Bayramdan geriye kalan trafik cezaları, her nereye giderseniz gidin tek mevzu cezalar. Geçen yıla oranla, bu yılın ilk dört ayında kesilen cezalar geçen yılın tamamına denk düşüyor.

2025 yılının Ocak-Nisan döneminde kesilen trafik ceza tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 102 oranında artış 26,6 milyar TL’den 53,6 milyar TL’ye yükseldi.

Çok belli oluyor ki bütçe geliri için önemli pay ayrılmış cezalara.

Radar uygulaması, yurttaşa kurulan büyük tuzak. 100 km hız sınıra akabinde 70 km hız ve hemen ardından henüz hız düşürülmesi bitmeden 50 km hız sınırı, ne kadar dikkatli olursanız olun böylesi kısa metrajlı hız sınırı uygulamasını yönetebilmeniz mümkün değil.

Sizin dikkatinizle ya da dikkatsizliğiniz ile izah edilebilecek bir durum değil.

Radar uygulamasını yönetenin dahi üstesinden gelebileceği bir durum değil, belli ki istenilen ya da beklenilen yurttaşın cezalara tabi olması ve gelir elde edilmesi.

Bu hususta şikâyet etmeyen nerede ise kimse yok, sosyal medyanın tek ortak konusu. Uygulamanın istisnai durumu da söz konusu değil sanırım. İktidar yanlısını ayıralım, o kesim cezadan muaf kılınsın da denmemiştir. Vardır şüphesiz iltimas sahibi yurttaşlarımız, bütünün içinde aldığı pay düşük olsa gerek…

Radar uygulaması yapılmasın demek kastında değilim pek tabi. Uygulama tuzak niteliğinde olmasın, hız düşümü ve hız artırım araları planlansın. Sürücüye bu anlamda imkân tanınsın.

Cezada eşitlik; radar zengine de fakire de aynı cezayı uyguluyor.

Son dönemin yapılan yolları da paralı, hani yurttaşın cebinden para çıkmayacak denilen otoyollar. Araç garantili, hazine destekli otoyollar. Yurttaşın ödediği bedelin yanında, bütçenin sübvanse ettiği malum şirketlerin otoyolları.

Akaryakıt zamları ve otoyol bedellerine yurttaş alıştırılmıştı, bu bayramın farkı; radar uygulaması ile yurttaşın cebinden çıkan ilave paralar.

Yani “yol yaptılar yol” simgesi de çöktü.

Her olumsuzluğu örten o meşhur savunma mekanizması da yerle yeksan oldu, AKP iktidarı ile çok alıştığımız naralar, “nerden nereye” ve “eski Türkiye” hepsi birer birer çöktü.

Eski Türkiye alışkanlığı asla değildi, cezalar ile bütçenin desteklenmesi. Bugün bırakın bütçe desteğini, cezalar önemli gelir kaynağı haline dönüşmüş.

Bayramlar eski Türkiye alışkanlığı, yok artık öyle mutlu/mesut bayram geleneği…

Uluslararası yol düzeneği böylede şehir içi trafiği farklı mı, değil tabii ki. Her alanda gerilimli hal söz konusu, yurttaş patlama noktasına çoktan gelmiş.

Şehir içi trafik, özellikle şehir merkezi araçla girilecek gibi değil. Yetersiz yollar, plansız caddeler, doğal otopark haline dönüşmüş yol kenarları, daraltış cadde ve sokaklar.

1 nano saniye biriminin bizde ki karşılığı kırmızı ışıktaki arkada bekleyen aracın, korna çalma hızına eşit olduğu yönünde tarif edilir.

Bir türlü bitiremedik gürültü kirliliğini, ışıkta beklemek, kurallara uymak bu şehirde trafik terörünün ana gerekçesi. Vay sen misin kurala uyan, korna sesleri ile kendinize getirilirsiniz.

Toplu taşıma araçları başta olmak üzere, kurallara uymama yönünde bir davranış biçimimiz var maalesef. Yıllar içerisinde üstesinden gelemediğimiz bir durum.

Artan araç sayısına karşın açılamayan cadde ve yollar, şehir içi trafiğin en önemli eksikliği. Birde bunun yanında toplu taşıma sisteminin yetersizliği konulunca, özel araç kullanımında artış yetersiz yollar, tüm olumsuzluklar içinde trafik akışının rahatlamasını beklemek hayal ötesi bir durum olsa gerek…

Hele ki bizde ki doğa harikası kavşaklarda ilave olunca varın gerisini siz düşünün!

Bu bayramın simgesi radardı, önümüzde ne bekliyor bizi yeni sürprizler neler göreceğiz…