Engelliliğin sadece 3 Aralık’ta hatırlanması, yılın geri kalanında yokmuşuz gibi davranılması artık kabul edilemez bir durum. Engellilik bir günün konusu değil; sabah uyanırken, gece uyurken, her nefeste devam eden bir yaşam gerçeğidir.
İnsanların “farkındalık günü” adı altında vicdan rahatlatması, engellilerin hayatındaki gerçek sorunları çözmüyor. Çünkü engellilik, gözle görülen bir kutlamanın değil, kalıcı çözüm gerektiren bir sistemin meselesidir.
Toplum hâlâ engellileri özel günlere sıkıştırılmış bir başlık gibi görüyor. Oysa engellilik, hayatımızın her alanına dokunan; ulaşımı, eğitimi, sağlığı, istihdamı ve en temel insani ihtiyaçları etkileyen bir durumdur. Bir gün boyunca yapılan paylaşımlar, ertesi gün unutulduğunda hiçbir anlamı kalmıyor. Farkındalık bir güne sığdırılamaz; sürekli, gelişen ve davranışa dönüşen bir tutum olmalıdır.
Bugün hâlâ engellilerin ulaşamadığı kaldırımlar, giremediği binalar, eşit eğitim alamadığı ortamlar ve yeterince duyulmayan sesler varken, bir gün seçip kutlama yapmanın samimiyeti tartışılır. Engellilerin yaşadığı sorunlar günübirlik değil; kronik, derin ve çözüm bekleyen gerçeklerdir.
Bu yüzden taleplerimiz nettir:
• Sembolik günler değil, kalıcı adımlar.
• Hatırlanmak değil, eşit yaşamak.
• “Görmüş olmak” değil, gerçekten görmek.
Çözüm odaklı olunmadığı sürece hiçbir özel günün bir anlamı yoktur. İhtiyacımız olan; erişilebilir şehirler, destekleyici politikalar, bağımsız yaşamı güçlendiren teknolojiler ve engellilerin kendi hayatları üzerinde söz sahibi olduğu bir sistemdir. Farkındalık ancak bu adımlar atıldığında gerçeğe dönüşür. Süslenmiş kutlama mesajlarıyla değil, somut değişimle değer kazanır.
Engellilik bir günde hatırlanacak bir durum değildir.
Bu nedenle 3 Aralık’ı kutlamıyorum.
Çünkü engellilik bir kutlama değil; mücadele, emek ve var olma çabasıdır. Ve bu çaba yılın her günü devam ediyor.
Rukiye Türeyen / Engelsiz Dizeler
Kaynak: Yeni Sakarya Gazetesi