“İnsan gerçekten de en unutkan varlıktır. Unutur çünkü işine gelir, unutur çünkü işine geldiği için hatırlatılanı da küçümser.”

Kur’an’da Âdem’in cennetten çıkarılışına bakınca, insanın sınavı net bir şekilde ortada: Allah’ın emri var, şeytanın fısıltısı var, insanın özgür iradesi var. Peki, insanoğlu hangisini tercih etti?

21. yüzyılda, 8 milyarlık dev bir insanlık ailesi, istisnalar hariç, apaçık bir şekilde Şeytan’ın peşinden gidiyor. Bu bir abartı değil, net bir gerçek. Kimin nefsinin kölesi olduğu, kimin Şeytan’ın avucunda, kimin fısıltısıyla hareket ettiği ortada!

Şeytanın Büyük Kumarı: İnsanlığı Saptırmak

İblis, Allah’a meydan okudu: “Ben bu basit varlığı saptıracağım!” Ve evet, insanlık neredeyse tamamı ile ona istediğini verdi.

Dünyanın dört bir yanında, “içki, fuhuş, zina, kumar, uyuşturucu, homoseksüellik, lezbiyenlik, transseksüellik, tecavüz, taciz, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, dolandırıcılık, kara para aklama, çıplaklık, savaş, kan dökme, riya, iki yüzlülük, dedikodu, lüks, israf, gösteriş” vs... vs..

Bunlar artık istisna değil, bizzat norm haline geldi. “Modern” denilen çağda insanın gündelik yaşamı bu haramların gölgesinde sürüp gidiyor.

İnsanlık, Allah’ın emirlerine değil, şeytanın telkinlerine itaat ediyor. Kime sorarsan sor, herkes kendince “iyi”, herkes kendince “temiz”. Fakat yeryüzü kanla, gözyaşıyla, fitneyle, fesatla dolu!

Bugünün insanı, haramı helal göstermek için ahlakı bile yeniden tanımlıyor. “Çağdaşlık” adına cinsel sapkınlıklar “özgürlük” diye pazarlandıkça, iffetsizlik alkışlandıkça, lüks ve gösterişin adı “başarı” konuldukça, Allah’ın sınırları çiğneniyor, şeytanın eline koz veriliyor.

21. Yüzyıl İnsanı: Şeytanın Avukatı

Sözde “özgürlük” putunun arkasına sığınıp, her türlü sapkınlığı, her türlü kötülüğü meşrulaştıran bugünün insanı, şeytanı haklı çıkarıyor.

Cennetten kovulan Âdem’in mirasına sırt dönüp, İblis’in bayrağını eline alıyor.

Oysa Allah (c.c.) insana akıl verdi, vicdan verdi, peygamberler gönderdi, kitaplar indirdi. Her devirde uyarıcılar gönderdi.

Ama insan ne yaptı?

Dünyanın geçici zevklerine gömüldü. Para, şöhret, güç, cinsellik… Hepsi birer put haline geldi. Şeytanın fısıltıları modern çağın mikrofonlarına dönüştü; ekranlardan, sokaklardan, ofislerden, evlerden insanlara “yiyin, için, harcayın, keyfinize bakın, sınır tanımayın” diye bağırıyor.

Ve insan, Allah’a değil, şeytana tabi olmayı tercih ediyor.

Onunla yetinmiyor, Allah’ın adını ananlara da “gerici, yobaz, çağdışı” damgasını vuruyor. Çünkü şeytan, insanı sadece yoldan çıkarmakla kalmıyor, Allah’ın dostlarını da şeytanlaştırmak için tüm taktiklerini ortaya koyuyor.

Şeytanın Saltanatı, İnsanın Felaketi

Bakın çevrenize!

İnsanlık tarihinin en büyük felaketleri yaşanıyor:

“Toplu savaşlar, soykırımlar, işgaller, açlık, sefalet…

Kadın ve çocukların satıldığı pazarlar, sapkınlığın pornografik bir sanata dönüştüğü dev platformlar, insanlığın iffetini sıfırlayan sosyal medya meydanları…

Milyar dolarlık yolsuzluklar, rüşvet çarkları, adaletsiz mahkemeler, zalimlerin ödüllendirildiği, mazlumların ezildiği bir dünya…”

İnsan, şeytanın izini sürerek adım adım kendi cehennemini hazırlıyor.

Şeytan Kazandı mı?

Bu çağın en büyük trajedisi; insanın cennetten kovulma sebebini unutması, Allah’ın çağrısına kulak tıkaması, nefsinin ve şeytanın esiri olmasıdır.

Ve evet, 21. yüzyılda insanlık, istisnalar dışında şeytanı haklı çıkarmış, onun elini güçlendirmiştir.

Artık şeytan için mücadeleye gerek bile kalmadı; insanlık kendi kendini satıyor, kendi kendini kandırıyor.

Şimdi soralım:

Hangi insan, hangi toplum, hangi devlet Allah’ın emirleriyle hükmediyor, hangi sistem şeytanın saltanatına direniyor?

Bunu dürüstçe cevaplayabilen varsa buyursun söylesin.

Ama gerçek şu ki:

21. yüzyıl insanı Allah’a değil, şeytana kul oldu.

Ve en büyük felaket, işte budur!

Gerçekleri söylemekten korkmamak lazım !

Bugünün insanı “özgür” olduğunu zannederken, zincire vurulmuş şeytanın bir kölesidir artık...

O zincirin ucunda ise DUMANSIZ ATEŞ ŞEYTAN "İNSAN"la kazandığı zaferini kutluyor… (Gökhan Dihkan’dan alıntı)