Bir kurban bayramına daha girmek üzereyiz.

                 Kan gölüne dönmüş bir coğrafya da Müslümanlar bayram edecek!

                 Paramparça edilmiş, emperyalist leş kargaları tarafından bölüşülmüş,

                 Yüzbinlerce insanı, çocuk, kadın, yaşlı ve genci katledilmiş,

                 Milyonlarcası muhacir, mülteci olmuş,

                 Aynı kabileden ve aynı dinden insanlar, kardeşler birbirine düşürülmüş,

                 Bir daha bir araya gelemeyecek, ayağa kalkamayacak bir SURİYE’de.

                 Yüzde doksanı ziyonistlerce işgal edilmiş,

                 Geri kalanı da ablukaya, ambargoya alınmış,

                 Yaklaşık yetmiş seneden beri savaşla, katliamla, ölümle, açlıkla, hastalık ve yoklukla yüz yüze bırakılmış, milyonlarcası mülteci olmuş,

                 Lanetli izrail  eşkiyaları tarafından gasbedilmiş, başkent yapılmış, ezanı yasaklanmış  bir Kudüs, Mescid-i Aksa’da,  FİLİSTİN’de.

                 ABD emperyalizmine, faşizmine,  çağın  barbar Moğol istilasına uğramış, işgal ve  yerle yeksan edilmiş, tarihin  en büyük zulüm, katliam, taciz, tecavüz, iğfal, işkence, yağma ve talanına uğramış, mezhep kavgası başlatılarak birbirine düşürülmüş, kırdırılmış IRAK’ta.

                Aynı akıbete, vahşete, kardeş kavgası ve emperyalist işgale maruz bırakılmış, unutulmuş, kendi kaderine terk edilmiş mazlum ve mağdur YEMEN’de.

                1979 yılından beri Rus ve ardından Amerikan işgal, katliam, soykırım ve zulmüne terk edilmiş AFGANİSTAN’da.

                Çin işgaline, katliam, taciz ve tecavüzüne uğramış, öksüz ve yetim, sesleri hiç duyulmayan, sahibi hiç olmayan, Çin vampirlerinin eline terk edilmiş Doğu TÜRKİSTAN’da.

                Batılı emperyalistlerin kalleş saldırı ve işgaline maruz kalmış, alçakça arkadan vurulmuş Kaddafi’den sonra dört parçaya bölünmüş, müreffeh bir diyardan, harabeye çevrilmiş, kardeş kavgası ile birbirine düşürülmüş kan gölü LİBYA’da.

                Ermeni soykırımına, mezalimine uğramış, 1993 yılından beri işgal altında olan Müslüman Türk yurdu KARABAĞ’da. Despot ve zalim idarecilerin tasallutu altında Orta Asya TÜRK CUMHURİYETLERİ’nde.  Rum paryaları ve Batı kıskacında KKTC’de.

                Rus Putin gaddarlığına, mezalimine, işgal ve eşkiyalığına maruz kalmış, yüzbinlerce yiğidi ve mücahidi katledilmiş, ülkemize sığınanlarını  bile,  gizli istihbarat ve ajanlarıyla katletmiş, satılmış piyon Kadirov idaresinde Rusya’ya peşkeş çekilmiş ÇEÇENİSTAN’da.

                Yine Putin faşizmi ile ilhak edilmiş KIRIM’da.

                Budizmin en kanlı, en vahşi, en alçak saldırılarına maruz kalmış ARAKAN’da.

                Rahat bırakılmayan, terörist saldırılarla sürekli kan kaybeden, emperyalizmin sürekli oyun oynadığı, rahat bırakılmadığı PAKİSTAN’da.

               Batılı kanlı ellerin desteği ile darbeye maruz bırakılmış,  sivil halkını  hunharca katleden Sisi’ye peşkeş çekilmiş,, seçilmiş ve hiçbir suçu olmayan devlet başkanı Mursi’si zindana tıkılmış ve unutulmuş, “Rabia” işaretleri ile desteklenen, ama, uzun zamandan beri tümüyle gündem dışı ve sahipsiz, yetim bırakılmış MISIR’da.

               Bir bütün olarak mazlum, mağdur, aç, sefil, emperyalist işgal, sömürü ve iç savaşla iskelete dönmüş, Hıristiyan misyonerlere terk edilmiş Sudan, Somali, Mali, Nijerya, Uganda da ve Müslüman AFRİKA’da. Benzer suikastlere uğramış Fas’da, Tunus’da, Cezayir’de.

                  Avrupa’nın ortasında Osmanlı’dan sonra yetim ve öksüz kalmış Bosna, Kosova, Karadağ, Arnavutluk, Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan’da, Batı Tırakya’da, BALKANLAR da.

                 Ahıska’da, Batum’da, Acaristan, Abhazya, Dağıstan, Çerkezya’da, bir bütün olarak KAFKASYA’da.

                 Müslüman önderleri tek tek idam edilmiş, Hindu ve Batı emperyalizminin rahat bırakmadığı BANGLADEŞ  ve KEŞMİR’de.

                Yoksul bırakılmış, Çin ve Amerikan kıskacında ENDENOZYA’da.

                İslamifobia ve ırkçılığın, Türk ve Müslüman düşmanlığının tehdidi altında yaşamaya çalışan, her an bir sürgüne, taciz ve tecavüze gebe Müslümanlar  AVRUPA ve ABD’de.

                Her an saldırılmaya hazır, 1979’dan beri ambargo altındaki, emperyalizm ve ziyonizmin hedefindeki  İRAN’DA, kanser uru, Müslümanların kalbine saplanmış zehirli hançer ziyonist İzrail tehdidi altında bütün bir DOĞU AKDENİZ coğrafyasında.

                Kıralın ve kırallıkların balyozu altında, KÖRFEZ ülkeleri ve SAUDİ AMERİKA’da.

                Bölünen Irak ve Suriye’nin ve BOP’un en büyük tehdidine, iç ve dış teröre maruz, her gün şehitler veren, dış mihraklı muammalı ve  muvazaalı bir darbeyi kıl payı atlatmış, particilik, mezhep ve meşrepçilik,  kavmiyetçilik,  cemaatçilik ile ayrışmış,  dini, kendi hoca ve ilahiyatçıları ile tartışılır hale getirerek erozyona uğratmış, kuşku ve nifak tohumları ekilmiş bir İslami parçalanmışlıkta, din, ahlak ve kültür erozyonuna uğramış, OHAL’den bir türlü çıkamamış, cezaevleri ağzına kadar dolmuş, kendi kendine yetmeyen, kapitalizmin esaretinde, kasa ve masa peşinde koşan ve hala büyük tehdit ve tehlikeyi görememiş, dünyalık peşinde sarhoş olmuş, afyonlaşmış  ve narkozlanmış insanlarımızın olduğu TÜRKİYE’miz de.

                Evet. Tarihin en zor günlerini yaşayan tüm ÜMMET, MÜSLÜMAN ALEMİ olarak bayrama, KURBAN BAYRAMINA giriyoruz.

                 Elbette kurban ibadetini yerine getirecek, bayramı yapacağız. Bu bizim inanç ve ibadetimizin gereğidir.

                 Ama, buruk bir şekilde, acılar içinde ve gerçek bir bayram edemeyerek.

                 Ama asla yeise, ümitsizliğe kapılmadan, ümitsiz olmadan. Zira, bizim inancımızda “yas” vardır ama “YEİS” yoktur. Bir ve beraber olarak, kardeşliği tesis ederek, çok çalışarak, tehditlere karşı 80 milyon KUVAYI MİLLİYE oluşturarak, her birimize düşen vazifeyi yaparak.

                 Kurban ve Zafer Bayramınız kutlu, uyanış, diriliş ve “mutlak kurtuluşa” vesile olsun.