Ebû Leylâ (Ebû Abdirrahmân, Ebû Yezîd) Muâviye b. Yezîd b. Muâviye b. Ebî Süfyân el-Ümevî (ö. 64/684). Emevî halifesi (683-684). İlk Emevi halifesi Muaviye’nin torunudur. 1. Yezidin oğludur. Babası tarafından veliaht tayin edilen Muâviye onun ölümü üzerine 14 Rebîülevvel 64’te (10 Kasım 683) tahta çıktı. Torun Muâviye’nin ömrü ve hilâfeti çok kısa sürdü. Kaynaklarda onun tahta çıktığı sırada on yedi-yirmi üç arasındaki bir yaşta olduğuna dair farklı rivayetler bulunmakta ve halifelik süresi de yirmi gün ile dört ay arasında gösterilmektedir. 

Muâviye, farklı rivayetlere göre bir hutbesinde halka halifelik mesuliyetini taşımaktan âciz kaldığını, yerini Hz. Ebû Bekir’in yaptığı gibi Hz. Ömer gibi birine bırakmak istediğini, fakat çevresinde böyle bir kimseyi göremediğini yahut Hz. Ömer’in yaptığı gibi halifeyi seçme işiyle bir kurulu görevlendirmeyi düşündüğünü, ancak böyle bir kurulu oluşturacak uygun kişileri de bulamadığını söylemiş ve insanlara bu makama uygun şahsı kendilerinin seçmesini tavsiye etmiştir.

Muâviye, diğer bir rivayete göre bu konuşmasında dedesi Muâviye ile babası Yezîd’in Hz. Ali’ye ve evlâdına karşı yürüttükleri iktidar mücadelesinde haksız olduklarını belirterek onları ağır şekilde suçlamış ve öbür dünyada bunun hesabını vereceklerine inandığını dile getirmiştir.

Makdisî de halifenin bu konuşmayı, Kaderiyye görüşünü benimseyen hocası Amr el-Maksûs’un kendisine, “Ya adaletle hükmet ya da görevi bırak” demesi üzerine yaptığını ileri sürmüştür.

Hastalığının ağırlaşması üzerine yerine kardeşi Hâlid’i veliaht tayin etmesini isteyen yakınlarının ısrarlı taleplerini kendisinin halifeliğin hayrını görmediğini, bir de veliahtlığa getireceği kişinin hatalarının vebalini üstlenemeyeceğini söyleyerek geri çeviren Muâviye’ninölüm şekli de ihtilâf konusu olmuştur. Çocuğu olmayan Muâviye’den sonra iktidar aynı aile içinde Süfyânîler’den Mervânîler’e geçmiştir.

Dedesi Muaviye Hz. Ali’yle savaşmış, Hz. Hasan’ı sulha mecbur etmiş ve Hz. Hüseynin şehadetine sebep olan oğlu Yezidi veliaht kılarak devletin başına geçirmiştir. O Yezid ise devletin başında topu topu dört yıl (680-683) görevde kalmış ve sonunda vefat etmiştir. Muâviye vefat edince Yezîd Dımaşk’ta halife olarak biat aldı (Receb 60 / Nisan 680).

Hz. Hüseyin’in Kûfe’deki taraftarları kendisine mektup yazarak Kûfe’ye gelip başlarına geçmesini istediler. Bu hareketi organize etmesi için Hüseyin’in Kûfe’ye gönderdiği Müslim b. Akīl şehirde onun adına biat almaya başladı. Ancak durumu öğrenen Yezîd, Kûfe valiliğine Ubeydullah b. Ziyâd’ı tayin etti ve Müslim yakalanıp öldürüldü. Hz. Hüseyin, Müslim’in kendisini Kûfe’ye davet eden mektubunu alınca hemen yola çıkmıştı. Müslim ve taraftarlarının başına gelenleri ancak Kādisiye’ye yaklaştığı sırada öğrendi. Daha sonra Kerbelâ’da Emevî ordusu tarafından kuşatıldı ve Yezîd’e biat etmesi istendi. Hz. Hüseyin bunu kabul etmeyince 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) tarihinde beraberindekilerden yetmiş iki kişiyle birlikte feci şekilde öldürüldü. Kerbelâ Vak‘ası, Yezîd’in ismine silinmez bir leke sürmüştür. Üç yıl altı ay halifelik yapan Yezîd, Dımaşk yakınlarındaki Huvvârîn’de öldü ve Dımaşk’ta Bâbüssagīr Mezarlığı’na defnedildi İçki içen ilk halife olması dolayısıyla “el-humûr” (sarhoş) lakabıyla anılan Yezîd kendi döneminde gerçekleşen ve etkileri günümüze kadar gelen Kerbelâ Vak‘ası, Harre Savaşı ve Mekke kuşatması gibi icraatları yüzünden müslümanların hâfızasında İslâm tarihinin en kötü isimlerinden biri olarak yer etmiş, bu sebeple tekfir edilip lânetlenebileceğini söyleyenler olmuştur.

Geriye dönüp baktığımızda Emevî devletini Süryani kolundan üç halife gelmiştir. 1. Ebu Sufyanın oğlu Muaviye, 2. Muaviyenin oğlu Yezid ve 3. ise Yezidin oğlu Muaviyedir. Muaviye 661 yılında halife olur ve torunu ise 684 yılı itibarıyla saltanattan çekilir. Son ikisi yaklaşık dört yıl görev yapar. Daha sonra hilafet Mervaniler koluna geçer. Onlarda da 750 yılında son bulur.

İşte dört halifeden sonraki yaşananlar. Dünya ve saltanat adına yapılan yanlışlar Emevîleriözelde de Süryani’leri tarih sahnesinde daima tartışmalı duruma getirmiştir. 

“Çünkü onlar kıyamet gününde kendilerinin günâh yüklerini kamilen taşıdıktan başka sapdırdıkları bilgisiz kimselerin veballerinden bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat et ki onların sırtlayacakları bu yükler ne kötüdür!” Nahl, 25

Bir iktidar uğruna ne kanlar aktı ne canlar yandı ve sonunda ne soy kaldı ne de unvan. Değer miydi bu yaşananlara? Sanki oğullar hep yaşayacak, başarılı olacak veya vaz geçmeyecek. İktidar olmak ateşten gömlektir. İktidar olma arzusu onulmaz bir marazdır. Hele de ahirette hesabını veremeyecek bir yaşantıyı ilke edinmişse vay hallerine.