Sevgili Yeni Sakarya okurları, Hani büyüklerimizden duyduğumuz meşhur bir söz vardır ya," ne iyi evlada ne de kötü evlada mal bırakma, iyisi zaten kazanır kötüsü de harap eder" diye.. Doğrudur yanlıştır bilinmez, bu söz hakkında herkes kendi yorumunu kendisi yapsın. Allah herkesin atasına uzun ömür versin ama hakkın emri vaki olup da geride kalanlara mal bırakıldıysa bu mal nasıl paylaşılacak?
İşte bu haftaki konumuz da sizlerden gelen yoğun talep üzerine bu olacak. Miras mallarında ortaklığının giderilmesi davaları. Hukuktaki adı “izale-i şuyu” ama gelin biz buna herkesin anlayacağı dilden söyleyelim: "Bu tarlayı nasıl paylaşacağız?" davası. Mirasta Ortaklığın giderilmesi davası akrabalara yöneltilmiş bir husumetin davası değildir. Aksine, yıllardır çözülmeyen sorunlara bir nokta koymak için var. Ama bu noktayı koyarken birbirinizi kırmadan yapabilirseniz, işte o zaman hem hakkınızı hem de huzurunuzu ve akrabalık bağlarınızı korumuş olursunuz.
---------
Bu dava niçin açılır sorusunu bir örnekle izah ederek cevaplıyayım. 6 ay önce bir müvekkilim geldi. Sakarya'nın gözbebeği Sapanca'da, göle nazır bir araziden bahsetti. Dedelerinden kalmış. Tam otuz üç mirasçısı var: Mirasçılardan biri İstanbul’da, biri Avustralya’da, biri
X Afrika ülkesinde dışişleri bakanlığı personeli, birinin sadece mirasçılık belgesinde adı var ama kendisinden haber alabilene aşkolsun! Sadece bana başvuran müvekkil ve iki akrabası Adapazarı'nda kalmış. Dedeleri yıllar önce burayı “ortak mülk” diye bırakmış ama zamanla herkes başka bir hayat kurmuş. Kimisi satmak istemiyor, kimisi burası imara açılacak bekleyelim ucuza gitmesin diyor, bir diğeri ise yıllardır burayı tek başına ekip biçiyor ama burası ortaklı tarla, diğer mirasçıların da hakkı var demiyor.
Sizce böyle bir denklemde uzlaşma kolay mı? Elbette değil. Önce dava şartı olarak arabuluculuk süreci başlatıldı. Uzlaşma sağlanamayınca da Ortaklığın Giderilmesi davası açıldı. Mahkeme önce “fiilen bölünebilir mi” diye baktı. 20 dönümden küçük bir tarım arazisi olduğu için ve mirasçı sayısı fazla olduğu için fiilen bölünemedi. O zaman çözüm: satış. Satıştan elde edilecek gelir ortaklar arasında mirasçılık payları oranında paylaştırılacak. Dava ve satış giderleri de, davayı açıp masrafları kendisi yapmış olan davacı müvekkile, satış bedelinden öncelikle kesilerek ödenecek. Bakın mesele sadece tarlalarla, arsalarla sınırlı değil. Dar sokakta bir pasaj dükkanı, Hanlı da koskoca bir fabrika işletmesi veya rahmetlinin gözü gibi bakıp kullandığı otomobili de bu davaya konu olabiliyor.
----------
Son Zamanlarda Bu Davalar Neden Artıyor?
Çünkü miras kaldıkça, kuşaklar değişiyor. Herkes başka şehirde, başka düzende. Ortak mallar da "kullanılmayan ama satılmayan" mülkler olarak yıllarca ortada kalıyor. İşte bu yüzden sevgili hemşerilerim, ne hakkınızdan vazgeçin ne de akrabalığınızdan. Eğer paylaşamıyorsanız, konuşun. Olmuyorsa da adalet kapısı her zaman açık.
----------
Sapanca’daki tarla hâlâ satılık, tarlayı kullanan mirasçı, dava açan diğer mirasçılara hâlâ biraz kırgın ama en azından artık herkes ne olacağını ve ne alacağını az çok biliyor. Bu da bir ilerlemedir.
--
Son olarak şunu da belirtmek isterim ki İzale-i şuyu dan mallar ucuza satılıyor algısı da doğru değil.
Adalet Bakanlığımızın hayata geçirdiği elektronik teklif verme imkanı ve elektronik ortamda satış yöntemiyle artık satışa çıkan mallara Türkiye'nin her köşesinden kolayca alıcı çıkabiliyor ve oluşan rekabet ortamıyla satışa çıkan mal bazen normal değerinin bile üzerinde satılabiliyor.
Siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız, sorularınızı bana gazetemiz aracılığıyla ya da mail yoluyla iletebilirsiniz. Unutmayın, hukuk, anlaşmazlıkları büyütmeden çözmek için var.
Haftaya başka bir hukuki meselede görüşmek üzere, sevgiyle kalın, hukuktan şaşmayın