“Hakikaten Allah, müminler minnet buyurdu. Çünkü onlara kendilerinden bir resul gönderdi. Onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, onları lekelerden temizliyor, onlara Kitap, hikmet öğretiyor. Halbuki ondan evvel açık bir dalal içinde idiler” Âli İmrân, 164

MİNNET: Yapılan bir iyiliğin yükü, ağırlığı altında ezilme, iyilik yapana karşı kendini dâima borçlu hissetme: Hak Taâlâ kimseyi bir ferde muhtâc etmesin / Yoksa halkın ettiği ihsâna değmez minneti (Şinâsî). Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma; gönül borcu:
"Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu."

Minnet Allâh’a ki erdik bu zamân-ı taraba / Şükr Mevlâ’ya ki gördük bu dem-i zîbâyı (Nergisî’den).

Minnet: Bir iyilik karşısında kendini mânevî olarak borçlu hissetme, yük altında kalma. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, iyilik bilme. İyilik, lutuf, bağış. Yapılan iyiliği başa kakma anlamlarına gelmektedir.

Rûh-i kudsîye eylemez minnet / Hızr-ı irfan-sürâğdır gönlüm (Leskofçalı Gālib).

Minnet fille ve sözle olur. Minnet güzel işi yıkar denmiştir. Nimete nankörlük edildi mi minnet de iyi olur. Öncelikle, kişinin hayatındaki iyiliğin farkına varması gelir. İkincisi, minnettarlık, bu iyiliğin kaynaklarının kendimiz dışında olduğunu fark etmektir.

“Allah kerem/minnet buyurdu sizleri iman ile tanıttı” Nisâ, 94

Allah Teâlâ Mûsâ ve Hârûn’a da men eyledik/lütufta bulunduk buyurmuştur. 37/114

“Allah kullarından dilediğine nimetini ihsan eder” 14/11

“Allah ezilmekte olanlara lütfedelim hem bir önderler zümresi yapalım hem onları o varisler kılalım” 28/5

“İslam’a girdiklerini sana baş kakıncağı yapıyorlar, (minnet altında bırakmak istiyorlar). Benim başıma kakmayın. Belki Allah sizin başınıza kakar, imana hidayet buyurduğu için sizi, eğer sadıklarsanız. 49/17

Geçen hafta bir vesileyle yazılan mesajlarda “Minnet ve saygıyla” yazıyordu. Minnet Allaha ve saygı peygambere olmalıdır. Ahirete vardığımızda minnet duyduğumuz kişiler bizi yarı yolda bırakacaklar ve bu minnetin ecrini göremeyeceğiz.

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem... Kul Nesimi

“Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispetle usûle, stratejiye uygun bir gençlik...” Necip Fazıl Kısakürek

Cânımı cânan istemiş, minnet cânıma
Can nedir ki, vermiyem cânânıma... Fuzûli.

Minnet Hüda'ya, devlet-i dünya fena bulur
Baki kalır sahife-i alemde adımız… Baki

Minnet kelimesini kullananların ekserisi anlamını ve sonucunu bilmez. Allah’ın insanlara ihsan ve iyiliklerinden gafil olanlar batıl ideolojilere minnet duyarlar. İslam’dan uzaklaşan hayatı ve rehberlerine minnet duymak helal değildir. Maalesef neye, niçin, ne zaman minnet duyduğunu bilmek imanın en önemli meselesidir. Hikmetin gereği minneti kalben hissetmek ve şuur haline getirmektir. Yoksa fotoğrafların altına sahte bir söz yazmak gerçeği ifade etmek değildir.

Cemil Sena’nın 1935’de kaleme aldığı şekliyle: “Eğer bir Allah mevcut ise o bizden kendisini düşünmemizi, kendisine minnet etmemizi değil, bizzat kendimizi düşünerek kendimize hizmet etmemizi ister. Binaenaleyh Her insan görünmeyenden ziyade görünene koşmalı. Müspet bir ilim ve medeniyetin ahlâk ve faziletlerini en ilâhî bir din gibi benimsemelidir.” Cemil Sena, Allah Fikrinin Tekâmülü, s. 276.

Nazilli basma fabrikasının temel atma töreninde, zamanın Ekonomi Bakanı olan Bayar şöyle demekteydi: “Büyük ve Dâhi Önderimiz hakkında candan izhar edilen minnettarlık duyguları yerindedir. Türk milleti için Atatürk’ü sevmek daima bir ibadettir.”

Minnet kavramı ideolojik, politik ve siyasallaşınca manevi değerini yitirmiştir. Kur’an’ın ifade buyurduğu minnet kavramıyla elitlerin kullandığı kavram anlam bakımından birbirine zıttır. Allah’a kulluk ifadesi olan hamd, insanlık tarihi boyunca Rabbine karşı şükran ve minnettarlık bilinci içinde olan bütün insanların ortak vasfı olmuştur. Ki, biz bütün günahları bağışlandığı hâlde Rabbine şükretmekten asla vazgeçmeyen, daima minnettar bir kul olma gayretinde olan bir Peygamberin ümmetiyiz. İnsan uykusuyla ve uyanınca tüm yaşamında Allaha minnettarlık duymalıdır.

Minnettarlık duygusu insanı hürriyete kavuşturmalıdır. Nefsine ve batıl ideolojilere köle etmemelidir. Nice minnettarlık duyguları var ki kişiyi esarete ve şehvet hazzına yönlendirir. SANA DEĞİL RABBİME MİNNET DUYUYORUM DİYEBİLMELİDİR.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ