diyanet mensupları da, bunların en önünde yer almadıkça, bu dini anlayamamış, kavrayamamış, özüne vakıf olamamışlar demektir. Bu halde İslam'a kötü örnek olacaklardır ve Dine karşı arzuyu, iştiyakı, yönelişi, inanç ve imanı zayıflatacak, ateizm ve deizme zemin hazırlayacaklardır. Aman dikkat!

              * DİYANET; BİREYSEL/FERDİ GÜNAHLARDAN ( kul ile Allah arasında olanlar) ZİYADE, KAMUSAL/TOPLUMSAL, YANİ TOPLUMA BAKAN, TOPLUMA YANSIYAN, TOPLUMU İLGİLENDİREN, TOPLUMA-ÇOĞUNLUĞA ZARAR VEREN GÜNAHLARI ÖNCELEMELİ, ONLARIN ÜZERİNDE AĞIRLIKLI OLARAK DURMALIDIR.

               *Hz. Peygamberin bütün bir hayatı, mücadelesi, tebliği; “Müesses sömürü ve zulüm düzenini yıkmak, zalime ve zulme karşı durmak, Hak’kı, adaleti, ahlakı, kardeşliği, birlik ve beraberliği, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmayı tesis etmek, Allah’tan başka beşeri hiçbir güce boyun eğmemek ve yalnız Allah’a ibadet etme” üzerine kuruludur.

               * Dindar nesil, “Anneliği” tüm kariyer hayatının temeli olarak gören ve “Ev Hanımıyım” demekten utanmayan “Analarla” ve çocuğuna evden veya arabadan değil, güzel ahlâktan daha hayırlı bir miras bırakamayacağının bilincinde olan “Babalarla yetişir.” Doç. Dr. Serdar Demirel

            *“Siyasi müritlik” insanların gözlerini öylesine kör ediyor ki…

             Siyasi müritlik insanların beynini öylesine sarhoş ediyor ki, hiçbir şeyi objektif değerlendiremiyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen insanları neredeyse dinsiz, hain ilan edecekler.

              Bu insanlar partileri nikahlı gibi desteklerler. Herkesin bildiği gibi nikahlı olmak bir başkasıyla sevdalık yapmaya engeldir. Bu düşünceden hareketle oy verdiğiniz bir partiyi sonuna kadar destekleyeceksiniz. Oy verdiğiniz partinin yanlışlarından söz etmeyeceksiniz.

             Bu insanlara göre kendi partileri hiçbir zaman yanlış yapmaz, yanlışı hep karşı taraf yapar. Akıllarını kiraya vermiş bu insanlara göre kendi partilerini eleştirenleri veya parti değiştirenleri ölmüş kabul ederler. Halbuki bizim dinimiz haksızlık karşısında susmayı dilsiz şeytana benzetir. Peki bu insanlar neden böyle yaparlar?

            Çünkü bu insanların gözleri kör, kulakları sağır, hislerinin akıllarına galip gelmesinden dolayı beyinleri özürlüdür.

          Allah bizleri olayları objektif değerlendiren insanlar zümresine İlhak eylesin. N. Dursun

          *Ya Rabbi bize Hz. Ömer’in hayatını anlatan değil, hayatını yaşayan idareciler nasip eyle.

           *”İnsanların çoğu dünya kuludur, din sadece dillerinde dolaşır. Dinin sayesinde geçimlerini sağladıkça onu savunurlar.” Hz. Hüseyin (r. a)

           * CAMİ MERKEZLİ HAYAT YERİNE KURAN MERKEZLİ BİR HAYAT TESİS EDİLMELİDİR

          Ne yazık ki bir hayat nizam-ı olan dinimizi Camiye hapsederek sadece ibadetlere tahsis ettik. Halbuki İslam dini yukarıda ifade edildiği üzere bir hayat nizamıdır. İbadet yönü olmakla birlikte ekonomik, siyasi, hukuki, ahlaki, kültürel yönü olan ve insan hayatının tümünü kuşatan bir özelliğe sahiptir. Kur'an, iman, ibadet, ahlak, muamelat ve maslahat olmak üzere 5 kısma ayrılır. Müslümanlar Kuran'ın bir kısmını uygulayalım gerisini uygulamayalım diyemezler. Sonuç olarak dini sadece ibadet alanında yani Camiye hapsetmek doğru değildir. Dini bütün Müslümanların hayatını kuşatan bir hayat nizamı haline getirmedikten sonra Müslümanların kurtuluşa ulaşmaları mümkün değildir. Kısaca Cami merkezli bir din anlayışı dini toplumdan dışlamak anlamına gelir. Müslümanlar olarak buna evet diyemeyiz. N. Dursun

                * Fuhuş; gizli, toplum gözünden uzak yapılırsa ferdi/bireysel günahtır. Allah ile kul arasında kalır. Aleni, toplum içinde yapılırsa, kötü örnek olur, normalleşmesine ve yaygınlaşmasına sebep olunur ki, bu halde kamusal/toplumsal, bütünü ilgilendiren, bütüne zarar veren bir günah haline gelir.

               * İçki, kapalı yerde içilir, aleni, herkesin göreceği şekilde içilmezse, toplumun gözü önünde içilip kötü örnek olmazsa, bireysel günahtır ve kul ile Allah arasındadır. Aleni, toplum içinde içilir, etrafı rahatsız eder, kötü alışkanlığı yayar, normalleştirir, kötü örneklik olursa, kamusal/toplumsal, topluma zarar veren günahlar arasına girer.

              * MİLLET DİNE Mİ YOKSA SİYASETE Mİ DAHA ÇOK ÖNEM VERİYOR? Sosyal medya ortamına göz atıldığında yapılan paylaşımlardan ve bu noktada taraflar arasında yürütülen hakaret ve kavgalardan bunu anlamak mümkün. Allah'ın kitabından yapılan bir paylaşım insanların pek dikkatini çekmiyor. Bir siyasi parti veya liderlerle ilgili yapılan paylaşım büyük ilgi görüyor. Beğeni ve yorumlar otomatik silah atışları gibi devam ediyor. Sanki insanlar Allah'ın kitabından değil, siyasi parti ve liderlerinden sorumlu tutulacaklar. Maalesef Müslümanların durumu böyle bir vaziyet arz ediyor. N. Dursun                             *Yaşadığımız dünyada karşılaştığımız hemen her kötülük, özgürlük ve demokrasiden güç alarak hayatımızın bir parçası oluyor. M. Gültekin