BAYRAM YAPABİLDİK Mi?
Yaşımız itibariyle yaklaşık yarım asrı aşkındır bayram yapıyoruz ama gerçek bir bayram yapamıyor, yaşayamıyoruz.
Hemen her bayram, hem dahilde hem de hariçte sıkıntılarımız ve acılarımız oluyor ve yıllardır bu durum hiç değişmiyor.
Her bayram böyle ama bu bayram, Kurban Bayramı ise, hepsinden daha acı içinde bir bayram oldu.
Zira, yaklaşık 613 günden beri, tüm insanlığın gözü önünde, hiçbir yasa, kural ve insani değer taşımadan, tümü ayaklar altına alınarak bir millet katlediliyor, parça parça, dilim dilim doğranıyor, yakılıyor, akla hayale gelemeyecek her türlü zulüm yapılarak soykırıma maruz bırakılıyor.
Kudurmuş kuduz ziyonist lanetli kavim, biyolog ve zoologlarca henüz teşhis edilemeyen, Şeytanyahu idaresindeki bu vahşi canlı türleri, arkasına KAÇIK bir DELİYİ, büyükbaş ziyonist DECCALI, BÜYÜK ŞEYTANI ve Avrupa devletlerini alarak, katliam üstüne katliam yapıyor. Feryatlar arşa yükselmiş ama duyan olmuyor. VİCDAN GEMİSİNİ bile takmıyor, saldırıyor, vicdan tanımıyor.
DİRENİŞ CEPHESİ HARİÇ, tüm Müslüman alem idarecileri de sadece KINAMAKLA yetiniyor, kınıyor da kınıyor! Yaptıkları sadece HALKLARININ GAZINI ALMAK, dostlar alışverişte görsün kabilinden!
Yemen, Suriye ve G. Lübnan’da vuruldukça vuruluyor. Afrika can çekişiyor!
D.TÜRKİSTAN İSE, SESSİZ SOYKIRIMLA YOK EDİLİYOR, SESİ HİÇ ÇIKMIYOR, ÇIKARILMIYOR, GÜNDEME DAHİ HİÇ GİRMİYOR!
DİB hutbelerinde bile sadece Gazze ismi geçiyor, Yemen ve G. Lübnan asla zikredilmiyor, D. Türkistan ise çok nadiren ağza alınıyor, “Gazze ve tüm mazlumlar” ifadesi ile iş tamamlanıyor!
Böyle bir durumda nasıl BAYRAM yapabiliriz, yapabilir miyiz?
Bu zamanda cani gönülden, bilerek ve inanarak “BEN İYİYİM, ÇOK MUTLU BİR BAYRAM YAPTIM” diyebilen varsa, ya “DELİDİR” zira “DELİYE HER GÜN BAYRAMDIR” ya da “KARA, KAPKARA VİCDANLIDIR.”
Elbette bayramın vecibelerini, iş ve ritüellerini yaptık ve yapacağız. Ama “BAYRAM EDEMEDİK, EDEMEYECEĞİZ.”
İnşaallah gelecekte BAYRAM EDEBİLECEĞİMİZ BAYRAM GÜNLERİ GELİR, GELECEKTİR. Ümitsiz de hiç olmadık, olmayacağız
KURBAN ETİ YEMELİ MİYİZ ?.
Yüzyıllardır süregelen ve halen yürürlükte olan KURBAN FETVASINA göre; Kurban etinin 1/3’ü fakirlere, 1/3’ü hane halkına ve 1/3’ü de misafirlere ve komşulara veriliyor. Hane halkı tamam da, diğerlerinin de layıkıyla uygulandığını söyleyemeyiz.
Günümüzde ise bu fetva, şahsi kanaatim odur ki, değişmeli, değiştirilmelidir.
Zira, dahilde ve hariçte milyonlarca aç insan, açlıktan ölen, ölmek üzere olan insanlar var. İşte Gazze, Yemen, Arakan ve ekseriyetle Afrika.
Böyle bir durumda Kurban etinden yeme hakkımız olabilir mi?
Yoksa, tamamı aç ve yoksullara gönderilmeli mi?
Şahsi kanaatimiz, tümünün gönderilmesi şeklindedir.
Kurban vacip olan insan, zaten zengin sayılan insan demektir ve yıl içerisinde et yemektedir. Kurban kesmeye mecburdur ama et yemeye ihtiyacı ve mecburiyeti yoktur.
Namaz kılarken, yanında birisi ölüm tehlikesi ile karşılaşırsa, namaz bozulur, yani namaz farz olmaktan çıkar, ölme tehlikesi olan insan kurtarılır, o insanı kurtarma farz olur.
Kurban eti yeme meselesi de öyle. AÇLIKTAN ÖLEN İNSANLAR VARKEN, BİZ ET YİYEMEYİZ, YEMEMELİYİZ.
Hemen şu söyleniyor: Bir kurban açlara gönderilsin, bir kurban da hane halkına kesilsin. Hayır, bir, iki, üç, beş, ne kadar kesme imkanımız varsa, tamamı yoksul ve açlara gönderilmelidir.
Şüphesiz bu fetvayı ben vermiyorum, veremem, Zira, bu konuda yetkin ve yetkili değilim. Sadece kanaatimi belirtiyorum. Bu fetvayı verecek olan DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU ve bu konuda uzman İlahiyat erbaplarıdır, GÖREV ONLARINDIR.
“Sen nasıl yapıyorsun” diye soranlara, soracak olanlara ise cevabım şudur: Yaklaşık 35 seneden beri dahilde ve hariçte yoksul ve açlara, yardım kuruluşları eliyle gönderiyorum.
HAC İBADETİ DE YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ DEĞİL Mİ?
Bir tarafta mezalim ve soykırım devam ederken, Gazze’de, Yemen’de, G. Lübnan’da, Suriye’de, Afrika’nın birçok yerinde insanlar cayır cayır yanarken,
Kutsal Kabe’miz, Beytullah, firavun saraylarının, gökdelen ve kapitalizmin tapınakları lüks otellerle kuşatılmışken,
Hac paraları dahil, Müslümanların kaynakları, tirilyonlarca para Trump’a, ABD ve ziyonist İzrail’e akıtılırken, DİRENİŞ CEPHESİNDEKİ ÜLKE VE ÖRGÜTLER HARİÇ, tüm Müslüman ülke yöneticileri emperyalistlerce atanmış ve esir alınmışken,
Kabe ve tüm Müslüman başkentleri kapitalizmin ve emperyalizmin işgali altında iken, Hac yapılır mı, yapmalı mıyız?
Caniler bütün müslümanları ve tüm insanlığı mermi ve bombalarken, BİZ KABE'de ŞEYTAN TAŞLIYOR, "LEBBEYK ALLAHÜMME LEBBEYK (Geldim, buyur Ya Rab) diyoruz! Lüks otellerde, kılimalar altında Hac YAPIYORUZ!
Bu zamanda ve böyle bir arızi durumda Hac mı farz, yoksa, Kabe’yi, Mekke ve Medine’yi, tüm Müslüman ülke başkent ve topraklarını işgalden kurtarmak mı farz?
Önce işgal, mezalim ve soykırımı ortadan kaldırıp, ondan sonra mı Hac yapılmalı? Hac paraları, işgalden kurtarmaya, mezalim ve soykırım mağdurlarına mı tahsis edilmeli?
Şüphesiz bu konuda da bizim fetva vermemiz mümkün değildir. Zira, yetkin ve yetkili değiliz. Bu vazife ve sorumluluk, DİB YÜKSEK İSTİŞARE KURULU’NUN ya da yetkin İslam alimlerinin, İlahiyat erbaplarınındır.
MAVİ MARMARA VE MADLEEN MÜCAHİTLERİ
Ziyonist vampirler, 31 Mayıs 2010 tarihinde Mavi Marmara yardım gemimize hunharca saldırmış, 10 insanımızı şehit etmiş, onlarca insanımızı da yaralamıştı. Konu yargıya bile götürülemeden örtbas edilmiş, kapatılmıştı.
Ardından lanetli çiyanlar, sanırım 2 Mayıs 2025’de Malta açıklarında, yine Gazze’ye yardım amaçlı giden The Conscience (Vicdan) gemisine sihalarla saldırmış,
Şimdi de Madleen gemisine saldırmış, gemi Seyrüseferden alıkonulmuş, 12 mücahit derdest edilip götürülmüştür.
Biz hala kınamaya devam ediyoruz! Kınıyoruz, kınıyoruz, daha çok kınıyoruz, tekrar tekrar kınıyoruz!
Artık kınamaktan bıktık! Hiçbir işe yaramıyor ve ziyonist caniler ancak yaptırımdan, güçten anlıyor.
Madleen saldırısından sonra, bir siyasi partimizin genel başkanının dediği gibi, başta tüm Müslüman ülkelerden ve tüm dünya ülkelerinden birer yardım gemisi organize edilmeli ve hep birlikte Gazze’ye yola çıkarılmalıdır. Aynı hareket, karadan ve havadan da yapılmalıdır.
RACHEL CORRİE, AARON BUSHNELL ve ELİAS RODRİGEZ kadar, vurulan üç gemideki mücahitler kadar yüreği olan insanlara ve hele hele ülke idarecilerine ne kadar da muhtacız!
Bu vesileyle geçmiş Kurban Bayramınızı tebrik eder, bayram yapabileceğimiz nice bayramlara, BAYRAM GİBİ BAYRAMLARA hep beraber erişmemizi Yüce Yaradan’dan niyaz ederiz.