Adapazarı Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Turhan Salihoğlu, “Zincir marketler toplu alım gücüyle ürünleri daha ucuza sunabiliyorlar. Esnafla aynı şartlarda rekabet etmeleri mümkün değil. Nüfus ve mesafe kriteri olmadan açılmaları haksız rekabet yaratıyor” diyerek son derece haklı bir durumu ortaya koydu.
AVM ve zincir marketlerin (üç harfli) şehir içinde kontrolsüz bir biçimde çoğalmalarının küçük esnafı zor durumda bıraktığı ortada.
Son yıllarda yaşanılan ve bir türlü bitmek bilmeyen ekonomik kriz verilen mücadeleyi imkânsız kılarken, tek tek batan yok olmaya yüz tüten küçük esnaf, bunun yanında zincir marketlerin kıskacı altında yaşam mücadelesi veriyor.
Salihoğlu, açıklamasında yer vermiş şehir içinde kontrolsüz çoğalan zincir marketler, kolay ulaşım ve rekabet edilemez toplu alımlar.
Özellikle son yıllarda örneklerini çok daha fazla görür durumdayız. Nerede ise her sokakta zincir market örnekleri, sanırım rekabet koşulları gereği olsa gerek her bir zincir market aynı bölgede konuşlanıyor.
Zincir marketlerin kendi içlerinde yaşadıkları rekabet, küçük esnafın mahalle bakkalının böylesi bir yapıyla rekabet edebilmesi asla mümkün değil.
Kontrolsüz ve hormonsuz bir yayılım yaşamaktayız, tekelleşmeden söz edilecek duruma kadar varmış. Görmediğimiz ya da görmek istemediğimiz bir durum var ortada, gerekçesi nedir bilemiyorum. Haksız rekabet başta olmak üzere birçok olumsuzluğa yol açtığı bilindik bir gerçeklik.
Bizim için durum biraz daha karmaşık, şehir merkezi ve ilçe merkezleri ile sınırlı olan zincir market uygulaması kırsal mahalle ve köy yerleşkelerine kadar girmiş durumda, son yıllarda sayılarında ki ciddi artış yaşanmakta. Covıd vakasından sonra sanırım önü alınmaz bir artış yaşandı.
Bir dönem devletin en tepesinden, “ Zincir marketler artık milli güvenlik sorunu haline gelmiştir” tespitleri yapılıyordu, günün şartları gereği söyleniyor ve ardı gelmeyen tutum sergileniyordu. O gün böylesi bir tespitin ve çıkışın alıcısı vardı söylendi, sonrası küçük esnaf kaderi ile karşı karşıya.
Bakkal kültürü, zincir marketler esareti altında kaybolup gitmekte.
AVM ve zincir market, ticari yaşamı tehdit ettiği gibi sosyal yaşam alışkanlıklarını da değiştirmekte, diğer bir değişle kültürel kodlarımız değişime uğramakta. Her meselede yaşadığımız kontrolsüzlüğü bu alanda da yaşamaktayız.
Adapazarı’nın geçmişte Türkiye’nin önemli ticaret merkezlerinden biri olduğuna da değinen Salihoğlu, “Şeker, tahin, helva, ipek, un, tütün ve mensucat fabrikalarıyla ticaretin kalbinde yer alıyorduk. Bugün OSB’ler ile sanayi gelişti ama tarım ve hayvancılık aynı oranda ilerleyemedi” diyerek bir başka duruma dikkat çekti.
“Nerden nereye” dün bulunduğumuz yer ve bugün yer aldığımız yer. Çok alışık olduğumuz naralar, dön bir bak dününe ve de bugününe, ne kazanmışız neler kaybetmişiz. Ticaretin kalbinde yer almak bir yana sönüp gitmiş bir geçmiş ve yarına dair rotası dahi belli olmayan bir şehir.
Adını koyamadığın bir yapı, sanayi kenti desen tarif etmiyor, tarım kenti desen o da olmuyor. Son yıllarda betona teslim edilmiş tarım arazileri. Ticaret merkezi ise hiç değil…
Başka yazının konusu, bugüne ait mevzudan uzaklaşmadan devam edelim. Küçük esnaf, zincir marketler kıskacından nasıl kurtulabilir ve rekabet edebilme koşullarına ulaşabilir. Her köşe başında zincir market görmek zorunda mıyız?
Salihoğlu, “Esnafın ayakta kalabilmesi için yapılması gereken düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi” çağrısı ve talebi var.
Çağrı ve talep bugünle sınırlı değil, yılların sorunu dün duyulmadı bugün duyanı, ilgisini çekeni olur mu?
Bakkal amca ve küçük esnaf, zincir marketin ve AVM esareti altında yaşam mücadelesine daha ne kadar dayanabilir, kalan sağlar bizimdir anlayışı ile bugüne kadar gelindi, yarını hep birlikte görürüz…