Sakarya’da bir “nakarat,” ya da aynı cinsten “nakaratlar” tekrarlanıp duruyor!

“Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı yer Sakarya. Her renk Sakarya. Çok kültürlü coğrafya Sakarya. Kardeşlik coğrafyası Sakarya. Farklılıklarla bir arada” ve benzeri nakaratlar.

 Ne yazık ve ne acıdır ki, birçok siyasetçi, idareci ve insan bu nakaratı, büyük bir buluş, marifetmiş ve faydalıymış  gibi ağzına alıyor, sık sık dile getiriyor, dillerine dolamış bulunuyor.

Daha çok bölücü malum unsurların gündemiyle paralel gelişmiş, bölücü çevrelere nazire olarak sunulan, asırlardır yekvücut olmuş kardeşleri de farkında olmadan farklılaştıran, farklıymış gibi göstermeye çalışılan, aralarına çizik atan bir fantezi söylem.

Olmayan farklılığı, üstüne basa basa, söyleye söyleye olduran, fark ettiren, temel de hiçbir gerçekliği ve faydası olmayan, zarar veren, akıllara “düşüren”  bir yaklaşım.

Hem sadece Sakarya’mızda değil, Kocaeli, İstanbul, Yalova, Bursa, İzmir, Adana, Mersin, Samsun ve daha birçok ilimizde durum aynı iken.

Adem ile Havva’dan olma, yani, ADEMOĞULLARI’ndan akraba, insanlık kardeşimiz,

Yüzyıllardır beraber yaşadığımız, hemhal olduğumuz, kız alıp kız verdiğimiz, hısım ve akraba olduğumuz,  asırlarca ortak dil, kültür, örf, adet ve gelenek oluşturduğumuz, aynı havayı, suyu, toprağı ve coğrafyayı paylaştığımız,  aynı tarihi, kaderi ve geçmişi yaşadığımız,

Bütün bunların üstüne ve çok daha mühimi, aynı inanca, Allah’a ve  Peygambere inandığımız, ortak İSLAM kültürü ile  yoğrulup, şekillendiğimiz, tek bir  MİLLET ve ÜMMET olduğumuz,

Tek VATAN, tek DEVLET, tek MİLLET, tek BAYRAK ve tek ortak DİL’e sahip olduğumuz bir aileye, nasıl olurda bu yakıştırmaları yapabilir, nasıl hala üstüne basa basa ve her defasında, olmayan farklılık ve ayrımları çağrıştıran bu “nakaratları” tekrarlar dururuz!

Beyler ve bayanlar! Bu nakaratı her daim kullananlar!

Sakarya’da, bir başka ilimizde, 81 vilayette ve 80 milyonda, farklılık, farklı renkler, farklı kültür ve aileler değil, her şeyimiz ortak, asırlarca tek bir hamurdan tek bir millet olmuş, aynı ortak kültüre, dile, örf adet ve geleneklere sahip, tek bir vatan, millet, devlet ve bayrak olmuş bir Sakarya, Anadolu, bir Türkiye vardır.

Nasıl ki, çam, sedir, çınar, ıhlamur, kestane ve benzeri ağaç türünden oluşmuş topluluklara ORMAN diyorsak, “orman” kelimesi yerine, her bir ağaç ismini tek tek saymıyorsak, hepsi birden ormanı teşkil ediyor, tek bir “orman” oluyorsa, bizde Sakarya ve tüm ülkede tek bir orman gibiyiz.

O orman millettir, SAKARYA’dır. 81 İl, Anadolu, dün OSMANLI,

Orman da olduğu gibi, tek tek ağaç çeşitlerini saymadığımız gibi, milletimizi ifade ederken de, aynı duyarlılığa ve bütüne atıf yapmalı, “zorlama” farklılıklar 

“Faklılıklarla bir arada” ifadesini, ancak, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve benzeri ülkeler ve şehirleri için kullanabiliriz. Farklı kültürleri oralar için konuşabiliriz. Zira, gerçekten oralarda çok farklı dinler, birbirine çok yabancı kavimler 


İyi niyetli de olsa, her farklılık ifadesi, iması ya da ifası, olmayan şeyi oldurur, suni müdahalelerle iz bırakır ve ülkemizin  bir kesiminde, aynı söz ve sataşmalarla, ayrımcı isim ve sıfatlarla oluşturulan  menfi durum gibi, yeni farklılaştırmalara zemin

Şakası dahi yapılmamalı, bu ülkede konuştuğumuz her kelimeye dikkat etmeli, ortak kelime ve kavramlar üzerinden hareket etmeliyiz. Zaten kardeş olduğumuz, sarsılmaz bir bütün, tek bir aile, tek bir millet olduğumuz halde, bunu zorla kaşımaya, kazıyarak altından bir şeyler çıkarmaya çalışmamalıyız. Bir güzellikten, bir iyilikten defalarca bahsetmek, onun olmadığını ima etmek, olmamasına zemin hazırlamak, 

Ne yazık ve ne acıdır ki, bu cahilce yaklaşımlar, bilmeden yapılan yarı şaka yarı ciddi yakıştırmalar, alttan alta mikro milliyetçilik, ırkçılık, kavmiyetçilik, sülale ve aşiretçiliği tetiklemekte, halı altında da olsa, toz olarak orada neşvünema bulmaya 

Bırakınız,  bir avuç ve ümmete göre tek bir aile olan Sakarya ve Türkiye’mizi,  Eritre’den Moro’ya, Adriyatik’ten Çin seddine, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Yakutistan’dan Yemen’e, Orta Asya’ya, Çeçenistan’dan Afrika içlerine kadar, Amerika’dan  Rusya’da ki Müslümanlara kadar tek bir millet, tek bir ümmet olmamızı  ifade eden  şu Ayeti 

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar 

Yine Peygamberimizin Veda Hutbesindeki şu sözünü  de hatırlayalım: Ey İnsanlar, sözümü iyi dinleyin. Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız; Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.”

 Bu ayet ve  Hadis, 80 milyonluk ailemizi değil, iki milyar ümmeti  ifade ediyor. Burada her şey apaçık belli değil mi?

Bütün bu isimlendirmeler tanışmamız için. Hepimizin ismi Ali olsaydı, nasıl tanışacaktık? Ali, Osman, Ömer, Ahmet, Muhammet gibi farklı isimler aldık ki, tanışalım, tanışmamız kolay olsun, birbirimizi karıştırmayalım.

Hem yüzyıllardır beraber olduğumuz, kan ve can kardeşi olduğumuz, hemen her paydamız ortaklaşan yanımızdakilere “farklılıklarla bir arada”  dersek, Yüzyıllardır ayrı coğrafyalarda yaşadığımız, sadece “ortak dine” sahip olduğumuz, dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Müslümanlara ne diyeceğiz? İki milyar ümmeti neyle ifade edeceğiz?

Evet. Sakarya’da ve tüm ülkemizde, yukarıdaki “nakaratlar” yok. Tek bir millet, tek bir vatan, mezc olmuş tek bir ortak kültür, yaşam, gelenek,kader, tasa, sevinç, dil, bayrak ve devlet var.