REÇETEYİ OKUYUP İLACI İÇMEYEN MÜSLÜMAN: KUR’AN’IN ŞİFASINI BOĞAN ZİHİN

Mehmet Okuyan’ın “Reçete okumak için değil, uygulanmak için yazılır. Kur’an’la irtibatımız da böyle olmalıdır” cümlesi, Türkiye’deki Müslümanların kulağını değil, doğrudan ensesini çınlatması gereken bir hakikattir.

Çünkü bu ülkede milyonlarca insan KUR’AN’I BAŞUCUNDA TUTUYOR ama HAYATINDA TUTMUYOR

. SAYFALAR AÇILIYOR, ANLAMLAR KAPATILIYOR.

SESLİ OKUMAK VAR, EYLEMDE SESSİZLİK VAR.

REÇETE ELDE, HASTALIK YERİNDE.

Bu tabloya rağmen kimse kusura bakmasın: Müslüman toplum bugün KUR’AN’ı “okuma nesnesi”ne çevirmiş durumda.

AYETLER hayatın içinden KOVULMUŞ, sadece MEZARLIKLARIN ve MEVLİTLERİN FON MÜZİĞİ haline getirilmiş.

Ve sonra da “Neden bu kadar çürüyoruz?” diye soruyorlar.

KUR’AN’I OKUYUP HAYATI BOZAN BİR GARİP DİNDARLIK!

Türkiye’deki en büyük ironi şudur:

KUR’AN EN ÇOK BİZDE OKUNUYOR, ama EN AZ BİZDE UYGULANIYOR.

Her evde bir Mushaf var ama her sokakta Kur’an’a rağmen yaşanan bir hayat akıyor.

HAKSIZLIK artıyor.

YALAN normalleşiyor.

AHLAK, ekonomik çıkarların altında eziliyor.

“Helal” etiketi, fiilen tamamen ticari bir slogana dönüşüyor.

KUL HAKKI, cuma hutbesinden çıkınca unutuluyor.

Bu manzaraya bakıp hâlâ “Biz Kur’an’a bağlı bir toplumuz” demek, reçete kutusunu yastığın altına koyup hastalığın geçmesini beklemek kadar büyük bir vehimdir.

KUR’AN’I YÜCELTİYORUZ Ama DİNLEMİYORUZ.

Bütün mesele şu:

Kur’an’a saygı çok, ciddiyet yok.

Bir metne bu kadar değer verip bu kadar az kulak veren başka bir toplum herhâlde yoktur.

Kur’an’ın şifası niye işlemiyor?

Çünkü Müslüman eline kitabı alınca kendini iyileşmiş sayıyor.

Bir insan ANTİBİOTİK kutusunu öpüp başına koysa İYİLEŞİR mi?

Eczaneden alınan ilaç hastalığı yok edebilir mi, yoksa eczanenin kokusunu içine çekmek yeter mi?

Bugün Müslüman’ın Kur’an’la ilişkisi, ilacı koklayıp şifa bekleyen hastanın ilişkisine benziyor.

Ritüel Dindarlık: Bütün Şeyi Yapıp Hiçbir Şeyi Yapmamak

Dini hayat, RİTÜELLERİN batağına saplanmış durumda.

İBARET kalmış, İBADET kaybolmuş.

HATİMLER var ama ADALET yok.

TİLAVET var ama MERHAMET yok.

EZBER var ama AHLAK yok.

MEVLİT var ama KUL HAKKI bilinci yok.

KUR’AN SADECE OKUNUNCA İNSANI YÜCELTMEZ;

Ancak UYGULANDIĞINDA insanı dönüştürür.

Bugün Müslümanın sorunu Kur’an’ı anlamaması değil;

Asıl sorun, Kur’an’ı anlamaya niyet bile etmemesidir.

“Hoca anlatsın, biz dinleriz” mantığı, reçeteyi doktora okutup ilacı yine almamaya benzeyen kronik bir sorun.

Reçete İşe Yaramıyor Değil, Hasta Uygulamıyor

Bazı insanlar Kur’an’ın topluma neden tesir etmediğini sorguluyor.

Cevabı son derece basittir:

KUR’AN İŞLEMİYOR, ÇÜNKÜ MÜSLÜMAN UYGULAMIYOR.

İnsan davranışları Kur’an’a değil, alışkanlıklara, geleneklere, kabileci söylemlere, siyasi aidiyetlere bağlanmış durumda.

Kur’an’ın hükmü değil, kişinin işine gelen yorum esastır.

AYET, KARAKTERİ DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN DEĞİL, KENDİNİ AKLAMAK İÇİN KULLANILMAKTADIR.

REÇETE DURUYOR…

HASTALŞIKTA DURUYOR…

ÇÜNKÜ İLAÇ İÇİLMİYOR!

Son Söz: Kur’an’dan Uzaklaşan, Kendinden Uzaklaşır

Türkiye’deki Müslümanların en büyük yanılgısı, Kur’an’ın hayata indirilmeyince yine de KORUYUCU bir etkisi olduğunu sanmalarıdır.

Oysa KUR’AN’IN ŞİFASI, yalnızca UYGULANDIĞI YERDE İŞLER.

Aksi halde kutsallığı korunur ama etkisi yok edilir.

Bugün toplum çürüyorsa bu KUR’AN’IN ETKİSİZLİĞİNDEN değil, MÜSLÜMAN’IN İSTEKSİZLİĞİNDENDİR.

Mehmet Okuyan’ın sözü işte tam bu noktaya saplanan bir kazıktır:

REÇETEYİ okumak KOLAYDIR; TEDAVİYİ uygulamak CESARET ister.

Türkiye’nin sorunu, cesur Müslüman eksikliğidir.

Kur’an’ın hakkını verecek olan da, hesabını soracak olan da, bu cesarettir.(G.Dihkan’dan alıntı)