Rahat bırakın kamu yöneticilerini, çalışanlarını. Sözün muhatabı AKP’li siyasetçiler ya da siyaset eskileri. Bir dönem AKP’de siyaset yapmış, ismi bir yerlerde yazmış her kim varsa tüm kamu kuruluşlarında kartvizit kullanır halde.

İsminin önüne unvan koyarak, sorun çözmeye çalışıyor.

Örneklerine çok sık rastlamak mümkün, herhangi bir kamu kuruluşuna gidin benzeri manzaraları göreceksinizdir. Öyle bir hal aldı ki kurumun sahibi gibi davranılmakta.

Burada sorun sadece siyasetçide değil, kamu yöneticisi kendisini AKP’nin bürokratı olarak görünce sonuç kaçınılmaz oluyor.

AKP’li olmak kamu kurumlarında ayrıcalıklı bir durum yaratmakta ki bu durum son derece tehlikeli, öncelik aramak, sıra beklememek doğal bir talepmiş gibi davranış biçimi var.

Eş, dost, akraba kayırmacılığı bilindik bir durumken, partililik aidiyeti diye bir durum çıkıyor ortaya. Her alanda olduğu gibi, farkındalık yaratılmak istenmekte.

Kamu kurumunda bir sorun mu var ya da sıradan bir işlem mi var, AKP’li siyasetçi aranmakta.

Çok sıradan bir vaziyet aldı, unvan kullanmak. Öylesi bir algı var ki aksi halde sorununuz çözülmüyor, AKP’li referansınız olmalı.

Parti devleti tarifi bu olsa gerek…

Dur demeli, önce bürokrat itiraz etmeli sonrasında da başta AKP İl Başkanı Yunus Tever, dahil tüm siyasetçiler bu duruma müdahale etmeli.

Her kurumun kapısının anahtarı AKP’li kadroların elinde değil, olmamalı da.

Kamu kurum bütçelerinin oluşumu nasıl AKP’liler ile sınırlı değilse, hizmet sunumunun da sınırı ya da önceliği olmaz.

Anayasaya göre herkes kanunlar önünde eşittir. Anayasanın 10. madde;

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”

Anayasanın 10. maddesi bu kadar açıkken, devlet organları ve idare makamları eşit hareket etmek zorundayken, hiçbir kişiye imtiyaz tanınamazken, kim nereden güç alarak farkındalık ortaya koymaya çalışır.

“Eşit yurttaşlık” tarifi ile ne söylendiği ortada.

Kimse kendisini ayrıcalıklı ve Anayasanın üzerinde yurttaşlık haklarına sahip olduğu gibi akıl almaz sapkın fikirlere kaptırmasın, bu had meselesi olur ki kimseye faydası yok.

İktidarların geçici olduğu aklından uzaklaşmamak gerek, gerçi biz çok alışığız bu tiplere. İktidar değişiminde şoför mahallinde yer bulmalarını çok gördük, bundan sonrada şüphesiz benzeri manzaraları göreceğizdir.

Güç odakları değiştikçe, değişim yaşanır.

Her dönemin ‘adamı’ gibi veciz ifade ve tespitler vardır. Her mahallede örnekleri çoktur, iktidar olmak gibi değişmez talepleri vardır.

Tek ilkeleri kendi çıkarları olmuştur, bu tipler hep olmaya devam edecektir…

Siyaset kurumunun da başının belasıdır.

Sözün özü; kamu yöneticisinin, bürokratın sicil amiri siyaset kurumu değil, bürokratta bürokratlığını bilecek, sorumluluk adresini doğru yerde arayacak…

Rol kapma telaşı ve yarışı var, buna dur denilmeli…

Siyaset ve siyasetçinin üstlendiği görev ve sorumluluk alanları belli, dahası kurumları tartışmalı hale dönüştürür.

Bu durumunda başta yurttaş olmak üzere kimseye faydası yok!!

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ