«Bu dünyada en şerefli mevki atın sırtı, en iyi arkadaş ise, kitaptır»

İnsan dendi mi muhakkak bir ev akla gelir. Ev ise aileyi temsil eder. İnsan her canlı gibi ihtiyaç sahibidir. İhtiyaçlar için kazanç ve mekâna ihtiyaç vardır. İnsanın ihtiyaçlarından biri de “Kitap” denilen gerçektir. Bu kitap ister ilahi kitap olsun, isterse mesleki ve başka amaçla yazılsın insan dendi mi evinde muhakkak bir kitap vardır, hatta bazı otellerde bile farklı hizmet için kitaplar vardır.

Ben imam çocuğu olduğum için merhum babam ve amcamın evinde kitapları görür ve imrenirdim. Arapça, Türkçe ve özellikle Hulâsâtu’l Beyân isimli tefsirinin orijinal ve lüks ciltli Osmanlıca baskısı muhteşem bir ağırlığa ve değere sahiptir. Bizim evde odalar kitapla isim alır her şeyin yeri değişir ama kitap odasının adı ve yeri kolay kolay değişmezdi. Çocukken bir kitap almak için babamdan izin istedim, o da kitaba baktı ve gördü ki kitabın üstüne adımı bile yazmışım sonra parasını babam ödedi. Rahmetlinin istirahat için uzandığında “Bana bir kitap getirin” dediği sanki kulaklarımda çınlamaktadır. Bazen kitabı biz seçer, o ise okurdu. Onlar kitap tamir ve ciltlemesini de bilirlerdi. Hatta evimize bir müftü muavini misafir gelmişti, kitaplarının üzerinde ismini görünce ne çok kitap yazmış demiştim. Sonra anladım ki kitaplarını cilt yaptırırken üzerine ismini yazdırmış.

Evlerimizde ki kitap ve kütüphane hatıraları oldukça çoktur ve olmalıdır. Önce kitaba yer bulunmalı sonra diğerleri gelmelidir. Dijital dünya yokken kitap hem bilgi, hem zinet, hem de servet ve en önemlisi ise maddi ve manevi bir mirastır. Vefat eden bir dostumun çocuğu babasının tesbihini, vaaz bantları, dua ve Yâsîn ile birkaç nasihat kitabını bir torbada bana getirip vebal olmasın diye bırakışının bende ki ıstırabını hiç unutamam.

Evet, konumuza dönersek gerçekten kitap almak, okumak ve muhafaza etmek ciddi tecrübe istemektedir. Âcizane onlarca dolaplı kütüphanemden sonra düşünüyorum ki kitap nasıl seçilir, alınır ve muhafaza edilir. Çok kitap almak övünülecek şey değildir fakat bir servet ve mekân istemektedir. 99 Depreminde kitap dolaplarının üst üste devrildiğini görünce onlar bilgisiyle bizi korur ama kendilerini koruyamamıştı.

Dest-i gadr-i müsteîrândan ziyânım bî-hisâb

Tevbe ettim âriyet hîç kimseye vermem kitâb

Mesela din görevlisinin alacağı kitap ile akademisyenin ve halkın alacağı kitap ve özellikler farklı olmalıdır. Yanlış kitap alımı ömür boyu bir işkenceye dönüşebilir. Unutulmamalı ki kitap ve ekmek çöpe veya geri dönüşüme gönderilmemelidir. Özcümle insanın ve özellikle meslek sahibinin kitap alma ve muhafaza etme kılavuzuna ihtiyaç vardır. Bu konuda bilgi ve tecrübesi olanlardan tecrübe bekleriz. [email protected]