“Kapitalizm Dünyayı Yiyor, İnsanlığı Tükürüyor!

%1’in Krallığı: SERVET TANRISININ TAPINAĞINDA İNSANLIK KURBAN EDİLİYOR!

KAPİTALİZMİN ve KÜRESELLEŞMENİN bugünkü hali, “serbest piyasa” masalıyla süslenmiş modern bir SÖMÜRÜ DÜZENİDİR.

Dünyadaki toplam servetin yarısının YÜZDE 1’LİK ELİT bir kesimin elinde toplanması sadece bir rakam değil; ahlaki, sosyal ve siyasal bir FELAKETTİR.

Bu çarpıklık, sadece insanların gelirlerini değil, kaderlerini de gasp ediyor.

AFRİKA’NIN MADENLERİ çokuluslu şirketlerce yağmalanırken, çocuk işçiler elleriyle kazdıkları kobaltı Batı’nın elektrikli arabalarına hammadde olsun diye çıkarıyor. Buna rağmen onlara biçilen hayat, AÇLIK, SAVAŞ ve MÜLTECİLİK oluyor.

“Bireysel özgürlük” Masalı

Liberalizmin “özgür birey” masalı, yoksulların gözünde acı bir ironiden başka bir şey değil.

Karnını doyuramayan birine “dilediğini yapma hakkın var” demek, çölde susuzluktan ölmek üzere olana “istediğin kadar koşabilirsin” demek kadar alaycıdır.

Özgürlük, yalnızca erişebilen için özgürlüktür.

O erişim için paraya ihtiyaç vardır.

Paranın sahibi de zaten oyunu kuranlardır.

Bu yüzden, liberalizmin bireycilik ideali aslında sistemin dişlilerini yağlamaktan başka işe yaramaz: zenginleri daha rahat, yoksulları daha sessiz kılmak.

Düzensizliğin İktidarı: Kaos

Bu düzenin sonucu ŞEYTANİ bir denge: Kaos.

Kapitalizmin kutupları arasındaki uçurum, yalnızca ekonomik değil; politik, kültürel, psikolojik bir uçurum.

Yoksulun öfkesi, orta sınıfın korkusu, zenginin hırsı aynı potada kaynıyor.

Sonuç: iç savaşlar, kitlesel göçler, ekolojik yıkım, terör dalgaları. Kapitalizmin yarattığı “özgürlük” dünyası, güvenlik duvarları ve polis devletleriyle korunmak zorunda kalıyor.

İnsanlık, kendi açtığı uçurumda birbirini aşağı itmeye başladı bile.

Kur’an’ın Uyarısı ve Vicdanın Yankısı

Haşr Suresi’nin 7. ayeti, servetin zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet, yani kapalı bir güç mekanizması haline gelmesini yasaklıyor.

Bu yalnızca ahlaki bir öğüt değil, toplumsal istikrarın ilacı.

Bugün bu ilacı reddeden insanlık, kendi zehrini içiyor.

Toplumlar adaletsiz servet birikimi yüzünden çöküyor, aileler parçalanıyor, bireyler ya suç ya depresyon sarmalında kayboluyor.

Kapitalizmi “doğal düzen” gibi sunanlara karşı haykırmak gerekiyor: Bu düzen doğal değil, icat edilmiş bir tekelleşme sistemidir.

İnsan emeğinin, doğanın ve geleceğin vampir gibi sömürüldüğü bir düzende barış beklemek safdilliktir.

Hakikati söylemek gerek: Bu çark kırılmadan huzur gelmeyecek. Zira adaletsizliğin en sofistike hali bile sonuçta çıplak bir zulümdür.

Böyle bir yazıyı bir yerde bitirmek zordur, çünkü bu düzeni eleştirmek aslında tüm hayatımızı sorgulamaktır.

Ama belki de tam zamanı budur: “özgürlük” masallarını değil, hakiki özgürlüğü –adaleti, paylaşımı ve merhameti– talep etmenin zamanı...”(Gökhan Dihkan paylaşımıdır)

Evet. Vahşi kapitalizmin özetini sunan bu yazıya ilave edecek bir şey yok.

Şu kadarını söyleyelim ki, kapitalizm bir ŞEYTAN DÜZENİDİR.

İnsanın, tabiatın, dünyanın ve içindeki bitki ve hayvanların en büyük düşmanı kapitalizmdir.

İnsan fıtratına aykırı, tabii, doğal olmayan bir sömürü ve KÖLE düzenidir.

Bütün ahlaksızlıkların kolayca üreyebileceği münbit bir toprak, şeytanın özgür olduğu bir fesat düzenidir.

Beşerin ürettiği en kötü sistemdir!

“PARANIN” Tanrılaştırıldığı, TÜKETİMİN çılgınca teşvik edildiği, sınırlı tabii kaynakların sınırsızca kullanıldığı, lüksün ve israfın hayat tarzına dönüştüğü, insanlığın baş belası bir KÜRESEL AZINLIK KIRALLIĞIDIR.

Ahlakın çürütüldüğü, şeytanın bütün zincirlerden azat edildiği bir beşeri sistemin adıdır kapitalizm.

İnsanlığın göreceği, bal gibi tatlı zehir olan en kötü sistemdir.

Narkozla ameliyatın yapıldığı ve insanların narkozla acısını kolay duymadığı,

İnsanlığı sürekli narkozlayarak yaşattığı, süründürerek yaşattığı,

Küresel ziyonizmin insanlığa sunduğu ve bugün GAZZE’de, FİLİSTİN’de, LÜBNAN’da, YEMEN’de, İRAN, SURİYE ve Ukrayna-Rusya’da, yakın geçmişte Afganistan, Irak, Libya, Mısır’da ve bir bütün olarak Afrika’nın kahir ekseriyetinde yaşanan acıların, vahşet, zulüm ve soykırımların arkasındaki azmettirci katiller kapitalizm ve küresel kapitalistlerdir.

Kısaca bizim ve tüm dünyanın yaşadığı sıkıntı ve acıların baş müsebbibi, baş aktörüdür kapitalizm.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ