İdamın kaldırılması; bu ülke için , en büyük ‘’zül’’lerden sadece biridir.

                AB  belası ile her türlü pislik, 50 küsur senedir bu ülkeye aktı ve akmaya da devam etmekte, bütün yerli, milli ve manevi değerleri altüst etmekte, kimliğimizi kırmakta ve bu büyük milleti, ‘’ebter’’ duruma sürüklemektedir.

                AB hastalığı da; ne yazık ki, kendi kendimize adam olamadığımız, kendi sorunumuzu kendimiz çözemediğimiz, Kopenhag kıriterleri yerine Ankara, İstanbul, Buhara, Mekke, Bosna,Medine ya da Anadolu kıriterleri oluşturamadığımız, gavura muhtaç olduğumuzdan, ‘gel bizi hizaya sok’ dememizden kaynaklanmıştır. Bir kesim, batı aşığı olma, bir kısmı da aşıkların!  şerrinden korunmayı AB de görüp, her ikisi de aynı ipe sarılmış ve kurtuluşu orada görme garabetine düşmüştür.

                İdamın kaldırılması da;  AB ve BATI  BAĞIMLILIĞIYLA ÜLKEMİZ ANAYASASINA GİREN  musibetlerden biridir.

                İnsanlık tarihinden beri, suçun karşılığı hep olmuş, ‘suç ve ceza’ birbirine denk olmadığı, birbirini karşılamadığı zaman, toplumlar fesada uğramış, barış ve istikrar bozulmuş, ‘ huzur’ yok olup gitmiştir.

               Ülkemiz hukukundan  çıkarıldığı tarihten beri, İDAMIN KALDIRILMASINA ŞİDDETLE KARŞI ÇIKANLARDANIM.

               Kasten can alma, zorla tecavüz ve VATANA İHANET ( ülkeye düşmanlara satacak her türlü girişim, TEK VATAN- TEK BAYRAK ve TEK DEVLETİ ortadan kaldıracak her türlü ayrıştırıcı, bölücü  ve birliği bozucu düşünce ve eylemler) suçlarının; adil yargılama ve somut delillerle MUTLAKA İDAM ile cezalandırılması fikrini hep savundum.

               Ayrıca, idam dışındaki suçlarında mutlaka caydırıcı olması, mağduru tatmin edici ve ‘yürek yaralarını iyileştirici’ olması gerektiğini, devletin; kişilerin kişilere karşı işlediği suçlarda asla af yetkisi bulunamayacağını, devletin ancak, kendine karşı işlenen suçlarda af yetkisi kullanabileceğini, kişilerde ise af yetkisinin ya da diyet formülünün, mağdura ait olduğunu hep dile getirdim.

               İdam ve caydırıcı cezalarla ancak, vicdanlar rahat edecek, toplum sükunete erecek, öfke ve intikam duyguları ortadan kalkacaktır.

               ‘Kan davaları’ ancak, idam ve karşılığı kadar cezalarla son bulabilecek, en azından asgariye inebilecektir.

               Aksi takdirde; hiç ama hiç istenmeyen, hiç kimsenim istemediği ve asla istememesi gereken  bir şekil olan, ‘işin vatandaşa kalması’, yani ‘ ihkak-ı hak’ sonucu hep doğmuş ve hala da doğmaya devam etmektedir.

               İdamın mutlaka geri gelmesi, yasalarımızda; belirttiğimiz suçlarla ilgili olarak kesinlikle yer alması konusunda en ufak bir tereddüdümüz bulunmamaktadır. Milletimizin de kahir ekseriyetinin yani maşeri vicdanın da talebi bu yöndedir.

              Ancak;  idamdan önce veya paralel  yapılması gerekenler ve asla ihmal edilemeyecek, ‘olmazsa olmazlar’ vardır.

              Bunlar da;  idamı ve diğer cezaları gerektirecek suçların ‘ sebepleri’ ve onların ortadan kaldırılmasıdır.

              Bu sebepler iyi teşhis edilip, ortadan kaldırılması için , alınması gereken tedbirler, yapılması gereken çalışmalar mutlaka belirlenmeli, idamdan önce bunlar yapılmalıdır.

              Şikayet ettiğimiz bu vahşi cinayetlerin nedenlerinden en mühimi;  kapitalist inanç ve kültürün topluma hükmeder olmaya başlamasıdır. Ölümden sonra ‘ HESAP GÜNÜ’ inancının kökünden sarsılması,’ Allah’a kulluk’ yerine, ‘kula kulluğun’ öne çıkmasıdır.

              Liberal kapitalist batı kültürü-dini!; her türlü heva ve hevesi, haz ve tad almayı kışkırtmakta, bu konuda sınır tanımamaktadır. Tv. ve i.net;  bütünüyle şiddeti, ahlaksızlığı ve  savaşlarla, savaş oyunlarıyla can almayı rutinleştirip, normalleştiriyor, özendiriyor. Katil ve sapıkların basın üzerinden karizmatik tasvirleri yapılıyor. Batılı emperyalistlerin tüm cinayetleri seyrettirilip benimsetiliyor, hazmettiriliyor ve  tepkisizleştiriliyor. Filmler, diziler, şovlar, çizgi filmler hep aynı amaca hizmet ediyor. Her türlü cinsel sapıklık  yazılı ve görsel basın ile özendiriliyor, güzelleştiriliyor, imrendiriliyor ve normalleştiriliyor. Cinsel şehvet sanal alemde tahrik ediliyor. Kadınlar cinsel obje-nesne olarak en renkli bir şekilde servis ediliyor. Fuhuş ve zina meşrulaştırılıyor.

                 Kapitalizmin toplumu ifsat eden çabalarını görmek ve dur demek, bunun için tüm tedbirleri almak zorundayız. Kapitalist değerler yerine İSLAMİ DEĞERLERİ ikame edecek irade ve eylemleri daha fazla geç kalmadan yürürlüğe koymalıyız. Kapitalizmin;  insanlık için en şeytani sistem olduğunu anlamak ve gereğini yapmak zorundayız. İnsanların nefsi zafiyetlerini değerlendirerek; sadece ve ne pahasına olursa olsun zevk ve haz almayı ana hedef edinen ve kitleleri uyuşturan kapitalist  feyezana, devlet ve millet olarak direnmek zorundayız.

               Bu konuda, Sakarya Adalet ve Özgürlük Pilatformunun 451. Basın açıklaması fevkalade uyarıcı olmuştur ve dikkate alınmalıdır.

               Bütün bunlar yapıldıktan sonra, en azından paralel yürümek şartıyla  İDAM MUTLAKA  olmalıdır. İdamın yerini ise, hiçbir ceza tutamaz. Cezaları Ağırlaştırmak veya müebbet bile çözüm olamaz.

               Yasama merciinde olanların ise; ‘bizde idamdan yanayız’ deme değil, gereğini yapma makamında oldukları unutulmamalıdır.