Osmanlı’nın son döneminde –Cumhuriyet öncesi- Batı’da eğitim alarak “zihinsel dönüşüm” geçiren ilim-fikir ve siyaset adamları aracılığıyla Anadolu tarlası önceden sürülmüştü. 

Müslüman Anadolu halkı yok olma pahasına İstiklal Savaşı’nı kazandı kazanmasına ama acıdır ki Avrupa ülkelerinin beslediği “İslam’la kavgalı etkin ve yetkin yabani otlar” yetiştirildi bu topraklarda. 

Yusuf Kaplan, “Emperyalistlerin yapamadığını uşakları yaptı. Bu ülke diz çöktürülerek dışarıdan teslim alınamadı. İçeriden teslim alındı. Neyle? Yabancılaştırıcı eğitim, mankurtlaştırıcı medya, yozlaştırıcı sanat yoluyla teslim alındı” diyor. 

Üstüne bir de devrim kanunları üzerinden İslam dininin tüm değerlerine savaş açan rejim baskısı ve CHP’nin tek parti iktidar dönemini eklerseniz durumun vehameti daha iyi anlaşılır. 

Bu burada bir dursun. 

Şimdi gelelim konumuza. Rahmetli Ahmet Kekeç Ağabeyimiz sağ olsaydı aşağıda zikredeceğimiz şahsa anlayacağı dilden güçlü bir cevap verirdi. Akif Emre ve Ahmet Kekeç’in vefatından sonra Salih Tuna yalnız kaldı. Salih Ağabey hangi birine cevap yetiştirsin. 

ADD- Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı ve CHP Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt: “Tüm yetkilileri uyarıyoruz. Kemalist devrimler, gericilik batağı altında soluksuz kaldı. Eğitim dinselleştiriliyor. Cemaatler etkinliğini arttırıyor. Osmanlı’ya öykünmeyi bırakıp bir an önce Atatürk Yolu’na girin” diyerek, hem iktidara hem de bizlere ayar vermiş. 

Neymiş efendim… Kemalist devrimler “gericilik batağı” altında soluksuz kalmış nefes alamıyormuş… 

Cumhuriyet kurulduktan sonra resmî ideolojinin “dipçikli iktidar” kuvvetiyle; bu ülkede yaşayan tüm Müslümanların soluk borusunu kesen siz değil misiniz? Dindar masum insanları darağacına asan siz değil misiniz?

Zalim dedelerinin ayak izini takip ederek günümüzde sefâ süren torunlar! Siz var ya siz? Hele sizin sızlanmaya hiç hakkınız yok. Kesin sesinizi. Oturun oturduğunuz yerde.

Sizler; üstün ırk, üstün vatandaş falan değilsiniz. Militarist ve Faşistsiniz. Antidemokratik ve faşizm kokan üstenci dilinizden bıktık artık. İslam inancını yaşayan bu ülkenin vatandaşlarına –sizin deyiminizle -eşit yurttaşlarına- “gerici” deme hakkını size kim verdi?

Asıl gerici sizsiniz. Bu ülkeyi uzay yılına göre 1925 tarihinde çakılı bırakmak istiyorsunuz. Gerici lafınızı size iade ediyoruz. Müslümanlara “gerici”, İslam dinine “gericilik batağı” demek ancak sizin gibi geçmişte takılı kalanlara yakışır. Cahiliye devri Araplarına ne kadar da çok benziyorsunuz.  

Bizlere parmak sallayıp tehdit eden CHP Milletvekili 2017’de yapılan Anayasa değişikliği referandumunda ne demişti? Hatırlayalım.  

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi için “Evet” diyecek olan bizleri “İzmir’de denize dökeceğiz” diyerek tehdit ediyordu. Malum CHP’nin altı oklu çatallı dili halkı tehdit etmekten başka bir şey bilmez.  Neymiş bizi İzmir’den denize dökecekmiş… Zannedersiniz ki kendisi Kuvâ-yi Milliye zâbiti, -hâşâ- bizler de Yunan askeriyiz.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı ve CHP Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt, TBMM’nin ilk Adalet Bakanı “Mahmut Esat Bozkurt’un” torunu.

Mahmut Esad Bozkurt, (d. Kuşadası 1892) 1920-1943 tarihleri arasında tam yedi dönem kesintisiz olarak CHP İzmir Milletvekili ve Türkiye Komünist Fırkası üyesi. 

Abdülhamid düşmanı Jön Türk Mahmud Esad Bozkurt ne demiş hatırlayalım: “Dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk ırkından olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı.” 

Kazım Karabekir’in hatıralarına göre 18 Temmuz 1923’te Ankara İstasyonundaki binada Teşkilat-ı Esasiye’nin  1924’te kabul edilen Cumhuriyet tarihinin ilk Anayasası (din maddesi) taslak görüşmelerinde: Mahmud Esat Bozkurt TBMM komisyonuna dilekçe veriyor. “İslam’ın çok zararlı bir din olduğunu” ve ilerlememize mani olduğu için değiştirip Hıristiyan olmamızı teklif ederek ilave ediyor: 

“… Evet Hıristiyanlığı… Çünkü İslam ilerlememize engeldir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve dünyada bize kimse ehemmiyet vermez…”  (Yeni İstanbul Gazetesi Belgesel 13-16 Kasım 1970)

Müslüman Türk çocuklarının okullarda İslam eğitimi alması, cemaatlerin –siyaset yapmaksızın- insana ve sosyal dokuya hizmet etmesi, Osmanlı Medeniyetine öykünmek iyi bir şeydir. 

Bu milleti Hıristiyan yapmak isteyen dedelerin torunları… Biz de sizi uyarıyoruz. Haddinizi bilin edepsizlik etmeyin. Sözünüzü iade ediyoruz. Asıl gerici sizsiniz.