Dünya geneline yayılan COVID-19 salgınının Türkiye'de tespit edilen ilk vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart 2020 günü açıklandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tok ve güven veren duruşu ve sesiyle cankurtaran gibi açıklamalarıyla Cumhur reisinden daha çok görünür ve konuşur oldu. Düşmanı görülmeyen bir harple karşı karşıya kaldık. Öyle bir iletişim başarısı ortaya çıktı ki denizde ve dağda tek başına olan dahi muvazzaflar tarafından tedip ve takip edildi. Çöpten geçinen ve evi olmayan kişiye evde olmadığı için cezalar yazıldı. Tam bir akıl tutulması oldu. Buna dahil olmayan kalmadı, olan varsa da onların sesi kesildi ve görüntüsü karartıldı. Bu sisin içinde yolunu kaybetmeyen olmadı. Ben karantinanın hadislerde önemini anlattım, diğeri intihar ve öldürmeye sebep olanın vebalini anlattı velhasıl hepimiz bu vebalin içinde zehirlendik.
Diyanet ve camiler bu dönemde sağlıklı bir duruş sergileyemedi. Fıkhın aciz bırakıldığı dönemde başta diyanet ve müftüler aşı vurulma yarışına ve teşvik etme konusuna eğildiler ve bir daha doğrulamadılar. Hac, Umre, Cuma, Bayram, Cenaze, Beş vakit namaz ve dini eğitim ile vaaz adına ne varsa yasaklandı. Bu yasağı dinlemeyenler ise cezalandırıldı ve hukuki kovuşturmaya sebep oldu. Akyazı müftüsü cemaatle namaz kıldı diye beş on kişinin saf tutması sonucu vazifesinden erken emekliliğe icbar edildi.
Yaşlılar camiye ve cumaya gitmekten menedildi. Cumaya gittiğimde kapıda polis ve bekçileri gören yaşlı amca hocam nüfus kâğıdına bakıyorlar mı diye cami duvarı dışında korkarak camiye girmeyi soruyordu. Çocukların da camiye çıkmaları yasaklandı. Camiler kaç kişi alınacağının sayısı kapıya rakamla yazılmış idi ve ben bir camiye gittiğimde hocam içerde yer yok deyince ben de kılmam ve Rabbim sorarsa imam almadı derim deyince genç imam utanarak beni içeri almıştı.
Bir camide imam arka saf hizasına kırmızı bir çarpı işareti koyarak arkamda durmayın diye cemaati kendinden uzak tuttu. Hatta mukabele ve vaazlar yasaklandı sonra da o mukabeleler unutturulup kaldırıldı. Saflar arası iki kulaçtan çok açıldı şimdi de kapatamıyoruz. Öksürükten korkan ve kovulan bir durum icat edildi.
Seccadesi yanında olmayan kişiler camiye alınmadı ve içeri giren ise bir imam tarafından dışarı kovuldu. Maskesi olmayan kişiye maske takmadığı için dayak atıldı. İmamlar hutbelerinde ağızlarında ki maskeyle olumsuz görüntü verdiler. Cenaze namazları ambulansın üzerine kılındı ama yıkayanlardan öleni duymadım.
Cumhurbaşkanı aşının gönüllülük esasına dayalı olmasını söylese de kendisinin açtığı Ayasofya camiine açılışta aşısı olmayanları almadılar. Pandemi ve Covidin dine verdiği zararın araştırıldığını bilmiyorum. Maalesef bazı din görevlileri bu süreçte halka çok sert ve haşin davrandılar. Hatta tek kapılı yüz kişilik cami imamı bir cumada eline verilen hutbemsi kağıdı okurken çıkışta görevliler hangi kapıdan çıkacağınızı söyleyecek diyerek akıl tutulmasının seviyesizliğini göstermiş oldu. Bir müftü muavi kovid olduğunu söyleyince Ankara’dan gelen müfettiş hayrette kaldığını ve bir din görevlisinin bu hataya düşmeyeceğini söylerken masada ki durum içler acısıydı. Kısacası dini anlayış resmi söylemin gölgesinde kaldı ve uygulamada ise hikmeti kuşanamadı. Kim bilir daha neler var bu konuda sözü olanın söyleyebileceği…
Bu sebeple Pandemi dönemi camilerde ve uygulamalarda görülen hususların inceden inceye yeniden araştırılması gerekir. Olumsuz tesirleri hala devam etmektedirler.
Yasak bir dönemde şöyle uygulandı. “29 Mayıs 2020 Cuma günü itibarıyla, cami ve mescitlerde cemaatle birlikte yalnızca öğle, ikindi ve cuma namazları kılınacak. Cuma namazları cami içerisinde kılınamayacak, kapalı alanlar Cuma vaktinde kapalı tutulacak. Cemaatle öğle, ikindi ve cuma namazı kılacak herkesin tıbbi bez maske kullanması zorunlu olacak. Cuma namazı, valilik ve kaymakamlıklarca belirlenecek il/ilçe müftülüklerinin tespitleri kapsamında yeterli bahçesi, avlusu, açık alanı bulunan camilerde kılınabilecek. Cuma namazlarında vaaz yapılmayacak, Diyanet İşleri Başkanlığınca gönderilecek hutbeler hiçbir ilave ve çıkartma yapılmadan okunacak, namazların mümkün olduğunca kısa sürede kılınmasına çalışılacak. Diyanet İşleri Başkanlığı da hazırladığı afişte, cemaatin uyması gereken kuralları belirtti. Buna göre abdesthane ve tuvaletler kapalı olacağı için, abdestin camiye gelmeden alınması gerekiyor. Ayrıca herkesten kendi seccadesini getirmesi isteniyor. Abdesthane, şadırvan ve tuvaletler kapalı tutulacak. Tespih, rahle, ayakkabı çekeceği vb. malzemeler bulaş riskini artırmaması için bulundurulmayacak. İstanbul Valiliği'nden yapılan basın açıklamasına göre kentteki 3 bin 457 cami ve mescitten 1923 cami ve mescit ile 264 mekanda Cuma namazı kılınmak üzere gerekli düzenlemelere başlandı.”
Not. Pandemi döneminde bende uygulamalarda belki hata yapsam da cemaati hiçbir konuda azarlama ve icbarda bulunmadım. Durumu suhuletle geçiştirdiğime cemaatim şahittir. Evet, pandemi her şeyi alt üst etti.