Söyleşi: Fahri Tuna

Niçin Ferdi Tayfur? Ferdi Tayfur, Türkiye’nin 1970’lerden günümüze uzanan uzun bir memleket hikâyesinin sesi olmuştur. Şarkılarında taşrada yaşayanların, emek verenlerin ve hayat mücadelesi veren kesimlerin dile getirilemeyen hisleri yer alır. Onun eserleri, popüler kültürün etkisinden bağımsız bir çizgide ilerlemiş, herhangi bir müzik kalıbına hapsolmamıştır. Ferdi Tayfur’un müziği, taşranın değişim sancılarını, göçle gelen acıları ve yoksulluktan doğan itirazları dile getirir. Onun Çukurova’dan İstanbul’a uzanan hayat öyküsü, Anadolu’nun her köşesinde karşılık bulmuştur. Türkiye’de şehirleşme devam ettikçe taşra varlığını sürdürmüş, Ferdi Tayfur’un sesi de bu süreçte var olmaya devam etmiştir. Bu yüzden eserleri, müzik alanının ötesinde bir anlam taşır; kültürel bir belge niteliğiyle önemlidir.

Ferdi Tayfur’u (sesini) ilk fark edişin? Ferdi Tayfur’un sesini ilk kez Prangalar albümündeki Emmoğlu parçasıyla duydum. Henüz altı-yedi yaşlarındaydım.

Neden Orhan Baba, Müslüm Baba değil de Ferdi Baba? Ferdi Tayfur, diğer sanatçılardan ayrılan, kendine özgü bir insanî sıcaklığa sahipti. Müziği, sesi ve hayatı, taşranın ruhundan besleniyordu; köyden kente gelenlerin hikâyesi ve şehirde tutunmakta zorlananların ağıtıydı. Orhan Gencebay’ın entelektüel yaklaşımı ya da Müslüm Gürses’in trajik anlatımıyla benzerlik göstermezdi. Ferdi Tayfur, daha doğal, samimi ve halkın arasından yükselen bir ses oldu. O, dinleyene aynı duygulara sahibim, sizinle ortak bir bağım var derdi; bu nedenle bu kitap ona ithaf edildi.

1986 doğumlusun. Bugün yaşı otuz-kırk arasında bulunan senin kuşağın için Ferdi Tayfur şarkıları neyi ifade ediyor? Ferdi Tayfur’un şarkıları, benim kuşağım açısından müzikten öte, hafızamızda yer eden bir zemin ve çocuklukla-gençlik yıllarının arka planını oluşturur. 1990’larda büyürken, şehirler taşranın ruhunu taşımaya devam ederken, yoksulluk ve yalnızlık sürüyordu. Ferdi Tayfur, o dönemin yalnızlığını, göçün hüznünü ve gurbeti dile getiren sestir. Şarkıları, dolmuş teyplerinde, bakkal radyolarında ve babalarımızın pikaplarında çalardı. Onlarda geçmişimizle birlikte, ebeveynlerimizin hayata tutunma biçimini de keşfederdik. Kuşağımız bir zamanlar arabesk türünü küçümsemiş olsa da hayatın gerçekleri Ferdi Tayfur’u unutturmadı. Günümüzde bile onun şarkıları, kırgın kalbin ve insanların hüzünlü hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Bu eserler, yaşamın zorluklarına rağmen hislerin karşılık bulduğunu gösteren, müzikal bir anı defteri gibidir.

Ferdi Tayfur’u kitaplaştırma fikri nereden ve nasıl doğdu? Bu kitap fikri, Ferdi Tayfur’a karşı bir dinleyici sorumluluğuydu. Türkiye’de geniş kitlelerce sevilip dinlenmesine rağmen, sanatçının tam anlamıyla kavranamadığını fark ettim. Hakkında kaleme alınanlar genellikle magazin ya da sığ biyografi sınırlarını aşmamıştı. Oysa Ferdi Tayfur’un eserleri, taşra yaşamının, göçün, modernleşme sürecinin ve yalnızlık duygusunun edebi, sosyolojik ve kültürel bir belgesiydi. Onu tanıma ve anlatma isteğim, zamanla kapsamlı bir araştırmaya dönüştü. Ferdi Tayfur’un müziğini çözümlemek için Türkiye’nin sosyal dönüşümünü de incelemek gerekti.

Nasıl bir planlama/nasıl bir süreç? Bu kitap aniden ortaya çıkmadı; yaklaşık on yıl süren yoğun bir çalışmanın sonucunda tamamlandı. Başlangıçta, Ferdi Tayfur’un müziği ve eserlerini kronolojik bir sırayla incelemek gibi basit bir hedef vardı. Ancak süreç ilerledikçe, konunun yalnızca diskografi veya biyografiden ibaret olmadığını fark ettim. Asıl amaç, onun müziğinin Türkiye’nin sosyal ve kültürel dönüşümüyle ne ölçüde bağlantılı olduğunu anlamaktı. İlk olarak, sanatçının tüm 45’likleri, LP’lerini listeledim. Her eser döneme göre dinlenip, hangi sosyal meseleleri ele aldığı ve müzikal yapısındaki değişiklikler analiz etmeye başladım. Sonrasında Türkiye’nin modernleşme süreci, göç hareketleri ve arabesk müziğin kültürel kodları gibi alanlar üzerine odaklandım. Çünkü Ferdi Tayfur’un eserlerini, sadece müzik açısından değil, toplumun genel ruh hali bağlamında okumam gerekiyordu. Bu süreçte müzikoloji, kültürel çalışmalar ve şehir sosyolojisi gibi disiplinlerden pek çok kaynak inceledim. Kitabın yapısı, klasik biyografi formatından uzaklaşarak eser merkezli, dönem odaklı bir anlatıma dönüştü. Yazım aşamasında metni defalarca gözden geçirdim; döneme ilişkin yanlışlıklara karşı özen gösterdim. Ayrıca Ferdi Tayfur’un yakın çevresi ve arşivcilerden aldığım destekle doğrulama sürecini yürüttüm. Özellikle son bölümlerde bu sürecin önemi daha belirginleşti; çünkü amaç, bir sanatçıyı anlatmaktan ziyade, bir dönemin ruhunu doğru şekilde aktarmaktı.

Kitabın taslağını Ferdi Tayfur ve yakınlarına gösterme / düzeltme / teyit imkânı bulabildin mi? Kitabın yazımı sırasında, Ferdi Tayfur’a bir şekilde kitabın taslak halini ulaştırmayı başardım. İnceledi ve beğendi. Bazı eserlerin söz ve müziğinin kime ait olduğunu tekrar teyit etmemi istedi. MESAM kayıtlarından gerekli incelemeleri yaptım.

1980’ler ve 90’larda ‘Üç Buçuk Baba (Orhan, Ferdi, Müslüm ve Tatlıses)’ arasında en çok dinlenen ve konserleri en çok ilgi gören Ferdi Tayfur’du. Bunun sebebi sence ne olabilir? Ferdi Tayfur, halk müziği köklerini, arabesk duygusunu ve popüler kültür öğelerini ustalıkla harmanlayan bir sanatçıydı. Orhan Gencebay teorik bir yaklaşım sergilerken, Müslüm Gürses acının karanlık yanını anlatıyordu; İbrahim Tatlıses ise daha çok şov dünyasının içindeydi. Buna karşın Ferdi Tayfur, taşra insanının, köy yaşamının ve göç edenlerin ruhuna doğrudan hitap ediyordu. Özellikle 1980’ler ve 1990’larda kentleşmenin devam ettiği, insanların büyük şehirlerde tutunmakta zorlandığı dönemde, Ferdi Tayfur o zamanın yalnızlık ve çaresizlik duygusunun sesi haline geldi. Alçakgönüllü tavrı ve halkla olan yakınlığı, dinleyicisine aynı dünyadanım hissi verdi; böylece daha ulaşılabilir bir figür oldu. Konserleri, plakları ve filmleriyle toplumun yaşamına doğrudan dokundu ve görünürlüğünü artırdı. Böylelikle, Ferdi Tayfur o dönemde halkın hislerine en çok karşılık gelen ses olduğu için en çok dinlenen ve sevilen isimlerden biri oldu.

Ferdi Tayfur’u diğerlerinden ayıran neydi? THM ve özgün müzik etkisi? Ferdi Tayfur’u diğerlerinden ayıran özellik, arabeskin şehirleşmiş yapısının ötesinde, taşradan yükselen özgün bir ses olmasıydı. Onun sesi, duruşu ve ifade tarzı doğrudan Anadolu insanının, köyden kente göç edenlerin duygularını yansıtıyordu. Müziğinde güçlü Türk Halk Müziği etkileri vardı; bozlaklar, uzun havalar ve ağıtlar onun ses dünyasının temel taşlarını oluşturuyordu. Böylece Ferdi Tayfur ne tamamen sanat müziği ne tamamen halk müziği ne de tamamen özgün bir tür oldu; o, Anadolu insanının modern zamanlarda yaşadığı kırılganlığın sesi olarak varlığını sürdürdü.

Çukurovalılık onun müziğini nasıl etkiledi? Ferdi Tayfur’un müziğini anlamak için Çukurova’yı kavramak gerekir. Çünkü Çukurova hem verimli hem de zorlu bir bölgedir; insanı sürekli bir mücadele içindedir. Ferdi Tayfur’un sesi ve sözleri, tam da bu coğrafyanın ruhunu yansıtır. Karacaoğlan’ın sevgisi, Dadaloğlu’nun isyanı, bozlağın yanık tonu ve uzun havanın içten derdi, onun çocukluğunda Çukurova’da şekillenen kültürün parçalarıdır. Şarkılarında toprak, alın teri, yoksulluk ve umutsuz aşklar kendini gösterir; İstanbul müziğine kıyasla daha samimi ve halktan bir tavır sergiler. Ferdi Tayfur, göç veren bu coğrafyanın evladı olarak, eserlerinde yola çıkma ve tutunamama duygularını sıkça işler. Onun müziğini besleyen ana kaynak Çukurova’dır; sesi İstanbul’dan değil, Adana’dan ve pamuk tarlalarında çalışan yorgun işçilerin yankısıdır.

Şekerci Çırağı’ndan beş kitap yazan adama… Şarkılara etkisi? Ferdi Tayfur’un hayat hikâyesi, Türkiye’de sosyal sınıflar arasındaki hareketliliğin ve ferdî değişimin güçlü bir örneğidir. Çocuklukta yaşadığı yoksulluk ve çıraklık yıllarından sonra, roman yazan ve felsefe okuyan bir sanatçıya dönüşmesi büyük bir başarıdır. Bu değişim, eserlerine de yansıdı; ilk şarkılarındaki saf anlatımdan sonra, manevi hesaplaşma ve sorgulayıcı bir üslup ortaya çıktı. Kitap yazma yoluyla kendini geliştiren Ferdi Tayfur, yalnızca müziğiyle değil, düşünceleri ve hayata bakışıyla da ilerledi; bu süreç, eserlerinde daha karanlık ve sorgulayıcı bir anlatımı beraberinde getirdi.

Aşkları, hayal kırıklıklarının şarkılara yansıması? Ferdi Tayfur’un şarkılarında aşk, basit bir duygu olmaktan öte, kaderin bir cilvesi ve hayatın önemli bir sınavıdır. Aşk, toplumsal engeller, ekonomik zorluklar ve yalnızlıkla iç içe geçmiş bir varoluş meselesi olarak ele alınır. Şarkılarında anlatılan aşklar genellikle tamamlanmamışlık, erişilemezlik ve sevilmemişlik duygularıyla öne çıkar. Ferdi Tayfur’un aşkları, taşranın kısıtlamalarını yansıtır; modern bireyin özgürce yaşadığı bir deneyimden çok, hayatın zorlu yollarında kanayan bir kalbi simgeler.

Toplumun gözünde Ferdi Tayfur’u özetleyen şarkı? Toplumun bakış açısından Ferdi Tayfur’un sanatını ve felsefesini tek bir şarkı ile anlatmak gerekirse, bu şarkı Huzurum Kalmadı olur. Sözleri, melodisi ve Ferdi Tayfur’un sesindeki kırgınlık, sanat anlayışını ve dinleyiciyle kurduğu güçlü bağı yansıtır. Halk onu içinde biriktirip dile getiremediğimiz acının sesi olarak gördü ve Huzurum Kalmadı bu ortak duygunun simgesi haline geldi. Günümüzde bile bu şarkı çaldığında insanlar derin bir iç çekiyorsa, bunun nedeni sanatçının değil, halkın ortak hikâyesi olmasıdır. Huzurum Kalmadı hem Ferdi Tayfur’un hem de toplumun ruh halini en gerçekçi biçimde ifade eden bir eserdir.

Neden biyografi değil, eser izleği? Ferdi Tayfur’u anlamak için şahsi yaşamından çok, eserlerinin Türkiye’nin sosyal hafızasındaki izlerine odaklanmak gerekir. Onun zor geçen çocukluğu ve şöhretle mücadelesi gibi biyografik bilgiler zaten biliniyor. Amacım, Ferdi Tayfur’u müzikal metinleri ve eserleri üzerinden inceleyerek, ferdî bir sanatçı olmanın ötesinde, toplumun ruh halini yansıtan bir figür olduğunu ortaya koymaktı.

Bozlak ve gazellerin Ferdi’nin üzerinde etkisi? Ferdi Tayfur’un müziğinin temelini kavrayabilmek için bozlak ve gazel geleneğini bilmek önem taşır. Eserleri arabesk olarak sınıflandırılsa da Anadolu’nun özellikle Çukurova ve İç Anadolu bölgelerinin halk müziği mirasından, yani bozlaklardan ve gazellerden yoğun biçimde etkilenmiştir. Bozlak, Orta Anadolu’nun yanık ağıt türü; gazel ise tasavvuf, aşk ve iç dünyadaki sancıların harmanlandığı doğaçlama bir anlatım şeklidir. Ferdi Tayfur’un söyleyiş tarzı, ses rengi ve içten yorumları bu güçlü geleneğin yansımasıdır. Bozlak ve gazel, onun müziğinde sadece teknik bir etki değil, aynı zamanda bir ruh hali ve estetik tutumdur.

Âşık Veysel, Mahsuni ve Neşet bağlamında Ferdi Tayfur? Ferdi Tayfur’u Âşık Veysel, Âşık Mahzuni Şerif ve Neşet Ertaş gibi önemli halk ozanlarıyla benzer bir bağlamda değerlendirmek mümkündür. Temel farkı, bu geleneği modernleştirerek hem kentte yaşayan hem de taşrada yaşayan dinleyiciyi ortak bir duyguda buluşturmasıdır. Neşet Ertaş’ın gariplik teması ve Âşık Veysel’in dünyaya bakışı, Ferdi Tayfur’un eserlerinde modern kentte yalnız kalmış insanın ruh haliyle harmanlanmıştır. Özellikle Neşet Ertaş ile belirgin bir yakınlık taşır; ikisi de taşranın, garipliğin ve hayata tutunmakta zorlananların sesi olarak, bozkırın ve Çukurova’nın ağıt ve gariplik duygusunu aktarır.

Ferdi Tayfur’da milliyetçilik, din ve yerlilik olgusu? Ferdi Tayfur’un sanatında milliyetçilik, inanç ve yerlilik anlayışı gösterişten uzak, doğal ve içten bir şekilde kendini gösterir. Onun memleket sevgisi, hamasi söylemlerden çok, toprağa, köklere ve memleketin insanına bağlılıkla okunmalıdır; Çukurova gibi bir coğrafyada yetişmiş biri için bu oldukça anlaşılırdır. İnanç meselesinde de herhangi bir gösterişli tavırdan uzak kalmıştır; eserlerinde Allah’a yönelme, kader, alın yazısı gibi kavramlarla ferdî inancını yansıtmıştır. Yerlilik konusunda ise Türk müziğinde en belirgin isimlerden biridir; kentli formlara özenmemiş, köklerinden sapmamıştır. Popülerliği ne kadar artsa da Ferdi Tayfur hep halkın içinden, samimi ve memlekete ait bir sanatçı olarak kalmıştır.

Ferdi’nin yüzü aşkın şarkısı arasında senin ilk beşin ve birinci sıran? Bu konuda karar vermek kolay değil. Farklı özelliklerine göre Leyla, Merak Etme Sen, Tiryaki, Boynu Büküğüm, Ben de Özledim diyebilirim.

Gençler neden hâlâ onu dinliyor? Ferdi şarkılarının geleceği? Gençlerin Ferdi Tayfur dinlemesi şaşırtıcı değil, çünkü onun şarkılarında yer alan aşk, yalnızlık, hayal kırıklığı ve çıkışsızlık gibi temel duygular her çağda insana dokunur. Eserleri, zaman zaman ötelenmiş bir tür olsa da insanın iç dünyasındaki yaraları en gerçekçi biçimde dile getiren bir müzik anlayışıdır. Özellikle duygulu arayış içindeki gençler, Ferdi Tayfur’un içli ve samimi sesinde kendilerini bulur. Hızla tüketilen günümüz müziğine karşın, onun eserlerinde var olan kalıcı hüzün ve içtenlik hâlâ çekiciliğini koruyor.

Halit Yıldırım’ın kitabına katkısı? Halit Yıldırım, bu kitabın ortaya çıkış sürecinde benim için sadece bir dostum ya da yol arkadaşımdan öte fikri ve vicdani denetmenim oldu. Katkısı yalnızca belirli başlıklarda görüş sunmak ya da teknik detaylara bakmakla sınırlı kalmadı. Arabesk kültürü, taşra sosyolojisi ve halk müziği üzerine sahip olduğu bilgi birikimiyle bu kitabın arka planını daha güçlü kurmamı sağladı. Kitaba sunuş ve son söz yazdı yetmedi bir de kitabın sonuna çok güzel bir şiir armağan etti.

“Ferdiciyyun Tarikatı” hikâyesi? Bu hikâye, 2023 Ekim ayında Türkiye Yazarlar Birliği’nin “Kültür Kervanı” yolculuğunda ortaya çıktı. Otobüs dolusu yazar ve sanatçı şehir şehir dolaşırken, yolculuk sırasında müzik dinlemek neredeyse bir gelenek haline geldi. Farklı müzik zevklerine rağmen, ben, Halit Yıldırım ve Fahri Tuna sürekli Ferdi Tayfur dinliyorduk. Halit Yıldırım’ın arabesk kültürü bilgisiyle ve benim “Ferdici” yönümle yol boyunca onun şarkıları üzerine uzun sohbetler ettik. Bu durum esprili şekilde “Ferdiciyyun Tarikatı”na dönüştü.

Vefatı ülke genelinde nasıl makes buldu? Ferdi Tayfur’un vefatı Türkiye’de kuşaklar ve sınıflar ötesi bir hüzün ve farkındalık oluşturdu. O yalnızca bir şarkıcı değil, yoksul ve unutulmuş kesimlerin ortak sesiydi. Ölümüyle birlikte insanlar, bir çağın kapandığını ve bir duygunun eksildiğini hissetti. Zamanında ona mesafeli duranlar bile, ölüm haberini duyduğunda çocukluğumuzdu, babamızın kasetiydi diyerek onun sosyal bellekteki yerini teslim etti. 70’lerden 2000’lere kadar Türkiye’nin hafızasında güçlü izler bırakmış bir halk sanatçısıydı. Cenazesi, her türlü ideolojik ve sınıf farkının ötesinde, herkesin kalbinde bir boşluk oluşturdu; halk onu yakın birini uğurlar gibi ebediyete uğurladı.

Kitap nasıl karşılandı? Başka Ferdi Tayfur kitapları da var mı ya da olacak mı? Kitap, Ferdi Tayfur dinleyicileri ve arabesk kültürüne ilgi duyanlardan beklentimin üzerinde ilgi gördü. Bu ilgi, eserin bir emek ve sadakat ürünü olduğunu gösterdiği için memnuniyet vericiydi. Okuyuculardan gelen geri dönüşler, bu çalışmanın yalnızca Ferdi Tayfur sevenlere değil, Türkiye’nin sosyolojik dönüşümünü anlamaya çalışanlara da hitap ettiğini ortaya koydu. İleride onun hakkında yeni çalışmalar yapılacaktır; fakat bu kitabın ilk kapsamlı ve bütüncül eser olarak yerini aldığına inanıyorum. Kısmet olursa Ferdi Tayfur’un kasetleri üzerine de bir kitap çıkartma niyetindeyim.

Tek cümleyle Ferdi Tayfur? Ferdi Tayfur, Anadolu insanının garipliğini, yalnızlığını, aşkını, çaresizliğini ve suskun isyanını müziğe dönüştürmüş, kırık kalplerin sesidir.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ