Matrix filminde Morpheus, Neo’nun bir bilgisayar simülasyonunda yaşadığını anlatmak için ona şunları söyler:

“Gerçek olan nedir? Gerçeği nasıl tanımlarsın? Tadıp görebildiklerinden bahsediyorsan onlar beynin tarafından yorumlanan elektrik sinyalleridir.”

Geçen hafta Beyin İmplant Şirketi Neuralink için, ABD Gıda ve İlaç Kurumu'ndan (FDA) insanlara çip takmak üzere klinik deneylere başlama izni alan Elon Musk da birçok kez, yüzde 99.9 ihtimalle bir bilgisayar simülasyonunda yaşadığımıza inandığını söylemişti.

Yaşadığımız bu hayatın bir simülasyon olduğuna yönelik yayınlarda, son dönemde dikkat çeken bir artış söz konusu. Aslı Fransızca olan ‘Simülasyon’ kelimesi Türkçede karşılığını tam bulamamış bir kelime. TDK, garip bir şekilde Türkçe karşılığını ‘benzetim’ ve ‘öğrence’ olarak belirtmiş. Tanımı ise şöyle: “Simülasyon, bir olayın ya da durumun gerçeğe eş değer bir şekilde canlandırılması ya da sembolize edilme halidir.”

Simülasyon Teorisine göre, yakın bir gelecekte, yaşadığımız bu hayata benzer bir hayatı kurgulayabileceğiz. Sonrasında ise bizim kurguladığımız bu simülasyonda kendilerini gerçekten yaşıyor zanneden o insansılar da zamanla başka bir hayat simülasyonu kurgulayabilecekler. Rusların içinden hep başka bir bebek çıkan oyuncağı “Matruşka” misali bu böyle devam edecek. Ta ki ilk simülasyonun vadesi dolana kadar. İşte bu yüzden, bu teoriye göre, şu anda hayat süren bizlerin de bir simülasyonda olma ihtimalimiz söz konusu. Dolayısıyla biz Matruşkadaki ilk bebek bile olmayabiliriz.

-Gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü Neo?  Peki bu rüyadan hiç uyanmasaydın düşler dünyası ile gerçek dünya arasındaki farkı nasıl anlayacaktın?

Matrix filminde bunun gibi birçok etkileyici replik yer alıyor. Bu replikler, 1999 tarihli bu filmi seyreden herkesin hafızasına kazınmıştı.

Gerçeklik algımızı sorgulamamıza neden olan bu filmi fırsat bilen bazıları da hiç vakit kaybetmeden “Maddenin Ardındaki Sır”, “Hayalin diğer adı Madde”, “Gerçekte madde yoktur”, “Bir bilgisayar Programındayız”, “Kuantum ve maddenin Gerçeği” gibi dikkat çeken başlıklarla konuyu gündemde tuttular.

Bunların en son versiyonu ve en popüleri olan Simülasyon Teorisi, adı üzerinde bir ‘teori’dir. Bilimsel gerçek ile teori kelimeleri de karıştırılmaktadır. Teori, bilimsel gerçek değildir.

İnternetten Sonra (İ.S) ve özellikle yeni milenyumda dünyaya gelen “Z kuşağı”, internetsiz bir dünyayı tahayyül edemeyecek kadar aşırı bir sanallığa maruz kalmış mağdur bir kuşak oldu. Tam bir kavram kargaşası ve kafa karışıklığı yaşayan bu kuşağın mensupları, gerçek ile hakikat, kalp ile gönül, ilim ile bilim, felsefe ile hikmet arasındaki farkı bilemeyecek durumdalar ve gerçeklik algıları dumura uğramış bir haldeler. Sadece o kuşak değil hepimiz sanal medyada bize sunulan bilgi ve görüntü bombardımanı arasında neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemeyecek haldeyiz.

Biz insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşur ve kelimelerle yazarız. Bu nedenle kelime dağarcığımız çok önemli. Namık Kemal, bildiğimiz ve kullandığımız kelime sayısının ne kadar önemli olduğunu şu çarpıcı sözlerle ifade etmiş:

"Bir insanın zekâsı, bildiği kelime sayısıyla orantılıdır. Yani bir insan ne kadar çok kelime bilirse, aklını da o nispette iyi kullanır. Ne kadar az kelime bilirse aklını kullanmakta zorluk çeker.”

Simülasyon gibi sanal konuların işlenişinde yer alan kelime ve kavramlara da dikkat etmekte fayda var. Örneğin bu konu için çok kullanılan gerçek kelimesi ile kültürümüzde ve inancımızda çok önemli yeri olan hakikat kelimesi arasındaki farkı unutmamamız gerekiyor.

Küçük Ağa romanının büyük yazarı Tarık Buğra, onu köşeye sıkıştırmak isteyen bir televizyon sunucusunun, “hakikat yerine gerçek desek ne kaybederiz?” sorusuna unutulmaz bir cevap vermiş:

- Hakikati kaybederiz.

Varlıkların hak ile yaratıldığı ve bir hakikati olduğu kutsal kitabımızda sık tekrarlanıyor ve iyi bir insan olmak adına kendimizi geliştirme yükümlülüğümüzü yerine getirmezsek hakikat ile aramıza bir perde çekileceği konusunda uyarılıyoruz.

Bir ruhumuz ve bir bedenimiz var. Nihayetinde bu ruh, dünya hayatında kullandığı bedeni burada bırakıp gidecek.

Bütün Simülasyonların, Hayallerin, Rüyaların, Bedenlerin, Ruhların, Yerlerin, Göklerin, Cümle Alemlerin, kısaca Her Şeyin Sahibi, “yaptığınız zerre kadar iyiliğin ya da kötülüğün karşılığını göreceksiniz” diyor.

En büyük hakikat bu olsa gerek.