Dünya her dönem gençliğe önem verme adına onlara akıl verme yarışında olmuştur.
İnsanlar kendi dönemlerini sanki asrı saadet kabul ederek gençleri suçlamışlardır.
Gençlik hayatın kuvvetli ve serkeş kafa tutan, başkaldırma- zamanıdır.
Gençlik imardan çok imhaya meyillidir. Taşkın bir su seli gibidir.
Tüm bunlarla beraber olumlu bir durumu da müşahede mümkündür.
Hz. Ademin muttaki oğlu ise tarih boyu sulhun ve sevginin örneği olmuştur.
Özellikle Ashabı Kehfin teslimiyetin tarih boyu örnek olmuştur.
Kehf suresinin 13-16. ayetleri bu hakikati şöyle anlatır.
“Biz sana onların başından geçenleri gerçeğe uygun olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar rablerine inanmış gençlerdi; biz de onların doğru yolda yürüyüşlerine katkıda bulunduk.
(Haksızların karşısında) ayağa kalkıp şöyle derken onların yüreklerini güçlendirdik: “Bizim rabbimiz, göklerin ve yerin rabbidir; O’ndan başkasına asla tanrı deyip yakarmayız. Yoksa kesinlikle yanlış bir şey dillendirmiş oluruz.
Şu bizim kavmimiz Allah’tan başka tanrılar edindiler. Onların tanrı olduğuna dair açık bir delil getirseler ya! Allah hakkında yalan uydurandan daha zalim kim olabilir!
Mademki siz onlardan ve Allah’ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, rabbiniz size rahmetini yaysın; işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın.”
Ülkemizin gençliği bu hakikatten mahrum bir şekilde eğitime tabi tutulmuşlar ve batıla iman ederek zihni ve akli bakımından köleleşmişlerdir. Şunun kızları ve bunun gençliği diyerek aklı selimden uzaklaştırılmışlardır.
“Dindar Gençlik” politikası eyleme geçmemiştir. Ahlakı zafiyet ve vurdumduymazlık hat safhadadır. Büstlere secde ve rükû edilen dönemi müşahede ettik. Gençleri eğitenlerin gerçekte eğitime ihtiyacı vardır.
KAYBOLAN DÜĞÜNLER
Onlar: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzü aydınlatacak, gönlümüzü sevindirecek sâlih kimseler ihsân eyle! Bizi takvâ sahiplerine önder yap!” diye duâ ederler.
Düğün sezonu şimdilik hız kesti ve yerini vebale bıraktı. Üzülerek ifade edeyim ki bazı dost ve arkadaşların düğünündeki olumsuzluklar ve düğün kıyafetleri sadece gözümüzü değil gönlümüzü de yaraladı. Şeriatçı, dindar hatta tarikat mensubu olanlarda dahi oğlan ve gelinlerin kıyafetsizlik tercihleri katılanlarında halleriyle tam bir hayal kırıklığı yaşanmaktadır. Din dindarlık iddiasında olanları terk etmektedir. Bu olumsuz hale bizleri de şahit tutarak veballerimizi kollektif hale ulaştırmış oldular.
Evet biz kalabalığı ve gösterişi seven bir toplumuz. Sahte sevgi ve birliktelikler binlere ulaşınca bu hali anlamaya imkân kalmamıştır. Birde nikahlarda ki güç gösterisine dönen törenler katılanların bazılarını değersizleştirmiştir.
Sade ve mütevazi bir merasim yerine yığınların oluşturulduğu ve özensiz bir duruma şahitlik etmekteyiz. İsraf sadece parada değil dini anlamda da haddi aşmak anlamında etrafımızı sarmış durumdadır. Şeyhi, hocası, müridi ve din adına kim olursa olsun Gazze vahşetine rağmen vur patlasın çal oynasın kabilinden gençlik tüketilmiştir.
Keşke günaha hepimizi ortak etmeseydiler. Birbirimizi kötülüğe şahit kılmasaydılar. İyili emredemediğimiz gibi kötülüğü de engelleyemedik. Batıla şahitlik ederek bu yaptıklarımız sıradan bir günah değil, toplumsal bir isyana meşruiyet oluşturmasaydık.
Sözde dini nikah icra edilirken emanet bir bezi başına koymak tesettür değildir. Asıl olan onu gerektiği yerde daima muhafaza etmelidir. Vet bilerek yazdım emanet bir bez parçası örtü değildir. O hocaya ve sözde nikaha karşı bir görüntü ve gösteriştir. Düğünde açılabildiği kadar açılan bir ailenin dini nikah törenindeki dindarlığının sahteliğini halka açık alanlarda şahit olmaktayız. BENİM NİKAH KIYDIĞIM GELİN BU KIZ DEĞİLDİR DİYEMEDİK. Dini nikahtaki Allah emanetini kabul ediyorum diyen damat da bu genç değildir. Evet sadece gençliği değil kendimizi de kaybediyoruz.
Varlığı ve zenginliği isyana yardımcı olarak yaşıyoruz. Hayatı şükürde değil, isyanda ısrarcı olarak sürdürüyoruz. Düğünlerimiz SOS veriyor efendim. Milyonluk salonlar ve harcamalar ancak dindarlık adına fukaralık çekiyoruz. Düğünler servet ve çevre zenginliğini ifşa etme törenleri olarak devam ediyor.
Kısacası takvayı kaybettik ve muttakilere önderliği reddettik.
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ