İNSANLIK YOK HÜKMÜNDE

“Fitne, adam öldürmeden beterdir.” ayet

Filistin meselesi sadece Gazze’yle sınırlı bir durum değildir. Yeryüzü mütekebbirlerinin baş temsilcisi İsrail ve yandaşları insanlığın manen ölüm fermanını ilan ediyorlar. Bu sonuçtan öncelikle Filistin’e komşu ve aynı dine inanalar sorumludur. Ülkemiz musalli kişiler tarafından yönetilse de iç ve dış siyaset kemalimizn baktığı yerden idare edilmektedir. Bu bakış orta doğuya sırt dönmek ve İslam kardeşliğini değerli görmemektir. Sonuç olarak çeyrek asırlık iktidar dahi yurt dışı konusunda sağlıklı ve gelecek vadeden bir ümmete ait dış politika oluşturmamıştır. Mesela D8 denen husus nedense unutturulmuştur veya başka bir oluşumun izleri atılmamıştır.

Ülkemizin geleceği bu açıdan sorunlu ve başarısızdır. Fitne ateşine koşmayalım derken ateşin gün gelecek bizi de yakacağını görmemektedirler. Ne üniversitelerimiz ve ne de siyasetçilerimiz çözüm oluşturacak bir yol bulmak istemiyorlar.

HANGİ KÖPEK?

“Onun hâli, köpeğin hâline benzer ki, üzerine varıp kovalasan da dilini çıkarır solur, kendi hâline bıraksan da solur.” ayet

Kur’anı Kerimde çeşitli vesilelerle köpeklerden bahsedilmektedir. Dine karşı duruş sergileyen alimlerin hali ve bilgisini hamal edinenlerin durumu köpeğe benzetildiği gibi Ashabı Kehf’inde köpeğinden bahsedilmektedir. Hadislerde ve fıkıhta köpekle ilgili hükümler vardır. Sözün özü şudur ki iki müslüman grup savaşsa onları barıştırmak mümkün değilse biri sulha gelene kadar diğerine savaş açma izni ve yetkisi tanınmıştır. Bu sebepledir ki insanları ve bazı canlıları da köpeklerin şerrinden koruyucu tedbirler almak insana ve yöneticilere gerekir. İnsanlık köpeklerin saldırısına ve kuduzuna teslim edilemez. Geç kalınan kararlar kaosa sebep olmaktadır.

TARİKATLAR

“Her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.” ayet

İnsanlar farklı metotlarla hakkı anlamaya ve vasıl olmaya yollar aramışlar ve kurumlar kurmuşlardır. Bununla beraber nasıl ki müntesibi kalmayan fıkhi mezhepler varsa tarih içinde müridi kalmayan tarikatlar ve şeyhler de vardır. Bunların sebepleri üzerinde durulması gerekir. Cumhuriyet döneminde tarikatların bir kısmı gelişip yaygınlık kazansa da zaman içinde liyakatsizlik sebebiyle varlıklarını sürdürememektedirler. Son yıllarda yaşanan cemaat yapılarının ve bazı tarikatların içine düştükleri durum üzerinde ciddiyetle durmak gerekir. Siyaset, ticaret, nüfuz elde etmek ve bazı kirli ilişkiler maalesef yapılarına virüs gibi bulaşmış ve yok olmaya gitmektedirler. Mesele sadece şeyh meselesi değil aynı zamanda yetiştirilen müritlerin ve onlara rehberlik edecek hocalarında içinde bulundukları durumu çözecek yeterlilikte olamayışlarıdır. Müslümanlığın en büyük problemi ilmi ve ahlakı güncel hayata hakim kılacak esasları ve düsturları geliştirememesidir. Maalesef ihlas, itikat ve salih ameleden nasibini alamazsa sahte sohbetlerin arasında heder olur.

SPOR

“Bu dünya hayatının rahatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevkleri din haline getiren kimseleri kendi haline bırak” ayet

Ülkemizde futbol ve spor fetişizmi vardır. Voleybolcu veya filenin sultanı denen kızlara söz söyleyen her kim olursa olsun linçe uğramaktadır. Partisinden atılan siyasetçi, soruşturma geçiren vaiz, tehdit edilen akademisyen olmak üzere bu kızlar aynı zaman Kemalizm’in havarileri gibi taltif edilerek savunulmakta ve resmiyet tarafından tebrik ve kapitalizmin temsilcisi zenginler tarafından da sponsor olunarak herkese meydan okumaktadırlar. Futbol adına kirlenen sadece para veya kardeşlik değil stadyumlar farklı ideolojilerin tapınağı gibi arenaya döndürülmek istenmektedir. Özellikle son çeyrek asırda spor ahlakının maddeye mağlup olması ve bu gidişattan herkesin memnun olması da toplumsal bir travma sebebidir. Yaşanan olaylar rastlantı değil bilinçli olarak yaşatılmaktadır. Bir takım sözde şampiyon olurken milyonlarca insan sömürülmektedir.

TASARRUF

“Rahmanın kulları harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır'' ayet

Peygamberimize “Abdestte de israf olur mu' sualine, 'Evet, akan bir nehirde abdest alırken bile suyu israf etmeyin' cevabını veren Nebinin ümmeti olarak bu duruma düşmemiz bizim İslam’ı hakkıyla anlamadığımızı göstermektedir.

İlk Cumhurbaşkanının mal varlığından itibaren, maalesef padişahları eleştiren sistemimiz örnek bir devlet yaşam tarzı ortaya koymamıştır. Devlet ihtişamında izzeti israfta arayan bir anlayış hakim olmuştur. George Orwell’in Hayvanlar Çiftliğini yeniden okumak gerekir. "Neden bu sefilliğe boyun eğelim?" der ve tüm hayvanların tek gerçek düşmanlarının insan olduğuna karar vermesini sağlar.” Kısacası kendi özgürlüklerini elinden almaya başlayanlara benzeme sebebiyle hayat çekilmez olur. Hayvan Çiftliği romanı, bir masal anlatımıyla yazılmıştır ancak küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.

Bir gün, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı onun yanında dünyadan bahsettiler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Siz işitmiyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır; sâde hayat sürmek imandandır.”