Devlet adamının dili meselesini çok önemsiyor ve sürekli üzerinde duruyorum. 

                Defalarca da yazdım, sosyal basında paylaştım. 

                Ülke hizmet ve idaresinde dikkat edilecek en önemli hususlardan biridir. 

                Millete ve devlete hizmet etmeye talip olanlar, 

                Bu hizmeti yönetecekler, devlet ve millet hizmetkarlığına soyunanlar, 

                Dillerini çok ölçülü kullanmalı, kırk düşünüp bir konuşmalı, 

                Onun için de tedbir olarak sıpontane değil, yazılı konuşmalıdırlar ki, bir kelimelik bile hata yapmasınlar. 

                Onlar sıradan vatandaş değil, sorumluluk makamındadırlar. 

                Hep söylenegeldiği gibi, “ATEŞTEN GÖMLEK “ giyenlerdendirler. 

                “Kan kusup kızılcık şerbeti içtim” demek zorundadır veya zorunda olan bir hizmet makamındadırlar. 

                   Öyle sokak ve kahve ağzıyla konuşamazlar! 

                   Canlarının istediğini diyemezler! 

                   Konuşmalarını, nefislerini tatmin için yapamazlar! 

                   Öfkelerini gidermek ve intikam almak  için cümle kuramazlar! 

                   Tiribünlere oynayıp, söz kabadayılığı yapamazlar! 

                   Konuşmam puan getirsin de, ne olursa olsun diyemezler! 

                   Konuşma ile oy almayı değil, milletin ve devletin bekasını düşünmek zorundadırlar. 

                   Fırtına gibi esip savuramazlar! 

                    Kahramanlığı söz ile değil, icraat ve iş ile yaparlar. 

                   Onlar “Laf olsun, torba dolsun” kabilinden konuşamazlar! 

                   Bol keseden konuşamaz, palavra atamazlar! 

                   Onlar “Yahu ne güzel konuştu” dedirtmek için değil, “Adam konuşmuyor, iş yapıyor” dedirtmek için gayret etmeliler. 

                   Sesi değil, sözü yükseltmek, daha doğrusu, ne sesi ne de sözü değil, işi, icraatı yükseltmek zorundadırlar! 

                   Ses ve sözleriyle değil, hizmet ve eserleriyle konuşmak durumundadırlar! 

                  “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” deyimi, en çok devlet adamları için geçerlidir. 

                   Onlar sıradan vatandaş değil, sorumluluk makamındadırlar. 

                  Peki devlet adamı olanlar ya da olmaya talip olanlar konuşurken en çok nelere, hangi hususlara dikkat edecekler? 

                   1-Devlet görevine seçildikten ya da geldikten sonra PARTİ ROZETİNİ ve KİMLİĞİNİ ÇIKARACAKLAR. Herkesin adamı, hizmetkarı olacaklar. 

                   2-Yalan konuşmayacaklar. 

                3-Dillerinde hakaret, aşağılama ve küfür olmayacak. 

                4- Ötekileştirme, kamplaştırma olmayacak. 

                5-Nefret dili kullanmayacaklar. 

                6- Dillerinde ayrıştırma ve bölme asla ve kata olmayacak. 

                7-Dillerinde  tahrik, teşvik ve düşmanlaştırma asla ve kata olmayacak. 

                8-Birleştirici ve bütünleştirici olacaklar. 

                   9-Herkesi kucaklayan bir dil kullanacaklar. 

                10- İslami, milli ve yerli değerlere, bütün inanç ve toplumsal değerlere saygılı olacaklar. 

                11-Her sözü her yerde söylemeyecekler. 

               12-Az konuşacak, öz konuşacaklar. 

              13-Devlet sırlarını açık etmeyecek, birlik ve beraberliği, üniter yapıyı, güvenlik ve istihbaratı zora sokacak beyanlardan uzak duracaklar. 

                 14-Ağzında bakla ıslanmayacak” olanlardan  olmayacaklardır. 

              15-Sabırlı değil, “SABIR TAŞI” olacaklardır. 

              16- HALKA ÖRNEK, ROLMODEL OLMAK DURUMUNDADIRLAR. “İmam bilmem ne yaparsa, cemaat ne yapar” sözünün muhatabıdırlar. 

               En az bunlar kadar mühim olan da; HALKIN, tüm vatandaşların  BUNLARA AYKIRI HAREKET EDEN DEVLET ADAMLARINI ya da devleti yönetmeye talip SİYASETÇİLERE ya da atanmışlara pirim vermeyecek, ALKIŞLAMAYACAK, ONAYLAMAYACAK, TEPKİSİNİ KOYACAK olmalarıdır. 

               Bunları yapamayanlar, beceremeyenler devlet yönetmeye yani siyasete talip olmayacaklardır. 

                Hz. Peygamberin buyurduğu: 

                "KOLAYLAŞTIRINIZ, ZORLAŞTIRMAYINIZ." "SEVDİRİNİZ, NEFRET ETTİRMEYİNİZ." Sözü ve emri tüm müslümanların temel şiarı olacak, 

                    Ama hepsinden önce de devlet adamlarının yani devleti yönetmeye talip siyasetçilerin şiarı olacaktır. 

                    Peki günümüzde durum nedir? 

                    Az sayıda devlet adamı ve siyasetçiyi istisna tutarak, 

                    Maalesef bu husus ve hassasiyetlerden çoğunlukla fersah fersah uzak durumdayız. 

                    Sokak ve kahve ağzı, devlet adamı diline egemen olmuştur. 

                    Yalan, algı, dezenformasyon, manipülasyon, abartma, ötekileştirme, öcüleştirme, nefret, ayrıştırma, düşmanlaştırma ve bölme dili devlet adamı ve siyasetçi diline hakim olmuştur. 

                    Sahaya değil, tiribünlere oynama esas alınmış durumdadır. 

                    Bu gidiş hayra değil, şerre gidiştir. 

                    Devleti ve toplumu çürütme işaretleridir. 

                    TEZ ZAMANDA AKILLAR BAŞA ALINA, DİL FELAKETİNDEN DÖNÜLE! 

                   TARİHTE 16 DEVLET YIKTIĞIMIZ UNUTULMAMALI! 

                   NİCE DEVLET VE MEDENİYETLERİN YER ALTINA GEÇTİĞİ VE FOSİL OLDUĞU UNUTULMAMALI! 

                    Allah milletimizi, vatan ve devletimizi korusun. Amin 

                    Hakka ve hakikate tebdil eylesin. Amin